Bu hayatta gördüklerimiz yerine duyduklarımıza inanmaz mıyız hep? Peki o kişiyi anlamadan dinlemeden yargılıyor olmamız ne kadar doğru? Şimdiye kadar bildiğim,uyguladığım ve savunduğum tek şey"gördüklerinin yarısına inan,duyduklarına hiç inanma"oldu.Hayatımı bu söze bağlı olarak kurdum,diğer insanlar gibi karşımdakini anlamadan dinlemeden yargılamadım çünkü bunun en kötüsünü yaşadım ve ne kadar can yakıcı olduğunu en iyi ben biliyorum.
Hani derler ya"kendine yapılmasını istemediğin birşeyi başkasına da yapma"diye,benim canımın yandığı algı yüzünden başkasının canı yansın asla istemem,yapmam ve yaptırmamda.
Gene karşımda bana uzaylı görmüş gibi bakan birisi daha var,ve biz sadece bakışma ile yetiniyoruz kimse ağzını açıp tek kelime etmiyor.
Anıl içimden geçenleri duymuş gibi"Çiçek sultan acil durum,koş ,yetiş"dediğinde kaşlarım çatık bir halde ona baktım.Çiçek abla söylene söylene yanımıza gelince kapıya baktı,kim olduğunu gördüğü an onunda gözleri kocaman oldu.
"Hoş geldin Nezahatcığım,bu ne güzel sürpriz"diyen Çiçek abla'ya bakan kadın memnuniyetsiz bir sesle"hoş buldum mu bulmadım mı orasını bilemem ama,bu güzel mi güzel,oğulların ile yaşıt kızın kim olduğunu öğrenebilirim"dedi,oğulların ile yaşıt kısmına baskı yaparak.
"Uzun hikaye canım benim sen napacaksın onu,içeriye geç buyur"diyen Çiçek abla sözünü dahi bitirmeden kadın bir anda içeriye girip arkasından kapıyı kapattı,hepimiz şok olmuş bir ifade ile ona bakarken o bizi umursamadan salona doğru ilerledi.
Anıl bizim duyacağımız bir sesle"afferim sana, pimi çekilmiş bombayı evin orta yerine koydun büyük başarı"dedi,bizde Nezahat denen kadının peşine takılarak içeriye girdik, hepimiz tek bir koltuğa sıralandık,o ise karşı koltukta tek başına oturmuş bizi süzüyordu.En sonunda Çiçek abla bir konu bulduğunda konuşmaya başladılar.
Konuşma koyu bir hal almışken,arada bir kadının rahatsız edici bakışlarını üzerimde hissedip yerimde kıpırdanıyordum.
Konu en sonunda dönüp dolaşıp gene bana geldiğin de "sen kimsin, kimlerdensin bakalım"dedi samimiyetsiz bir şekilde gülümseyerek,istemeye istemeye de olsa"ben Elisa"dedim geçiştirmeye çalışarak,kadın tatmin olmamış gibi bakıyordu tam ağzını açıp birşey söyleyeceği anda cebimdeki telefonum çalmaya başladı, cebimden çıkartıp kim olduğuna bakınca teyzem olduğunu gördüm"izninizle kalkmam gerekiyor"diyip hızla salondan ayrıldım.
Çiçek abla ile hazırladığımız odaya girip"efendim" diyerek telefonu açtım,"neredesin sen kaç gündür,çıkan haberlerin haddi hesabı yok Elisa hanım"sesi o kadar sinir bozucuydu ki bir an telefonu yüzüne kapatma isteği ile doldum.
"Ne haberi,olan hiçbir şeyden haberim yok benim"dediğim an karşıdan bir gülme sesi geldi,Tanrı bu kadın ile beni mi sınıyordu "ne o hafızamı kaybettim numarası yapmaya mı karar verdin? "bu konuşma şimdiden can sıkıcı bir hal almıştı bile.
"Ne sebeple aradığını söyleyecek misin,yoksa kapatayım mı?" onun sesini bir dakika bile duymaya tahammülüm yoktu ama haber konusu ilgimi çekmişti"kaza geçirdiğinizi ne zaman söylemeyi düşünüyordun,hadi onuda geçtim magazine bari bir açıklama yapsaydın,adımızı ne hale geldiğinden haberin var mı?" çıkan haberlerde ne deniyordu da teyzem bu denli çıldırmıştı,tamam normal hayatta da çekilir gibi değil ama şuan sesi epey sinirliydi.
"Bir kez daha söylüyorum çıkan haberlerden haberim yok,hem ne yazıyor ki bu kadar sinirlendin"dememle yeniden gülmeye başladı"bak okuyorum iyi dinle,'Demirler holding' in sahibi Yusuf Demir eşi Nefise Demir ve biricik kızları Elisa Demir akşam saatleri İstanbul çıkışında büyük bir kaza geçirdi,geçirilen kazada Yusuf Demir ve Nefise Demir hayatını kaybetti ama Elisa Demir mucizevi bir şekilde o kazadan kurtuldu.Peki neden sadece Elisa Demir kurtuldu,acaba bu kaza kızlarının kurduğu bir komplo muydu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER OYUNU
Teen Fictionİlk önce ailelerini kaybettiler ve bir anda kendilerini hayatın önünde diz çökmüş halde buldular.Yeri geldi kendilerini suçladılar yeri geldi başka ihtimallerde boğuldular.Oysa sorularının cevapları tam karşılarındaydı,birbirleriydi. Kaderlerinin...