BÖLÜM 12

15 1 0
                                    

Uçağa binip gidecektim ama İstanbul'a gidecektim. Direkt İzmir'e uçup Murat'a  konumumu apaçık belirtmiş olurdum.

İstanbul'a inince çıkış kapısında Esma beni bekliyordu. Koşup sarıldım ona. "Ayy kızım seni ne kadar özlemişim" dedi Esma. "Bende burnumda tütüyordun resmen" dedim. Esma koluma girip "Hadi gel bir yemek yiyelim ondan sonra İzmir'e doğru yola çıkarız" dedi. Tam arabaya doğru ilerlerken bir adam bize doğru yaklaştı ve bavullarımı almaya başladı. "Aa ben sizi tanıştırmayı unuttum. Hazal bu arkadaşım Berk. Berk buda Hazal" dedi. 

"Memnun oldum Hazal" dedi Berk. "Bende memnun oldum Berk" dedim. Esma ellerini ovuşturarak"Evet tanışma faslınız bittiğine göre az ilerde çok güzel bir lokanta var oraya gidip yemek yiyelim" dedi.

Lokantaya gittiğimizde göze çarpan bir şaşalılığı vardı. "Esma burası çok pahalıdır" dedim. "Hazal ya başlama yine. Arkadaşıma bir yemek ısmarlayamayacaksam yere batsın o arkadaşlık" dedi. " Sen bir arkadaştan daha fazlasısın" 

Esma ellerimi tutarak "Sen benim için kardeşten ötesin. Kardeşlerimin yapmadığını sen bana yaptın" dedi ve sarıldı.  

Bizim için masa bile ayırmışlardı. Hem de deniz manzaralıydı. Hemen masaya oturduk ve yemek siparişlerimizi verdik. Yemekleri yerken bir yandan Esma ile konuşuyor bir yandan da geride bıraktığım insanları düşünüyordum. Murat eğer öğrenmişse şu hasta hali ile bile beni aramaya koyulmuştur bile.

Yemek yedikten hemen sonra yola koyulduk. Yol boyu arabayı Berk sürdü. 5 saatlik yolculuğun ardından İzmir'e varmıştık. 

Saat akşam saatlerinde. Muhtemelen ağabeyimler şuan beni elli kere beni aramışlardır ama ulaşamazlardı çünkü ben telefonumu herşeyimi komple değişmiştim. Bir tek Sena' da vardı telefon numaram.

Kapının önüne geldiğimizde Berk'e teşekür edip yukarı çıktık. Esma'nın mutfağı kocamandı. Aşçı olduğu için günün büyük bir bölümünü yemek yapmakla geçirirdi. 

"Ayy vallaha iyi yoruldum ama değdi" dedi Esma koltuğa otururken. "Kusura bakma sanada yük oldum" dedim. "Saçmalama Hazal. Aksine sen bana enerji getireceksin " dedi. Biraz aklım karıştı. "Enerji getireceksin derken" 

"E kızım biliyorum sen iş bulmadan durmazsın. Senin el lezzetin benimkinden kat kat iyi. İki aşçı çalışırız restorantta" dedi. Hiç itiraz etmedim çünkü oraya kafa dağıtmaya gitmiştim. "Ay vallaha hiç hayır diyemicem" dedim ve bende koltuğa kendimi attım. "Hazal hatırlıyor musun? Üniversite zamanı ben gizlice yemekhanenin kilidini almıştım. Beraber sabaha kadar yüz kişilik yemek yapmıştık. Hocalar da yemek güzel olduğu için tutanak tutmaktan vazgeçmişti" dedi Esma.

O an gözümün önüne geldi. "Evet ya Selda hoca nasıl kızmıştı bize ama en çok yemeğide o yemişti " dedim ve kahkahalara boğulduk. Esma birden yüzünü ekşitti. "Hazal seninle kafa dağıtmayı, sabaha kadar dertleşmeyi o kadar özlemişim ki" dedi. Elimi elinin üstüne koydum "Merak etme kardeşim daha önümüzde çok uzun günler var. Hepsini yapacağız" dedim. "Ayy ben o zaman bize bir kahve yapayım sonra da dertleşiriz olmaz mı" 

"Olur olur"

Esma mutfağa geçerken bende çantamdan telefonu çıkarıp Sena'yı aradım. 

" Alo Sena" 

Arkadan bağırışma sesleri geliyordu. Sena telefonun hapörlerini açtı. Bu bağıran Murat'tı. 

"Bırakın beni. Hazal beni bırakıp gitmez bana sözü var onun bırakın beni. Ben bulurum onu" diyordu. Arkasından ağabeyim ile Furkan'ın sesi geliyordu. "Murat daha yeni vuruldun. Bak Hazal'ı bizzat kendim getirecem sana" diyordu ağabeyim. 

Kendime hakim olamadım ve ağladım. "Sena ben vardım iyiyim. N'olur onlara birşey çaktırma"

Sena'nın sesi telaşlıydı. 

"Hazal odadan çıktım şimdi. Kızım neden bunu yaptın? Yahu adam sabahtan beri dört tane sakinleştirici yedi. Murat'ı zor zapte ediyorlar. Yalvarırım dön"

"Sena biliyorum ama dönemem. Benim sağlıklı düşünmeye ihtiyacım var. Biraz kafamı dinliyeyim söz gelicem Adıyaman'a "

"Bak söz dedin. Neyse ben kapatıyorum Furkan geliyor" 

Sena telefonu kapattı ve ben hıçkırıkla ağladım. Biraz sonra Esma elinde kahve tepsiyle geldi. Önce bana iki üç saniye baktı. "Murat'tan mı haber aldın" dedi. Sadece kafamı salladım. Esma kahve tepsisini masaya bırakıp beni kollarını arasına aldı. "Geçicek gülüm bunların hepsi geçicek" dedi saçlarımı öperken.


1 AY SONRA

İyi de olsa kötü de olsa bir ay geçmişti ama ben hâlâ Murat'ta kalmıştım. Hiç gidemiyordum ondan. Bir an unuturum diye yatıyordum ama yok  rüyalarıma bile giriyordu. Ha bu arada ağabeyim ile İsra'nın bebekleri ikizmiş. İsra dahil herkes bana dargınmış, Yiğit bile. Murat bir gün bile zor kalmış hastanede. Ertesi gün hemen beni aramaya koyulmuş. İstanbul'a kadar gitmiş ve hâlâ oradaymış. Bakmadığı taşın altı kalmamış. Sena'ya bana söylemesi için bir mesaj bırakmış. Demiş ki; " Hazal ya döner ya döner eğer dönmezse ve ben onu saklandığı delikte bulursam bu onun için çok kötü olur. Yok yakınken dönsün. Bana da kendine de bu acıyı çektirmesin" 

Bu sözü duyunca iyice bir ağladım. Zırıl zırıl. Hayatta hep keşkeler vardır hiç gerçekleşmeyen. Benimde keşkem Murat.


3 AY SONRA 

Zaman çok hızlı geçiyordu. Yoğun olduğum için mi bilinmez. Bu aralar Esma ile babasını barıştırmaya adamıştım kendimi. Gide gele babasıyla yumuşatmıştım arasını Esma'nın. Hatta ara sıra babası gilde kalıyordu.

Ağabeyim ile İsra'nın bebeklerinin ikiside kızdı. Birinin adını Sevim Hilal öbürünün adını Fatma Sude koyacaklardı. Annem ile ablamın ismini. 

Murat İstanbul'dan dönmüş sürekli Sena'yı sıkıştırıyormuş ama Sena'yı tembihlediğim için hiçbirşey söylememiş. 

Bu arada Esma ile Berk sevgili oldular. Birbirlerini çok güzel seviyorlar. Esma babası ile daha yeni barıştığı için bu konuyu çok açamıyor. Berk sağolsun bu durumu anlayış ile karşılıyor. 

5 AY SONRA

Artık İsra ile de görüşüyordum. Yerimi ağabeyimler biliyordu artık ama Murat bilmiyordu. Ara sıra bizim eve girip çıkıyormuş, belki bir iz bulurum diye. Hatta bir keresinde İsra'ya "Çok iyi saklanmış  zalımın kızı. Ama ben onu bir bulursam napacağımı biliyorum" demiş. 

İsra'nın karnı bayağı bir büyümüş. Sena ile Furkan haftaya evleniyorlar.


6 AY SONRA 

Olacaklardan habersiz sahilde yürüyordum.  6 ay nasıl oldu da bu kadar çabuk geçmişti. Sahilde sakince yürürken birden tanıdığım bir ses "Hazal" diye bağırdı bana. Arkamı döndüğümde gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Bu Murat'tı dimdik karşımda duruyordu.

ÇaresizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin