10 yıl sonra...
6 şubat depreminin üzerinden tam 10 yıl geçmişti. Hayat iyi de olsa kötü de olsa bir şekilde devam ediyordu. Biz o kara günü unutmasakda alışıyorduk. Biz o günden 2 yıl sonra şehirden uzak bir eve taşındık. Aras abim yıllardır sevdiği kız olan İsra yengemle evlenmişti. Şuan 4 yaşında bir oğulları var adı Yiğit. Evlendikten sonra aynı evde yaşadık abimlerle. İsra yengem 2.annem oldu benim. Geri kalan hayatımda beni o büyüttü diyebilirim. Ben mimar oldum. Babam sayesinde. Herşeyi onun sayesinde başardım zaten. Babam bana eğer seslenmeseydi belki ben bugün bunları başaramıyor olacaktım. Murat'ı sorarsanız 10 yıl oldu hala Adıyaman'a adım atmadı. Ben hala onu bekliyorum bekledikçe içimdeki sevgi daha da artıyor. Bir insan olmayacak birşey için neden bekler? Ben bekledim ama... Aşk bir çocuğun bisiklet istemesine benzer. Çocuk önce içinde yaşar bisiklet istemini daha sonra söyler içinde ki istemi. Sen önce alacağım diye umut verirsin. Hemen alırsan çocuğun hevesi hop yok olur ama eğer çocuğa umut verip almazsan çocuk bir gün benim de bisikletim olacak diye bekler. Bende bir çocuğun bisiklet isteyip de beklediği gibi umutlarla bekledim Murat'ı.Hoş hoşuma gidiyordu beklemek ama bugün bu özlem son bulacaktı.
Bugün tatil günümdü. Herkesin altın kuralıdır. Tatil günlerinde uzun uyulur. Ama ben uyuyamıyorum. Çünkü baş belası bir yeğenim var ve beni her sabah sekizde uyandırıyor. Kalkmasam ağlıyor. Bende haliyle kıyamıyorum Yiğit'e. Bu sabahta yine aynı saatte kaldırdı. "Hala kalk bugün misafirler varmış. Çok önemlilermiş. Annem' Murat geliyor de o kalkar.'dedi. Bende anlamadım. Neden onun o gelince kalkıyorsun"dedi kaşlarını çatarak. Ben Murat 'ın geleceğini duyunca hemen yatağımdan doğruldum.Yiğiti yanağından öpüp aşağı İsra'nın yanına indim. İsra mutfakta kahvaltı hazırlıyordu."D..doğrumu Murat'mı geliyor ?"dedim heyecanlı heyecanlı. "Kız bu ne heyecan daha yüzünü bile yıkamamışsın belli ki gözünde hâlâ çapak var."dedi İsra yumurta kıraraken. Boğazını temizleyip devam etti konuşmasına "Hem sende hazırlan biraz güzel giyin yarım saate burdalar." Sonra Yiğit yukardan koşarak geldi "Anne bu halam niye Murat diye birinin ismini duyunca kalkıyor da ben kaldırınca kalkmıyor."dedi ağlamaklı. "Olur mu halamm? Sen benim birtanemsin."deyip yukarı koştum hemen. Tek tek kıyafet denedim hangisi oluyor hangisi olmuyor diye. Kaç kıyafet denedim bilmiyorum ama sonuncusu bana cidden yakıştı. Böyle çiçek desenli mavi bir elbise idi. Gözlerimin rengini ortaya çıkarıyordu. Saçlarımı arkadan açık bırakıp, önde bir tutam saçı arkada buluşturdum. Biraz da yüzüme allık sürdüm. Çok abartmamıştım bence.
Hazırlığım bitmişti. Ağzım kulaklarıma varıyordu. Merdivenlerden inerken kalbim küt küt atıyordu. Mutfağa gittiğimde yengem hâlâ mutfaktaydı. Belli ki büyük bir hazırlık yapıyorlardı. Olsun Murat için değerdi. Yengem arkasını baktı. Tekrar dönüp tekrar baktı."Kızım Hazal çok güzel olmuşsun. Resmen gözlerimi senden olamıyorum."dedi ağzını açarak. "Yaaa İsra beni mahcup ediyorsun ama."
" Ay birde utanıyor. İyi tamam. Hadi tepsiyi taşı da görelim marifetini."
Ben hafif tebessüm ederek tepsiyi alıp bahçeye çıktım. Dışarıda çok güzel bir hava vardı. Abim ile Yiğit futbol oynuyorlardı. Babam birkaç ağacı buduyordu. Ben tepsiyi masaya indirdim ve arkamı dönüp içeriye gidiyordum ki yüzümde bir ağrı hissettim. Yüzüme top gelmişti. Gözümü araldığımda ise Yiğit ile Aras abim pişkin pişkin gülüyordu. Ben ters ters abimlere bakıp bir yandan saldırıya geçmeye hazırlanıyordum ki "Valla bana öyle bakma Hazal topu Yiğit attı."deyip içeri kaçtı. Bende Yiğit'in peşinden koşturup kovalamaca oynadım.
Tam Yiğit'i tutup ısırıyordum ki araba sesiyle doğruldum.İşte o andı Murat'ı 10 yıl sonra ilk defa görecektim.Yine deyecekti gözleri gözlerime. Araba bahçeye girdi ve durdu. Sonra şoför kapısı yavaş yavaş açılıyordu. Önce hafif dalgalı saçları göründü gözüme.Sonra beni benden alan kapkara gözleri. Sonrasında bütün olarak göründü .
El sallıyordu. Bana el sallıyordu. Elimi kaldırdım sallamak için. Murat hafif tebessüm ederek arka kapıya yöneldi. 10 yaşlarında küçük bir kız çocuğu indi arabadan. Galiba bu Zehra idi.Murat Zehra'nın ellerinden tutup bana doğru yaklaştı. O yaklaştıkça içime hapsolmuş kokusu geliyordu burnuma. Çok değişmişti . Omuzları her zamanki gibi geniş. Hele o kara gözleri. Murat'ın bir tane bile sosyal medya hesabı yoktu, kullanmıyordu. O yüzden hiçbir yerden göremedim onu. Sadece bende olan 20 yaş fotoğrafları vardı. Şimdi Murat dibimdeydi. Elimi uzatsam dokunabilecektim. Murat elindeki poşetleri masaya bıraktı ve elini uzatıp"Merhaba Hazal. Ne kadar değişmişsin? " dedi hafif tebessüm ederek. "Merhaba Murat. Sende çok degişmişsin. Ayrıca Zehra 'da kocaman kız olmuş."
"E tabi yıllar geçti normaldir."
Ben Zehra ile tanışmak için eğildigimde Aras abim ile İsra bahçeye çıkmışlardı.Abim elindeki sürahiyi indirip koskocaman sarıldı Murat'a . Keşke bende öyle sarılabilseydim. Murat ile İsra 'da selamlaştıktan sonra İsra yanıma gelip koluma dirseğini değdirdi. "Senin ki bayağı bir yakışılıymış. "dedi kulağıma fısıldayıp. Yengeme yapma duyacaklar der gibi bir bakış attım. Abim o bakışı görecek olacak ki"Aha bizim bu Hazal hiç degişmedi. Asiliği hala var."dedi." Abiiii!"
"Ne abii asi degil misin?."
"Karışmayın benim güzel kızıma"dedi babam. Sonra Murat ile tokalaştılar.Murat'a öyle bakıyordum ki bütün güzellikler onda toplanmıştı. Ama yüzünde yılların yorgunluğu üzerindeydi. Çok yorgun görünüyordu Murat . Kardeşini tek başına büyütmüştü. 20 yaşında hem baba hemde anne olmuştu kardeşine. Kolay olmamıştı elbet ama alışmıştı belki de.
Tokalaşmalar bittikten sonra herkes masaya geçti. Güzel güzel sohbet ediyorduk.Abim Murat'a "Eee Murat naptın ne ettin nasıl gidiyor hayat" dedi. Daha Murat cevap vermeden Yiğit atladı" Demekki halamın adını duyunca uyandığı Murat sensin"dedi. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Herkes bana ters ters bakıyordu. Özelliklede Murat .Ben verecek cevap ararken İsra söyledi birşeyler." Yani şey demek istiyor. Siz geleceksiniz diye hazırlık falan yapıcaktıkya o yüzden"dedi. Murat kaşlarını kaldırarak güldü. Gamzesi o kadar güzeldi ki. Daha sonra abime dönerek"Hayat nasıl gidiyor bilmem ama benim için durdu hayat. Adıyaman'a zar zor geldim. Kalıcı olarak kalmayı düşünüyorum. Bu işte buldum zaten. Bu Aslan Holding varya mimarlık şirketi olan oranın ortağı oldum."dedi. Bir dakika bu benim çalıştığım şirketin ismini söyledi. Aynı yerde mi çalışacaktık? Eğer öyleyse ben kalpten giderdim o zaman. Rabbim sonunda dualarımı kabul etmişti.
Hemen lafa atladım."Aaa benim çalıştığım şirkete ortak mı oldunuz?"
"Senin çalıştığın şirket
derken. Sende mi orada çalışıyorsunt?"
"Evet 1 yıla yakın süredir bu holdingde çalışıyorum"
"Cidden çok sevindim."dedi. Yüzündeki tebessüm o kadar güzeldi ki. Kader bizi yeniden kavuşturmuştu sanki. Eskiden daha fazla birbirmizle karşılaşacaktır artık.Çünkü biz küçükken Murat ile Aras abim ergenliklerine girdikleri andan itibaren hiç eve uğramazlardı. Gece 22,23'ü bulurdu. Murat 'ın sevgilisi çok oluyordu. Hatta birkeresinde sevgilisini eve getirmişti. Bende onun üzerine bilerek bir tepsi çay dökmüştüm. Yana yana kaçmıştı evden. Murat hiç sorumluluk sahibi değildi. İkra teyze onu çok uyarırdı ama nafile. Murat evin yüzünü bile görmezdi. Hatta bir kere telefonla arayıp benim konuşmamı istemişti İkra Teyze. " Kızım al şu telefonu da konuş şu oğlanla annem kalp krizi geçirmiş çabuk gel." demişti. Murat'a söylediğimde "anne bu sefer küçük çocukları mı alet ediyorsun"demişti.Ama ben çocuk değildim ki. Bu lafına kalbim çok kırılmıştı. Ben çocuk değildim ilerde onun karısı olacaktım belki de.Sofrayı topladıktan sonra Aras Ağabeyim ile
Murat ev bakmaya gitmişlerdi. Zehra'yı bize bırakmışlardı. Zehra aynı İkra Teyze'ye benziyordu. Tıpatıp aynısıydı.Akşama kadar Zehra,Yiğit ve ben oyunlar oynamıştık. Onlara çeşitli oyunlar öğretmiştim.Çocukken Murat ile oynayamadığımız yarım kalan oyunlar gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizlik
Teen Fiction6 şubatta yaşananları ve 10 yıl sonraki hayali hayatı anlatan hikaye