DAZAİ'DEN
"Vaay, demek Chuuya'nın eski evi burasıymış." Doğruyu söylemek gerekirse, oldukça hoş bir evdi. İki katlı, mavi ve her tarafında çiçekler olan, ana yoldan oldukça uzak eve yaklaşıp kapıyı çaldım.
Kapıyı orta yaşlarda, gülümsese bile bıkkın olduğu her halinden belli tombulca bir kadın açtı. "Kimsiniz?" Durup gülümsedim ve boğazımı temizledim. "Ah, Kansuke Nakahara ile görüşmek için gelmiştimde." Aslında tam olarak görüşme denemez. Ama şimdilik bunu bilmesine gerek yok. Sonuçta ilk önce dost canlısı gibi yaklaşmak, her zaman ilk darbeyi daha etkili kılar.
Kadın beni süzdükten sonra beklediğimin aksine daha fazla soru sormadan beni içeri alıp beklememi söyledi.İçeride oturduğum alanda dışarısı kadar hoştu. Her yerde tatlı süs eşyaları ve antika şeyler vardı. Eğer Yosano'da Chuuya'nın sarhoşken söylediklerini açıklamasa, Kansuke Nakahara'nın pedofilli bir tacizci değilde tatlı bir baba olduğuna inanabilirdim. Ahh... Sinirle elimi enseme attım. Chibi'ye neler yaptığını hatırlamak, kana susamışlığımı kontrolden çıkarıyor. Sinir bozucu.
Tekrar sakinleşmeyi başardığımda içeri adamın hitabından adının Hima olduğunu öğrendiğim kadın ile şişman, kızıl saçlı tatlı görünümlü bir adam girdi ve Hima'ya çıkmasını söyledi. Bana bakıp hafif şaşkın bir ifade takındı.
"Amanda aman! Hima-chan bir adamın beni ziyarete geldiğini söyleyince, tanıdığım biridir sanmıştım ama anlaşılan yanılmışım!"
Gülümsemeye devam ederek karşımdaki koltuğa oturdu. "Adınızı ve ne için geldiğinizi öğrenebilir miyim?"
Sinirlerimi kontrol altına almaya çalıştım ve gülümsedim. "Ben Dazai Osamu. Karisu isimli bir okulda görevliyim. Gelme nedenim ise, oğlunuz Chuuya Nakahara."Chibi'nin adını söyleyince adam ilk önce şaşırdı. Sonra ise gözleri parladı. "Amanın, benim tatlı oğluma bir şey mi oldu yoksa?" Dramatik bir şekilde olmayan göz yaşlarını sildi. "Görevli olduğundan beri beni ne arıyor ne soruyor... Ona bir şey mi oldu bilmiyorum." Sonra tekrar bana döndü. "O, iyi değil mi? Vücuduna bir şey olmadı. Malum, vücut önemli bir şey."
Ahh... Sakinleş, sakinleş, sakinleş... BU PİS DOMUZ NE HAKLA CHİBİ'DEN BÖYLE BAHSEDER? Konusu açıldığında gözlerinin parlaması bile bir arzudan ibaret. SİNİRLERİMİ BOZUYOR. CHUUYA'YA YAPTIKLARININ BİN KATINI ONA YAPACAĞIM. Ah, belki fiziksel işkenceden önce onun gibi iğrenç bir herife bile dokunmaktan zevk alacak birini bulup taciz ettiririm. Sonra işkence ve acılı bir ölüm. Hayır yoksa şey mi yapsa-
"Osamu-san?"
Sinirle ona döndüm.
"Burada bir şey düşünmeye çalışıyoruz or*sbu çocuğu. Bölmeyi KES."Ah siktir ya... Tekrar gülümsedim. "Ah pardon. Önemli bir şey düşünüyordum da, aniden bölününce şaşırdım." Adam gergince güldü. "T-tamam..."
Neyse, artık konuya girebilirim, ki bu gülümsememi gerektirmiyor. Yüzümdeki gülümsemeyi sildim ve domuzu korkutacak bir ifadesizlikle ona döndüm.
"Aslında gelme nedenim, Chuuya'ya yaptıklarınız," Korkudan yere düşen adam bakarak silahımı çıkardım. "Ve onu nasıl ödeteceğim."
—/—/———————/
Chuuya kurtlardan kaçtıktan sonra biraz Ranpo'lar ile takılmış, saat 9 gibi odasına dönmüştü. Dazai'nin henüz gelmediğini görünce şaşırdı. "Zaten garip davranıyordu, umarım götü kaptırmamıştır birilerine."
Chuuya kendini yatağa atıp telefonunu eline aldı ve okunmamış mesajlara baktı:SİKİKPALYAÇO
Hey Jouno Tecc
Siz biz yokken naptınız bakalım
Okulda
Başbaşa :DKÖR(ŞÜPHELİ)
Aslında okulda teknik olarak yalnız olmamız
mümkün değil
Ayrıca Ranpo'lar vardıSİKİKPALYAÇO
😦
Nys
Pekii
Artık çıkıyor musunuzPSİKOPATECC
EvetÇILGINDOKTORKARI
(Opsiyonel)FARE
Vay
Ee
İyiymişSİKİKPALYAÇO
A
Şakasına sormuştum
Aniden denir mi lan bizde de kalp varKÖR(ŞÜPHELİ)
Dedi Fyo ile çıktığını hepimize dağıttığı kurabiyelerin içindeki kağıda yazan NikoEMO
Kağıt boğazıma kaçmıştıKAPLAN
Hahaha...
Tebrikler 🎉ZEKİVELET
Sonunda çıkmaya başlamışsınız
Gerçi bugün köşede sizi öpüşürken görmüştüm
BelliydiSİKİKPALYAÇO
KDKDKDLSKDJFARE
Ya
Biraz
Biraz saklasaydınız keşke dlsjskjsChuuya mesajları istemsiz bir gülümseme ile okumuştu. Arkadaşlarının sonunda bir arada olmaları onu mutlu etmişti. Arkadaşları... Onlar-
Chuuya daha fazlasını düşünmeden kendini tokatladı. Dazai geldiğinden beri nöbetleri azalmıştı. Kendini durdurmalıydı.
O bunları düşünürken kapı açıldı ve içeri
Dazai girdi. Chuuya sırıttı.
—Vaay, gizemli çocuk. Bakıyorum mutlusun. N'aptın tüm gün?Dazai Chuuya'ya dil çıkarıp kapıyı kapattı. "Chuu, ışıklar niye kapalı ki?" diyip ışığı açtı ve sırıtmaya devam eden Chuuya'ya döndü. Sonra -bir anda- Chuuya'nın yanına gidip yüzünü yan çevirdi ve endişeli bir şekilde "Yanağına n'oldu?"
Chuuya Dazai'nin eline hafifçe vurup şakayla karışık bir sinirle "Öyle izinsiz dokunulur mu, sapık?!" Dazai bu tepkiyle bir an durakladı. Sonra Chuuya'ya uyum sağlamaya karar verdi. Abartı bir üzgünlük ile cevap verdi: "Chibi... Çok kabasın~ Sevgili partnerin senin için endişeleniyor ve sen böyle mi cevap veriyorsuun?"
Chuuya ise karşılık olarak orta parmak çekmekle yetindi. Dazai bu tepkiye gülümsedi ama daha sonra tekrar ciddileşti.
—Eee, yanağına ne oldu?
—Hiiç. Sadece saçma şeyler düşünmeye başlamıştım. Bende kendimi tokatla durdurmayı tercih ettim.
—Hmm, öyle mi? Buz tuttun mu? Şişmesi canını daha çok yakar.
Chuuya meraklı bir ifadeyle Dazai'ye döndü. "Hey, garip davranıyorsun. Bir şey mi oldu?"
Dazai şaşırmıştı. "Garip derken? Neyden bahsediyorsun Chuu?"
Chuuya tekrar yatağa oturdu. "Ufak bir yumruk izi için bu kadar endişelenmen garip. Beş yıl önce karnımdan yedi kere bıçaklanıp ölüm tehlikesi atlattığımda bile BU kadar endişelenmemiştin. Hatta dalga bile geçiyordun." Chuuya eski anısıyla gülümsedi. Doğrusu Dazai'nin hiç endişelenmemesi onu nöbete sokabilecek kadar moralini bozmuştu ama şakaları komikti.
Dazai ise daha da şaşırmıştı. "Sen neyden bahsediyorsun??" Chuuya'nın yanına oturdu. "O zaman endişeden ölüyordum." Chuuya ise en az Dazai kadar şaşkın bir şekilde ona baktı. "Endişeden ölüyordun? Öyleyse bile hiç belli etmiyordun. Ayrıca, madem o kadar endişeliydin neden beş gün boyunca yanıma gelmedin?"
Dazai ise yüzünde sert bir ifade ile cevap verdi. "O beş günüm seni bıçaklayanlara sana yaptıklarının aynısını yapmakla geçti." Dazai sözlerine devam etmek için ağzını açtı ama Chuuya'nın kahkahası yüzünden devam edemedi. "Hey Chibi~ Neye gülüyorsun?" Chuuya kahkaha atmayı bıraktı ama Dazai'nin gülmeye devam etmesini tercih edeceği bir hızda gülen yüzü kızgınlık ve üzgünlük karışımı bir hal aldı. "Keşke bunu yapmak yerine yanımda kalsaydın..." Dazai onun dalga geçtiğini düşünerek yüzüne alaycı bir gülümseme kondurdu. "Hadi ama Chi-"
Chuuya aniden yatakta dizlerinin üstünde dikleşmiş ve şok içinde ona bakan Dazai'nin yakasını tutmuştu. "Ne kadar korkunçtu biliyor musun? Canım yanıyordu. Beş gün boyunca beni pek çok kez operasyona aldılar. Sekiz kere ölüm tehlikesi yüzünden yoğun bakıma alındım. Her çıktığımda yanımda birileri var mı diye baktım. Hayır. Hiç kimse gelmedi. Senden başka tutunacak birimin mi olduğunu zannettin, ha? Hayır, o zamanlar diğerleri yoktu. Sadece sen vardın." Chuuya'nın nefes alıp vermeleri gittikçe hızlanıyordu. Gözleri dolmuş, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Nöbet geçiriyordu. "Ama sen beni orada bıraktın! Hemde o zamanlar yalnız başıma ölmekten ne kadar korktuğumu bilmene rağmen!" Dazai'nin yakasını daha da sıkı tuttu. "Keşke ilk ve tek bunu yapışın olsaydı! Ama hayır, değildi. Beni her seferinde yalnız bıraktın! Her zaman...!"
Chuuya aniden durdu. Dazai'nin yakasını bıraktı ve yatağın köşesine çekilip başını ellerinin arasına aldı. Aynı anda Dazai'nin anlayamadığı bir şeyler mırıldanıyordu.
Dazai ise Chuuya'dan halliceydi. O sadece Chuuya'ya yardım etmek istemişti. Onun adına intikam alırsa, mutlu olur sanmıştı. Bunu yaparken aklı hep ondaydı. Sonra ise aklına onu yalnız bıraktığı tüm anlar doluştu. Dazai için önemsiz görünen, hatta bazen Chuuya'nın kendisi için onu yalnız bıraktığı tüm anlar.
Dazai Chuuya'ya yaklaştı ve ona sarıldı. "Özür dileri, özür dilerim, özür dilerim... Lütfen ağlama Chibi..."