10. Bölüm

139 17 13
                                    

Yosano alnındaki teri silerek dışarı çıktı. Gergin bir şekilde ona bakan ikiliyi görünce (Dazai gayet sakindi) durdu ve onlara baktı.
—Neden trene bakan inek gibi bana bakıyorsunuz lan?
—Çünkü Fedya'yı merak ediyorum!! O iyi mi?

Yosano durdu. Şaşkın bir şekilde bir Niko'ya, bir gerilmeye başlayan Chuuya'ya, bir ortamdan nasıl sıvışacağını düşünen Dazai'ye baktı. Sonra sinirle Niko'nun yakasını yapıştı:
"O BENİM BAKIMINDAYDI VE ENDİŞELENDİN Mİ?"

Yosano Niko'yu azarlarken Chuuya gülmemek için kendini zor tutan Dazai'ye dirsek atıp araya girdi. "Fyodor içeride mi?"
Yosano onaylayınca yakasını bıraktığı Nikolai odaya koştu.

İçeri hafif korkak adımlarla girdi ve kavgadan çıkmış gibi duran Fyodor'a yaklaştı.
Fyodor sevgilisine gülümseyip konuşmaya başladı. "Gözlerin mi kızarmış seni-" Nikolai ona sarılınca konuşmayı bırakıp aynı şekilde karşılık verdi. Nikolai ağlamaklı konuştu:
—Önceki görevde yaralandın değil mi?! Neden bana söylemedin?
—Aslında, yara sonradan açıldı. Anlaşılan yeteneği olmadığını düşündüğümüz kişinin yeteneği buymuş.

Nikolai burnunu çekip Fyodor'dan ayrıldı. "Anladım." Fyodor sevgilisini yanına oturttu ve kafasını omzuna yaslayınca alnına bir öpücük kondurdu.

Chuuya ve Dazai ise onları yalnız bırakmak için odaya dönmüşlerdi.

—/——————/—/——————/—/——————/
PARTİ GÜNÜ
Dazai saatine bakıp iç çekti. "Nerde kaldı bunlar?" Tecchou oturduğu yerden giysisini düzeltti. "Gelirler şimdi."

Partiye gitmek için buluşmuş, Niko ve Chuuya'yı bekliyorlardı. Partiye bir partnerle gitmek zorunluydu, bu yüzden sevgilisi olmayanlar oda arkadaşı ile gidiyordu.

"Muhtemelen Niko saçına farklı bir şey falan deniyordur. Chuuya'da gülünç gözüktüğü gerekçesiyle onu düzeltmeye çalışıyordur." Ranpo cipsinden bir tane daha alıp devam etti. "Hey Poe, orada abur cubur var mıdır?"
Poe rakununu sevmeyi bırakıp cevap verdi. "Eminim vardır."

Sessiz ortam gelen ikili ile bozuldu.
—Chuuya! Ama saçım çok normal gözüküyor şimdi!
—İnan bana Niko, o lanet çeneni kapatmazsan seni on beş dakika önce üç topuzlu saçının üstüne koyduğun kurbağa ile yolarım.

Herkes merdivenden didişerek inen ikiliyi sessizlikle izledi.
—Acaba kurbağaya ne oldu?
—Bilmek istemiyorum Akutagawa-san
Diğerlerinin yanına geldiklerinde odak sevgilisinin üstüne atlayıp ne kadar yakışıklı olduğunu söyleyen Niko'ya kaymıştı.

Chuuya ise Dazai'ye bakıyordu. Kıyafetini alırken görmediği için şaşırmıştı. "Üstündeki ona gerçekten yakışmış. Çok yakışıklı duruyor." diye düşündü.

Dazai Chuuya'nın bakışlarını hissedince o yöne dönmüştü. Sırıtarak ona bakan kızıla yaklaştı ve elini omzuna atarak dalga geçmeye başladı. "Anlaşılan Chu üstümdekini çok beğendi~ Ya da beni mi yakışıklı buldu?~"

Bir süre Chuuya'nın tepki vermesini bekledi ama hiç bir şey olmayınca ortam garipleşmişti. Dazai ne olduğunu anlamak için Chuuya'nın yüzüne eğildi ama Chuuya o anda beş dakika önce vermesi gereken tepkiyi verip Dazai'yi ittirerek kızgınlıkla bir şeyler söylemeye başladı.

Dazai Chuuya'nın bu gecikmeli tepkisi üzerine çok düşünmedi. Düşünseydi kesinlikle Chuuya'nın utandığını anlayabilirdi. Ama utanmasının sebebinin söyledikleri değilde çok sık yapmadıkları fiziksel temas olduğunu anlayamazdı.
-/—/-/—/-/—/
Herkes toplu olarak köşedeki bir masaya doluşup Amerika şubesindekileri gözlemeye başladılar.
—Şuradaki çok güçlü duruyor (Atsushi)
—Ben tek atarım ona ne güçlüsü (Tecchou)
—Belli olmaz Tecchou belki herif ulti açıyordur. (Fyodor)
—Şu ortadaki çok yakışıklıymış Chuuya'ya ayarlayalım(Nikolai)
—Kimseyi bana ayarlama Niko. Ayrıca daha yakışıklılarını görüyorum her gün.(Chuuya)
—Her gün görüyorsa net aramızdandır.(Nikolai)
—Belki dışarıdan kardeş? (Chuuya)
—Asosyal gibi görev dışında odandan çıkmıyorsunki aq nereden göreceksin? (Dazai)
—Aynen sana diyorum az dışarı çık oksijen al diye (Yosano)
—Çocuğun anası babası gibi çullandınız üstüne bir durun. Ee Poe dersler nasıl? (Jouno)
—Ya niye ben? (Poe)
—Birileriyle dövüşesim var. (Akutagawa)
—Niye sen şiddet bağımlısı mısın yavrum? (Yosano)
—Ortamın IQ seviyesi o kadar düşükki yanımızdan geçen hamile kalır. (Ranpo)
—Senin biyoloji notların kadar düşük değildir canımın içi o testesteron mal IQ değil. (Dazai)
—Guys sakin. (Atsushi)
—Niye Guys'ı ingilizce söyledin vatan haini!?(Chuuya)
—Gerginliğe bak. (Jouno)
—Ortam çok iyi yalnız daha alkolü görmeden herkes sarhoş oldu. (Dazai)

Sohbet devam ederken Chuuya tuvalete gitti. Ellerini yıkarken Amerika şubesinden bir kaç çocuk ona yaklaştı. Aynı yaşlarda gözüküyorlardı. Hepsi oldukça güzellerdi ama Chuuya onlardan or*sbu vibe'ı almıştı. Baştaki söze başladı.
—Hey, sen Chuuya'sın değil mi?
—Evet, neden?
Ahh, anlıyorum... İlkokulda Paris'teki Jean Monnet ilkokulunda okudun değil mi?" Sırıtarak biraz daha yaklaştı. "Hatta E şubesindeydin?"

Chuuya gerilmişti. Söyledikleri doğruydu. İlkokulda orada okumuş, sonra Japonya'ya dönmüştü. Bu çocuklar bunu nereden biliyordu? Nefes alıp arkasını döndü ve lavabonun tezgahına yaslandı. "Evet, neden?"

Baştaki çocuğun sırıtışı büyüdü. "Sadece emin olmak ve seni selamlamak istemiştik. O zamanlar yakın sayılmazdık. Gerçi çoğu kişi ile yakın değildin. Malum, babanın seni taciz ettiği ve seninde bundan hoşlandığın dedikoduları dönüyordu. Değil mi?" Chuuya'nın kulağına doğru eğildi. "Belkide yalnızca dedikodu değildir, hmm?"

Geri çekilip Chuuya'nın tepkisini bekledi. Dehşet içinde kalan bir yüz bekliyor, onu istiyordu. Chuuya'yı ilkokuldada sevmezdi. Ona takılan lakaplar ve üstüne yapışan dedikodulara rağmen rahat duruşu ve güzel yüzü sinirini bozardı. Ne zaman ona laf atsa Chuuya hep daha sert cevap verir, onu rezil ederdi. Şimdi onu burada, öncekinden daha güzel halde ve mutlu görmek sinirini bozmuştu.
Ama Chuuya ona istediğini vermemişti.

Çocuk onun kahkahası ile duraksadı. Chuuya dikleşti ve üstlerine yürümeye başladı.
"Sanırım dedikoduların doğruluğunu merak ediyorsun, ha? İlkokuldan kalma bir şeyi böyle merak etmen şaşırtıcı. Gerçi, çocuk gibi bana geçmişle zorbalık yapmaya çalışmanıza bakılırsa, çok da şaşırtıcı değil. Dedikodulara gelirsek. Babamın beni taciz etmesi dışında hepsi yalan." Chuuya çocuğun çenesini tutup kaldırdı. "Peki seninkiler, Mike? İlkokulda bakan olmasıyla övündüğün babanın dolandırıcı, güzelliğiyle övündüğün annenin ise parayla bedenini sattığı dedikoduları çıktı. Onlar doğru mu?"

Adı Mike olan çocuk Chuuya'yı ittirdi. Sinirden nefes nefese kalmıştı. "Küçücük boyuna göre çok konuşuyorsun!" Yumruk atmak adına elini havaya kaldırdığında eli parlamaya ve ısı saçmaya başlamıştı. Muhtemelen yeteneği buydu. Ancak yumruğu Chuuya'nın yüzünün tam önünde, mavi ışıltısını kırmızı bir ışıltıya bırakarak Mike'ın isteği dışında durdu.
"Anlaşılan yeteneğin bu, Mike. Biliyor musun? Bende yer çekimini kontrol edebilirim."
Chuuya Mike ve arkasındakileri havaya kaldırıp kapının önüne koydu.
"Şimdi sen ve arkandaki etkisiz elemanlar dönün partinize."

|| Soukoku || Karisu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin