6.BÖLÜM:YABANCI

242 188 4
                                    

   ATLAS'IN ANLATIMIYLA;

   Kendimi bildim bileli biyolojik annem ve babam yok,ama biyolojik ailem kadar yakın Çiçek annem ve Mithat babam var tabi birde benim abim olduğunu iddia eden Anıl,aramızda  üç ay olduğunu öğrendiğinden beri ben senin abinim diye ortada geziyor.Çiçek anne,gerçek annemin tek ve en yakın arkadaşıymış,annem beni doğururken bir nevi benim yüzümden ölmüş,bu sebeple hep kendimi suçlamışımdır,ben doğmamış olsaydım belki de o hayatına devam ediyor olacaktı.Babam ise bana sadece bir yıl bakabilmiş,bir yılın sonunda ölmüş ve ölmüş olmasının nedeni bile belli değil çünkü hiçbir hastalığı yokmuş.

   Babam'da öldükten sonra sonra Çiçek anne beni temelli yanına almış ,zaten o bir yıllık süreçte de bana sütünü vermiş.Ne Mithat babam nede Çiçek annem beni Anıl'dan ayırmadı,o denli ayırmadılar ki ben beş yaşına kadar bunu hissetmedim bile, beş yaşına girdiğim gün yani doğum günümde bütün gerçekleri öğrendim,hayatın bana minicik bir bebekken vurduğu darbe ile o gün tanıştım,o gün öğrendim hayatın nasıl bir şey olduğunu.

   Büyüdüm kocaman delikanlı oldum ama hayat beni gene sevmedi,okul hayatımda bütün şanssızlıklar beni buldu,hayata olan öfkemden kavgacı birisine dönüştüm,kavga ettiğim için öğretmenlerim hiçbir zaman beni sevmedi.Canla başla çalışıp dört yıllık iç mimarlık kazandım,üniversite hayatım sadece bir yıl sürdü çünkü mithat babamı kaybettim,hayat gene benim elimden ailemin bir ferdini aldı ve bu sefer tam olarak dibi gördüm pes ettim, hayat ile olan mücadelemi ben değil o kazandı.

   O gün bu gündür geriye kalan aile fertlerime sıkı sıkı tutunuyorum ve hayatıma asla kimseyi almıyorum sebebi ise hayat yeniden elimden o kişiyi alır diye korkuyorum, o yüzden Anıl'ın aksine kendimce çizgilerim ve sınırlarım var,mümkün olduğunca o sınırların aşılmasına izin vermiyorum.

   ELİSA'NIN ANLATIMIYLA;

   Her insanın düşüş yaşadığı,kendisini kaybettiği bir dönem olur ya hani, şuan sanki o dönemin tam ortasındayım.Bir yanım acılar içinde kıvranırken bir yanım güçlü durmak zorundasın diyor,kimi insanlar kendisini eksik ve yarım hissediyor kimi ise hissetmekle kalmayıp yaşıyor,evet bende şuan tam olarak bunu yaşıyorum önceden hissederdim şuan ise iliklerime kadar bu duyguyu yaşıyorum.Aslında şöyle de birşey var hani size demiştim ya hayat bana hiçbir zaman güzelliklerini sunmadı diye ondan kaynaklı alışkınım daha doğrusu alışmak zorunda kaldım.

   Çoğu zaman hafızam silinsin istedim,yok olmayı diledim ama şuan anlıyorum ki hafızamı kayıp etsem benliğimi de kayıp etmiş olacağım.

   Shakespeare ne güzel demiş,'bazı yıkılışlar daha parlak kalkınışların teşfikçisidir' diye.

   Hayat elimden ailemi aldı ama kendimi,benliğimi bulmama yardım etti,tabi bunları anlamış olabilirim ama ailemi aldığı için de teşekkür etmiyorum,nede olsa bunu ailem varken de gösterebilirdi ama o bu olay yaşanınca, bana ceza verince göstermeyi seçti.

   Kendimi şuan bir hint filmi'nin içine düşmüş gibi hissediyorum,sanki ortada görünmeyen  bir kamera var, bir bana dönüyor, bir onlara,birde Çiçek ablaya.Birde değişik bir şekilde karşımdakilerden birisi bana uzaylı görmüş gibi bakıyor,bu halde en az iki yada üç dakika geçirmişizdir ve kimseden çıt dahi çıkmıyor,öyle bakışıyoruz.

   En sonunda sessizliği bölen kişi Çiçek abla oldu "ne o ağzı açık ayran budalası gibi kalakaldınız,içeriye teşrif etmeniz için davetiye mi bastırayım oğlum? "diyen Çiçek abla ile hafif tebessüm ettim,bana uzaylıymışım gibi bakan" anne ben kafayı tırlatıp evimizde staj yaptığım ünlü şirketin kızını mı görüyorum? "dedi.

KADER OYUNU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin