CHUUYA'DAN
Yatağımda yatıp tavanı seyrediyordum. Dazai bir kaç işi olduğunu söyleyip çıkmıştı (O iş ip ve tabure almaksa sonunda aklına geldiği için mutlu mu olmalıyım yoksa üzülmeli miyim bilmiyorum). Diğer üyelerin de dersi veya görevi vardı. Bende yatmış hayatı sorguluyordum.
Sık yaptığım bir aktivite.
Ama bu sefer konuda değişiklik vardı. Nöbetlerim, geçmişim, travmalarım ve diğer boktan şeyler değilde, iyi şeyler hakkında. Son zamanlarda hissettiğim, farkettiğim şeyler.Mesela arkadaşlarımla ilişkilerim. Hayatımda ilk defa şunu düşündüm: Acaba, onlar beni gerçekten seviyor mu?
Uzunca bir süre yalnızdım, ve yalnızlığı, özellikle Dazai'de beni "bıraktıktan" sonra, kaderim olarak görmüş, onların bana verdiği ya da verdiğini varsaydığım değeri görmezden gelmiştim.
En azından tavanda sökülen boyaları soyma dürtümü görmezden gelerek bunu düşünmüştüm. Bu düşünce, beni hiç olmadığı kadar mutlu etmişti. Onlar beni seviyor, değil mi?
Diğer bir konu ise, Dazai. Dazai ve onunla olan ilişkim. Aklımda o kadar soru varki, ona karşı ne hissediyorum, onu nasıl görüyorum? Aynı şekilde o beni nasıl görüyor? Karisu'dan neden ayrıldı ve neden geri geldi?
Onu nasıl görüyorum? O en güvendiğim insan. Bana hiç bir şey demeden gittiğinde bile ona güvenim azalmamıştı. Ona değer veriyorum. Ne zaman onu üzgün ya da yaralanmış görsem, kalbim parçalanıyor. Her zaman ilk onu düşünüyorum. En zor zamanlarda, ilk aklıma gelen o. Ve son olarak; onu ulaşılmaz, bana değer vermeyen bir insan olarak görüyorum.
Onunla olan en büyük engelimiz, hep buydu değil mi? Sahi, ona kalbimi açacakken, kaç defa onu rahatsız edeceğimi düşünüp vazgeçtim? Kaç defa onun bana değer vermediğini düşünüp, onunla ilgili herşeyi, bana yardım etmek için olan girişimlerinde bile, reddettim. Kaç defa onun için önemsiz ve asla birinci sırada olmayacak bir insan olduğumu düşünüp geceleri kendime zehir ettim?
Peki... Hiç bu düşünceleri sorguladım mı? Bunların Odasaku dışında bir temeli var mıydı? Benim hep yardımına koşan, her zaman bana güven veren, yaralandığımda endişelenen, en kötü anlarımda yanımda olup bana destek veren bu adam, bana gerçekten değer vermiyor mu?
Haaah... Sanırım bu konu ona olan duygularımı anlamamam gibi salakça davrandığım bir konu.
Gerçekten bunu anlamam için yatağa yatıp bir saat boyunca tavanı mı izlemem gerekiyordu?
Onu sevdiğimi anlamak için?
—/——/——————/——-/
Kapımın çalınmasıyla gözlerimi açtım. Uyuya mı kalmışım ne...? Hızlıca yataktan kalkıp kapıyı açtım. Gelen Atsushi'ydi.
—Merhaba Chuuya-san. Senden bir konuda yardım isteyebilir miyim acaba?
—Ah... Tabii.
—Tecchou Jouno için bir sürpriz hazırlıyor. Dediğine göre son bir kaç gündür Jouno'nun morali bozukmuş ve onu mutlu etmek istiyormuş. Bana da alışveriş görevini verdiler ama tek başıma yapamayacağım. Bana yardım edebilir misin?Atsushi'nin konuşması bana oyunlardaki NPC'lerin görev vermesini hatırlatıyor. Neyse, bana biraz şüpheli hissettirdi. Tecchou Jouno için sürpriz yapacak çünkü o mutsuz gözüküyor? Bir kere bu mutsuzdan yanlış. Jouno içi kan ağlasa bile belli etmez, belli etse Tecc anlamaz, Tecc anlasa bunun için sürpriz hazırlamaz. Ayrıca onca kişi arasında neden ben be?
"T-tamam."
—/————/—
İKİ SAAT SONRA
Allah belamı verseydi de hayır deseydim. "LAN TÜM MARKETİ SATIN ALDIK TECC TÜM SÜLALESİNİ Mİ DAVET EDİYOR AMK?"
Atsushi gergince gülümsedi(Biraz daha gülümserse iyi şeyler olmayacak) ve saatine bakmasıyla gerginliği yok oldu. "T-tamam! Artık gidebiliriz!"
ŞÜKÜR.Yurda geri döndüğümüzde Atsushi poşetlerle birlikte yok oldu. Orosbuevladı bari bir parça çikolata verseydin.
Dinlenmek amacıyla odama doğru yol aldım ama herkes bir garipti. Yolda Aku'yu gördüm ama normalde yaptığı gibi baş selamı vermek yerine hızlıca geri dönüp görüş alanımdan çıktı. Sonra bir Yosano'yu gördüm bana garip garip baktı falan.
Odaya geldiğimde kapıyı açmadan önce durakladım. Eğer Dazai dönmüşse onu görünce vereceğim tepkiyi kestiremiyordum. Ona olan hislerimin ve hislerimin büyüklüğünün farkına varmak tepkilerimi değiştirebilirdi.
Derin bir nefes alıp kapıyı açtım ve açmamla yüzüme konfetinin patlaması bir oldu. Şaşkınlıkla durup bana bakıp sırıtan Dazai'ye baktım.
"Doğum günün kutlu olsun, Chu Chu!"
D-doğum günüm? Bugün 29'u, doğru... Da benim doğum günüm 29 Nisan'da mıydı lan?
"Chuuya... Neden bu kadar boş bakıyorsun ya? Sakın bana ayın kaçı olduğunu bilmiyordum deme."
Ya. Onu biliyorum da neyse. Şimdi böyle, bir garip oldum. Ne denirki bu durumda?
"Eee, şey, yok canım biliyordum. Sadece... Senden beklemiyordum diyelim."
Dazai gülümsedi ve beni elimden tutup sandalyeye oturtu. Uff hayır ya... Bu ufak temas bile beni etkiliyor ya, n'apacağım bilmiyorum. O da karşıma oturup konuşmaya başladı:
"Aslında seninkiler hep birlikte kutlayacaktı doğum gününü. Ama onlardan rica ettim. Çünkü sana bir şey söylemem gerekiyordu.
Merakla yüzüne baktım. "Ne?"Derin bir nefes aldı. Gülümsedi.
"Seni seviyorum, Chuu~"
————————————
Sınır koymaya karar verdim~ Sınır: 6 oy
Ayrıca bundan sonra sona güzel fanartlar koyucamm(Jungkook+ Soukoku fanları ne mi yapar?
—————————