Chuuya başını ellerinin arasına almış, sarsılarak bağırmaya başlamıştı. Bir yandan eliyle kafasına vuruyor, bir yandanda "Kapa çeneni, kapa çeneni...!" diye bağırıyordu.
Dazai yaşadığı şoktan çıkınca hızlıca yanına gidip Chuuya'yı durdurmaya çalıştı. "Chuuya! Dur lütfen!" Bir yandanda Chuuya kendisine daha fazla zarar vermesin diye elini tutmaya çalışıyordu. Ama Chuuya ondan daha güçlüydü. Elini çekip onu ittirdi. Dazai sert bir şekilde yere düşünce hafiften bağırdı. Chuuya duyduğu sesle ona döndü. Sanki Dazai'nin orada olduğunu yeni farketmiş gibi şok içinde ona baktı. "D-Dazai...?"
Chuuya Dazai bir şey yapamadan yere çöküp sessizce ağlamaya başlamıştı. Dazai ayağa kalkıp onun yanına gitti. Yere oturdu. Chuuya'yı ürkütmemek için oldukça hafif ve yavaş bir şekilde çenesini tuttu ve kaldırdı. Ağlamaktan kızarmasına rağmen güzelliğinden hiç bir şey kaybetmemiş mavi gözlerine baktı. Alnını alnına yasladı. "Sorun yok, kendini durdurma."
Bu sözlerle birlikte Chuuya daha fazla ağlamaya başladı. Dazai ise sadece ona sarılıyordu. Chuuya'ya "Ne oldu?" ya da "Ağlama lütfen" gibi şeyler demiyordu. Sadece acısını yaşamasına izin veriyordu.
Bir kaç dakika sonra Chuuya'nın uyuduğunu farketti. Onu yatağa doğru götürürken kapı çaldı. Dazai kapıyı açtı. Karşısındaki Yosano'ydu.
"Ne oluyor? Chuuya iyi mi?" dedi. Dazai yavaşça başını salladı ve kafasıyla yatakta uyuyan Chuuya'yı işaret etti. Yosano rahatlamış bir şekilde "Sevindim" dedi.——————
Yosano Dazai'den hiç beklenmeyecek kadar normal bir şekilde içeri davet edilmiş, Chuuya'yı uyandırmamak için balkona geçilmişti.
"Ee, bi' kahve çay falan yok mu?"
"İçeri davet ettiğime şükret, Yosano-san." dedi tatlı bir şekilde. Sonra ifadesi ciddileşti. "Chuuya'ya... Ne oldu öyle?"
Yosano şaşırmıştı. "Ne demek Chuuya'ya ne oldu? Sana sinir krizlerinden bahsetmedi mi?"
Dazai ise ondan daha şaşkındı. "Sinir krizi mi?"
Yosano iç çekti. "Anlaşılan bahsetmemiş." Arkasına yaslanıp konuşmaya devam etti. "Chuuya yaklışık iki yıldır sinir krizleriyle upraşıyor. Bir nevi atak gibi bir şey bu. Genelde bir şeylere vurur, ağlar ve çevresindekileri tanıyamacak kadar gözü döner. Nadir de olsa kendine zarar verir. İlk yıl bu ataklar ağlama ve bağırma gibi hafif şekilde, nadiren gelirdi. Ama bu yıl" Dazai'ye baktı. "Senin gitmen ile bu atakların boyutu ve sıklığı arttı. O yüzden Müdür Fukuzawa Mori-sensei ile beni ona yakın bir yere koydu." Yavaşça Dazai'nin pek çok duygu içeren yüzüne yaklaştı. "Chuuya'nın neden kendini senin yanında değersiz görüyor şimdi anladım. Bir yıl boyunca ataklarını, yorgunluğunu ve kederini göremeyecek kadar aptal değilsin, Dazai. Sadece odağını asla fark edebilecek kadar ona vermedin, onu hep ikinci plana attın, değil mi? Bahse varım, geçmişi hakkında bile hiçbir şey bilmiyorsundur."
Daha sonra ise, yıkılmış olan Dazai'yi orada bırakıp gitti.
—————
CHUUYA'DAN
Gözlerimi yavaşça açıp etrafıma bakındığımda görmeyi beklediğim en son şey elimi tutmuş bir şekilde, kafasını yatağıma koymuş uyuyan Dazai'ydi.İlk önce ne olduğunu tam hatırlayamasam da yavaş yavaş hafızam yerine gelmişti. Yüzümde istemsizce bir sırıtma oluştu. Aptal şey~ Beni öyle görünce nasılda korkup endişelenmişti. Hah, demek ki onu endişelendirip şaşırtmak için bana hayatımı zindan eden o krizlerden birini geçirmem gerekmiş.
Yüzümün buruşmasına neden olan düşüncelerden sıyrıldıktan sonra Dazai'ye baktım. "Haaa" İç çekmeme neden olacak kadar yakışıklıydı. Kendimi ona çekiliyormuş gibi hissettim. Yavaşça elimi uzatıp saçını yüzünden çektim. Sonra elim istemsizce yüzünde dolaşmaya başladı. O sırada yavaşça gözlerini açtı.
Yüzünde hafif şaşırmış bir ifade ile doğruldu. Dramatik bir şekilde elini alnına koydu. "Amanın~ Az önce Chibi izinsiz bir şekilde bana dokundu. Taciz edilmek böyle bir şeymiş demek ki~~" Şu piç! Ağzına bi' tane geçirdim. "Ahh~ Chu Chu, çoook kabasın ama~" Sinirli bir şekilde ona baktım. Şu gerzek. "Şu kalemler götüne girsin istemiyorsan-" Şaşırarak durdum. Kalemler yer çekimini manipüle etmeme rağmen hareket etmiyordu. Sonra -Muhtemelen yeni uyandığım için- elimi tuttuğunu unuttuğum Dazai'ye döndüm. Elimi çekmeye çalışmama rağmen bırakmadı. "Üzgünüm Chibi ama götüme kalem girme tehditini yok sayamam." Doğrusu dünkü atak beni tüketmeseydi daha çok çabalardım. Tam herhangi bir görev olup olmadığını soracakken "İki gün boyunca izinliyiz." diye söze başladı. "Bu kadar bitikken takıntılı olduğun işine gitmek isteyeceğini tahmin etmiştim." Peh, şimdi iki gün boyunca bu psikopatla ne bok yiyeceğim ben?
Sonra beni şaşırtacak bir şekilde elimi tuttu ve kendi yanağına koydu. Şaşkın bakışlarım eşliğinde hafifçe elime sürtündü ve ufak bir öpücük kondurdu. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim.
Yüzünde klasik piç gülümsemesi elim hala yüzündeyken ile bana döndü. "Vay, elini çekmediysen gerçekten hoşuna gitmiş olmalı ha?" Yarı kızgınlık yarı utançla elimi çektim. Ne diyo' bu lavuk? "KAPA ÇENENİ!" Dazai gülmeye başladı. Gülünce çok tatlı oluyor... Ne düşünüyorum ben be?
Gülmeyi -sonunda- bitiren Dazai'nin ifadesi ciddileşti. "Sen... İyisin değil mi?" Bir an ne dediğini anlayamadım ama sonra dünkü atağımdan bahsettiğini anladım. Sonuçta ilk defa beni böyle görmüştü. "Aman da aman, yoksa küçük oç- Dazai'miz benim için endişelenmiş mi?~" Bunları sırıtarak söylemiştim, sanki cevabı umrumda değilmiş gibi.
Doğrusu kabul etmek istemesemde cevabı umrumdaydı. Bu manyak psikopatın cevabı umrumdaydı. Beni umursamasını, endişelenmesini istiyordum. Ama bu mümkün değildi, değil mi? Onun için endişenmesini gerektirecek kadar değerli değildim muhtemelen."Eh, çokta önemli değil" diye düşündüm. Alışmıştım zaten. Sonra daldığımı farkedip geri Dazai'ye ve onun muhtemelen yüzünde olacak olan alaycı sırıtı- Lan, bu niye endişeli gözüküyor amk?
—Vayy, benimle dalga geçersin diye düşünmüştüm ama anlaşılan birilerinin hala bir miktar sağduyusu varmı-
—Evet Chu Chu, endişelendim.
Kafasını omzuma koydu. "Vicdan azabımla beraber."
————————
Acaba final olunca daha çok insan okur mu yoksa böyle 5-10 kişi ile mi gidecek? 🤔