Sabah çalan alarmıma küçük bir küfür salladım.
Kapatmayı nasıl unuturdum ya.Saat 8'e geldiğini görünce yataktan kalktım.İlk işim duşa girmek oldu. Duşumu bitirdikten sonra yeşil uzun bir sweet, hava sıcak olduğu için dizimin biraz üstünde olan kot beyaz bir pantolon giydim.
Sweetim pantolonumun hemen hemen yarısını kapatıyordu. Vanilyalı parfümümü sıktıktan sonra mutfağa gittim. Her ne kadar evde kalsamda parfüm sıkmayınca kendimi pis hissediyordum.Kendime bir sandviç hazırlayıp yedim. Tekrar saate baktığımda saat çoktan 9 buçuğa geldiğini gördüm. Biraz da istegrama girip dün atılan gönderi ve storilere mesajlar attım. Panelime düşen Yunus'un mesajı ile mesaja tıkladım.
Beni her zaman ki kafeye çağırıyordu. Kim kim olacağı hakkında mesaj atıp cevabını bekledim.Barış,Nelsson ve O olacakmış. Acaba neden Apo yok diye düşünürken orada söylerim diyip telefonu kapattım. Biraz televizyonla oyalandıktan sonra giderim. Çünkü saat 11'e daha çok var.
Harry Potter izlerken zamanın nasıl geçtiğini unuttum, her ne kadar kafe yakında olsada 5dakikada yetişmem zor olacaktır.
Yumuşak terliklerimi çıkarıp beyaz ayakabımı giydim.Yürüyerek gitmek istediğim için arabanın anahtarını yanıma almamıştım. Onun yerine kablolu kulaklığımı aldım. Kablosuz olanlardan oldum olası hiç sevmemiştim.
Müzik listenden karışık çal kısmına basıp telefonu cebime attım. Çalan şarkıya eşlik ederek yürüdüm. Elfida,hem şarkısı hem de hikayesi hep içimi ısıtır.
Kulağıma gelen mesaj sesine aldırış etmeyip yürüdüm çünkü Yunus'un nerede kaldın? Mesajlarını görmek istemiyordum.
Biten şarkının ardından fener ağlama çalınca yüzümde küçük bir gülümseme oluştu. Sevmiyordum aga o takımı.
Kafeye yaklaşınca kulaklığın tekini çıkardım. Kafenin içinde gözümü gezdirirken girişe doğru adımlıyordum. Tam o sırada hızlı bir şeyin beni öne savurması ile ayağım taşa takılır gibi öne doğru sendelendim. Tutunmak için önümdeki demire tutundum
"Dikkatli ol!" Sert bir şekilde savrulduğumdan dolayı demirin pürüzlü tarafı elimi biraz kesmişti.
"Üzgünüm bilerek yapmadım. Geç kaldığım için ace-"sinirli yüzümü onun maviliklerine döndürdüm. İngilizce konuşuyordu. Belli ki yabancıydı ama bu ona sinirli olmadığım anlamına gelmiyor.Elim kesilmişti!
"Sadece daha dikkatli ol"sözünü kesmem biraz kabaca olabilir ama o an ki sinirle yaptığım bir şeydi.
"Sen-tanıyorum seni" Ellerimde ki bakışlarımı benden bi 10 cm uzun olan adama tekrar çevirdim. Gözleri yüzümü turlarken nedenini bilmediğim bir utançla kafamı başka yöne çevirdim. Ellerim üstünde hissettiğim başka bir elle irkildim. Hangi ara çıkardığı mendilini elimdeki yaralı kısma bastırdı pek bir bilgim yok ama ellerimi saran sıcak el çoktan ilgimi çekmişti.
"Tekrardan üzgünüm"Sesiyle irkilip elimi çektim ondan.Kulağımı dolduran fener ağlama şarkısı ile kafamı sorun değil manasında sallayıp bakışlarımı tekrar ellerime çevirdim.
"Gitsem iyi olur arkadaşlarım bekliyor. Mendilim sende kalabilir.Başka zaman alırım senden,görüşürüz"görüşürüz mü?
Gerçekten bir daha karşılaşacağımızı mı düşünüyor. İçeri geçene kadar arkasından bakıp telefonu çıkardım.Saat 11:15 olmuştu çoktan. Yunus'un numarasını tuşlayıp açmasını bekledim.
"Nerdesin oğlum 15 dakika oldu beklemekten küflendik resmen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hello babby*
Fanfictionİcardi ve Kerem farklı takımlarda aşkı bulmuş iki genç. Fenerbahçeli İcardi, Galatasaraylı Kerem. "Yine ben kazandım" "kes sesini"