Chuuya ufak bir çığlık ile uyandı. Nefes nefese tavana bakarak iç çekti. Yine Nikolai'nin onu alıp hamam böceği dolu bir odaya koyduğu kabusu görmüştü.
Kafasını kaşıyıp yavaşça doğruldu. Hafif kızgın bir tavırla "Hah bu sever dalga geçmedim ha Daza-" sözünü kendi kendine şaşkın bir ifade ile yarıda kesti. Yine Dazai'nin artık burada olmadığını unutmuştu. O aptal artık onun oda arkadaşı değildi.
Bunu hatırlamak sinirlerini bozmuştu. Duvara bağırarak bir yumruk attı. Sonra bir yumruk daha, bir yumruk daha... En sonunda sanki ne yaptığını bilmiyormuş gibi şaşkın bir ifadeyle durup çatlattığı duvara baktı. "Ah..." şaşkın ifadesi yavaşça yerini kederli bir gülümsemeye bıraktı. Başını ellerinin arasına aldı. "Nöbetlerim sıklaşıyor, ha?"
Tam yataktan kakmak üzereyken kapı çaldı. Hızlıca kalkıp kapıyı açtı. Gelen Yosano'ydu. İlk önce Chuuya'yı ve elini, daha sonra çatlamış duvarı süzdü. Yosano Chuuya'nın odasının yanındaki oda da Higuchi ile kalıyordu. Aslında eskiden başka bir yerdeydi ama Müdür Fukuzawa Chuuya'nın durumundan endişelenmiş ve olası bir kriz durumu için Yosano'yu oraya koymuştu.
Yosano bu duruma alışıkmış gibi içeri girip çoktan yatağa oturan Chuuya'nın elini sarmaya başlamıştı. Bir yandan da söyleniyordu.
"Kouyou seni bana emanet etti diye her gün seninle ilgileniyorum. Sen de her gün yaralanıyorsun. Bizde insanın or*sbu çocuğu az dur durduğun yerde!"
Chuuya ise bu laflara karşı yalnızca alaycı bir gülümseme ile dil çıkarmıştı. Başkası bunu böyle ciddi bir şekilde söylese çoktan yerin dibine geçmişti. Ve bu mecaz değil. "Kouyou onu bu kadına emanet ettiyse, ona kaba davranmamalıyım" diye düşünüyordu.Yosano işini bitirince, "Hadi hazırlan, kahvaltı zamanı gelmek üzere." demiş ve Higuchi'yi uyandırmaya gitmişti.
———
Chuuya yemekhaneye bir göz gezdirip arkadaşlarının masasını aradı. Tenha köşedeki masalarını görünce yanlarına doğru yürüdü ama her adımda birilerinin nasıl kibarca dövülceğini anlatan Tetchou, dinlerken acı çeken Atsushi, Nikolai'nin aptal sihir gösterileri, Fyodor'un hayattan bezmiş bir şekilde Niko'yu izlemesi, Jouno'nun Ranpo'nun atıştırmalığını yediği için kaçan Poe ve Ranpo'nun arasında kalmışkenki umutsuzluğu oraya gitme kararını sorgulatıyordu.
Tam geri dönmeye hazırlanırken Nikolai onu gördü. "Heeyy, Chuuya!" Sonra koşarak üstüne atladı. Daha doğrusu çalıştı ama Chuuya kafasına bir tane çaktı. "Ay hoşt, psikopat palyaço!" Nikolai kafasını ovuşturdu. "Çok kötüsün Chuuya, beni üzüyorsun~~"
"Cog cödüşün Cuya, bini ücüyosunn" Chuuya bunları söylerken masaya yerleşmişti.Masada oldukça neşeli karşılanmıştı,her zamanki gibi. Atsushi sıcacık bir gülümseme ile nasıl olduğumu sormuş, Fyodor oku oku bitiremediği kitabından başını kaldırmaya tenezzül etmiş, Tetchou ve Jouno hiç kimseye günaydın gibi basit şeyleri söylemeye gerek duymamalarına rağmen onu selamlamış, Poe ve Ranpo tartışmayı bırakmıştı (Niko hala kafasını ovuşturup Chuuya'ya sövüyor). Kim görse bu ekibin Chuuya'ya değer verdiğini söyleyebilirdi.
Ama Chuuya aynı fikirde değildi. O, canını feda edebileceği dostları için, sadece ikinci bir seçenekten ibaret olduğunu düşünüyordu. Jouno ve Tecc her zaman birlikteydi, Fyodor, öyle davranmasada, Niko ile birbirlerini severlerdi, Ranpo ve Poe'den bahsetmeye gerek bile yok. Herkese sıcak olan Atsushi'nin bile, şu an yanlarında olmayan Akutagawa'yı kendisine tercih edeceğini düşünüyordu.Her zaman ikinci seçenekti...
Sadece biri...
Yalnızca kadraj doldurmak için orada olan bir yan karakter...
Vakit öldürülecek rastgele biri...———————————-
İlk bölüm bittii
Umarım seversinizz ❤️❤️