Güneşin sıcaklığı yüzünden çiçeklerin bile solmaya yüz tuttuğu bir günde yine geç kalmıştı okula grubun çoğu üyesi. Bu gecikmeye sebep olanlar yine aynı kişilerdi. Jay ve Heeseung dışında hepsi.
"Hadi ama ağaç olduk burada. Nerede kaldınız?"
Sesini sonuna kadar yükseltip camdan içeri bağırıyordu Heeseung.
"Geliyoruz Heeseung hyung. Bekleyin lütfen."
Derin bir iç çeken Heeseung sıkıldığından Jay'e bakıp eli ile yüzünü ovalamıştı.
"Baksana Jay bunlar yüzünden yine geç kalacağız."
Ondan daha sakin olan çocuk ise tebessüm edip ona cevap vermişti.
"Hadi ama Heeseung, bu kadar aceleci olma, çıkarlar şimdi."
Dakikalar sonra ellerindeki yiyecek ve içeceklerle birlikte çıkıp kapıyı kilitlemişti diğerleri.
"Nihayet geldiniz çocuklar."
Gülüşen diğerleri onun çıkışmasına aldırmamıştı. Bugün mutlulardı çünkü okullarında eğlence olacak, gösteriler düzenleyip oyunlar oynanacaktı. En güzel yanlarından biri de yemek kısmıydı. Herkes yemek götürecek ve kermese benzer bir şey düzenleyeceklerdi.
Hepsi de heyecanlıydı tabii. Çünkü bu tip gösteriler her zaman bir arada olduğu anda neşeli ve unutulmaz bir ana dönüşürdü.
El ele ve kol kola zıplayarak okula doğru yürüdüler. Okul bahçesinin oraya vardıklarında çoğu hazırlıkların neredeyse tamamlandığını görmek onları komik bir duruma düşürmüştü.
Öğretmen sinirli bir yüz ifadesiyle onları kapıda bekliyordu. Ve içeri girdiklerinde konuşmaya başladı.
"Nerede kaldınız siz böyle, saatin kaç olduğundan haberiniz var mı?"
Sunoo hemen konuşmaya başladı. Öğretmenin söyledikleri karşısında ezik bir duruma düşemezlerdi.
"Asıl sizin bu yemeklerin ne kadar sürede hazırlandığından haberiniz var mı?"
Öğretmen duydukları karşısında çocuğa tehditkar bir bakış atıp aralarında en terbiyeli ve sakin olan Sunghoon'a sormuştu yine aynı soruyu.
"Evladım Sunghoon, bunları boşver sen söyle bakalım."
Sunghoon ise öksürüp üzerini düzenledikten sonra konuşmaya başladı.
"Öncelikle özür dileriz geç kaldığımız için. Biz bütün hazırlıkları akşamdan yapıp rahatça oturmuştuk. Sabah olduğunda ise kurabiyeleri yapmadığımız aklımıza geldi, bu yüzden acele ile yapmaya başladık. Fakat kurabiyeler yandı. Tekrar yaptık bu sefer güzel olmuşlardı, ama geciktik."
Öğretmen masum bir şekilde doğru söyleyen çocuğa bakıp gülümsemişti.
"Tamam çocuklar sorun yok. Sadece eğlenmek için sizi sorguya çektim. Hadi şimdi gidin yerlerinize, birazdan başlarız."
Çocuklar saygı ifadesi ile eğilip oradan ayrıldılar. Ve Riki konuşmaya başladı.
"Ya bu hoca gerçekten psikopat. Neden bizi böyle bir duruma düşürdü ki?"
Bu soruya cevap vermişti Jake.
"Evet çok haklısın. Bu kadında bir şeyler var be."
"Amma boş yaptınız ha, kapatın konuyu gidelim hadi." Dedi Jungwon.
Ellerindeki yiyecek ve içecekleri görevlilere bırakıp banka oturmak için yürüdüler. Oraya vardıklarında oturup sohbet etmeye başladılar.
"Gösteriye daha 4 saat var ne yapacağız."
"Aa evet değil mi saat 14.00'da başlayacak."
Sunoo ve Jungwon bu gerçekliği fark ettikleri için üzülmüşlerdi. Sonra ise Jay konuşmaya başladı.
"Oturun işte ya kimse bir şey söylemiyor zaten."
Jake ise hemen konuşmuştu.
"Söylesinler de göreyim ben."
Dedikten sonra Sunghoon'un omuzuna başını koymuştu.
Saatlerce sohbet edip mutlu bir şekilde konuştular. Süre her zaman daha çok yaklaşıyor ve heyecan veriyordu konuşan çocuklara. Bugün onlar için gerçekten çok değerli olacaktı. Ya da sadece öyle düşünüyorlardı.
Sadece bilmeden gülüyorlardı. Bu kaderi onlar seçmemişti. Güldüler, güldüler daha çok güldüler. Sonlarını bilmeden gülüyor ve bahçeyi dolduracak seslerle kahkaha atıyorlardı.
Onları gören herkes kıskanıyordu belki de, ama bunu istemek onlar için daha acı verici olabilirdi. Kimileri boş boş oturdukları için göz devirip geçiyor. Kimileri ise onların gülme seslerine ortak olup gülüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To My Darkside ~ Jakehoon
FanfictieBu yerde kahramanlar ya da kötüler yok. Sadece ruh hâlimde dans eden gölgeler var. Ardında silüetler bırakarak giderler.