CHUUYA'DAN
Doğruyu söylemek gerekirse, ne bok döndüğü hakkında hiç bir fikrim yok. Şu an bana en ufak bir temas ettiğinde, eğer benim duygusal olmama gibi nadir durumlar dışındaki şu sıralar çok duygusalım, "Iyy" diyerek dalga geçen ya da benim ağzına bi' tane çaktığım partnerim vicdan azabı gibi bir şeyler geveleyip kendi isteğiyle kafasını omzuma koyuyor ve ben hiç bir şey yapmıyorum ya da dalga geçmiyoruz.
Dazai ile geçen yıllarıma dayanan deneyimim sonucunda söyleyebilirim ki,Bu yanlışlıkta bir iş var.
Ama bundan çok rahatsız değilim galiba.
Dazai'nin neden olduğunu anlayamadığım hüznünü yüzünü görmesem bile hissedebiliyordum.
İlk önce elimi yavaşça saçlarına attım. Bir süre sadece öyle durup, saçlarını okşadım. Sonra yavaşça yüzünü ellerimin arasına alıp kafasını kaldırdım. Gözleri ağlamamasına rağmen hafifçe kızarmıştı.
"Sen tam olarak neyden vicdan azabı duyuyorsun ki anasını satayım?"
Bana ilk önce şaşkın sonra bıkkın bir ifadeyle bakıp göz devirdi.
—Chu Chu, tüm ortamın içine ettin ama
—Bana bir daha gözlerini öyle devirirsen onları oyarım. Ayrıca hangi ortam.
—Bu kadar anti-romantik olma be Chibi
Hafif sıkkın bir şekilde iç çekti. Sonra tam bir şey söyleyecekken durdu. Sonra hiç bir şey olmamış gibi alaycı bir şekilde gülümsedi.
"Hey Chu, hazır izin gününken acaba boyunu uzatmak için bir yol falan mı arasak? Her geçen gün kısalıyor gibisin~"
"BENİ DİNDEN İMANDAN ÇIKARTTIRMA"
——————————
NİKOLAİ'DENGörev yerine doğru içerisi 40 derece olan tıklım tıklım bir otobüsle yolculuk yapmak kesinlikle bok gibiydi.
"Hey Fedya~ Neden araba ile gidemiyoruz ki~"
Fyodor bıkkın bir şekilde bana döndü.
"Çünkü eğlenceli olacağını düşündüğün için arabamın frenlerini kestin ve içinde ben varken 60 metrelik bir uçurumdan yuvarlandı." dedi yüzünde kesinlikle benim hatam olmayan kazadan kalma çizikle.
"Ah hadi ama, uçurumdan düşecek kadar kötü bir şoför olduğunu nereden bilebilirdim ki?"
Bana sadece bezgin bir şekilde baktı.
*******
"Kolya! Buraya gel, yetenek sahibi çocuğu bulmamız lazım dondurma değil!"
Bir yandan koşarken bir yandan da arkamı dönüp dil çıkardım.
Daha sonra hızlıca dondurmacıya girdim. Vaayy. Çok güzel!!
Eğilip rengarenk dondurmalara baktım. Her türlüsünden var!!
Ben dondurmalara bakarken içeri nefes nefese kalmış Fyodor girdi.
—Kolya, neden bir anda dondurma isteyeceğin tuttu ki? Görevimizi tamamlamamız lazı-
—Fedya, Fedya! Gökkuşağı renkliden istiyorum! Onu alalım!
Fyodor koluna sarılmış ona istekli gözlerle bakan yüzüme baktı. İlk önce ne yapacağını bilemez gibi durdu. Sonra iç çekti. "Haaa, tamam tamam. Kaç top istersin?"
Evet be!! Bu taktik hep işe yarıyor.
Fyodor dondurma aldıktan sonra beraber bir masaya oturduk. Dondurma gerçekten çok lezzetli!
—Hızlı ye de görevi hemen bitirelim. Daha sonra Chuuya'ya bakmaya gideriz.
—Tamam! Dazai iyi olduğunu söyledi ama acab Chuuya gerçekten iyi mi?
"Umarım iyidir" diye düşündüm. Sanırım bunu yaparken biraz fazla somurttum. Fedya gülümseyip saçımı okşamaya başladı.
"Eminim iyidir." Yanağına bir öpücük kondurdum.
—Hey Fedya~ Yanağın dondurma oldu~
———————————
İLAHİ BAKIŞ AÇISI
Tecchou Jouno'ya baktı. Gayet normal bir şekilde görevden yeni dönmüş olan Aku ve Atsushi ile konuşuyordu. Arada göz göze geldiler. Jouno gülümsedi. Ama bu yalnızca Tecchou'nun daha fazla üzülmesine neden oldu. Bu gülümseme, yalnızca arkadaş bile diyemeyeceğimiz bir insanla göz göze geldiğimizde kibarlık olsun diye yapılan bir jestten fazlası değildi.
Bu Tecchou'yu sinirlendiriyor, hatta çıldırtıyordu.
Jouno nasıl dün yaşananlar hiç yaşanmamış gibi davranabilirdi ki? Sanki hiç Jouno gecenin bir yarısı onun yatağına gelip ona sarılarak uyumamış, yarı uykulu bile olsa dürüst bir şekilde onu sevdiğini sayıklamamış, sanki hiç öpüşmemişlerdi... Nasıl böyle olabilirdi?Tecchou'nun düşündüğünün aksine, Jouno yaşananlardan Tecchou'dan daha fazla etkilenmişti. Aslına bakarsanız, en azından şimdilik, aralarına mesafe koymak istemesinin nedeni buydu. Jouno için dün gece yaşananlar, onun duygularını herkesten saklamasına yarayan duvarının çatlamasının bir sonucuydu. Duygularına karşı zayıf düşmüştü. Şimdi sadece bir anlık olan ufak çatlak, onun Tecchou ile olan ilişkisini etkiliyordu. Bunu bildiği için en başından saklamıştı duygularını. O asla duygularını göstermek istemezdi. Ne zaman duygularını gösterse ya zayıf düşer, ya da birileri onu zayıf düşürürdü.
Şimdi ise, yine zayıf düşmüştü. Tecchou ile aynı ortamda bulunmak bile, normalde kolaylıkla sakladığı duygularını açığa çıkarıyordu. Jouno bunun Tecchou'yu rahatsız edeceğini düşünüyordu, hatta emindi.
Çünkü Tecchou'nun yaşananları sadece tiksindirici ve rahatsız edici bulduğunu, bulacağını düşünüyordu.
Başka bir olasılık, seçenek bile değildi.
Jouno'nun hayatında, hiç bir zaman duygularına karşılık alacağı seçenekler olmazdı.
Şimdi de olmayacaktı.
En azından o, bunun böyle olduğunu düşünüyordu.