BÖLÜM 6

33 4 0
                                    

Öğlen saatlerine doğru Sena ile beraber şirkete doğru gittik. Kaç gündür şirkete uğramıyordum ve işlerim bayağı bir birikmişti. Bende evde halletmek için dosya falan alacaktım. Şirkete geldiğimizde Sena beni bırakıp gitti. Murat'a yakalanmadan gitmek zorundaydım. Çünkü beni yakalarsa hesap sorardı. Çocukluğumdan beri umrunda olmuyordum. Noldu böyle birdenbire bana ilgi gösterdi bende bilmiyordum. İçeri girdiğimde odamın anahtarını Sare'den gizlice alıp odama girdim. Murat'a yakalanmadan odama girmeyi başardım. Asıl iş çıkmaktaydı. Masama oturup biraz işlerimi hallettim. Geldiğimden kimsenin haberi yoktu. Bu tatilin bir dönüşü olacaktı elbet. Ben bu dönüşü asla kaldıramazdım.

1 saat kadar odada oyalandım. İşlerim bitmişti. Yavaş yavaş kapıdan çıkmak için harekete geçtim. Tam kapıdan çıkıyordum ki iri yapılı bir vücütla çarpıştım. Kafamı kaldırdığımda Murat bana bakıyordu. Kolumdan tutup beni odama kattı, kapıyı kilitledi ve üstüme doğru yürüdü." Kızım sen şirkete gelince niye bana haber vermiyorsun. Senin evde dinlenmen gerekmiyor mu? Sen niye geldin? Deseydin ben sana getirirdim."dedi üstüme doğru yaklaşırken. Dışımdan gelme diye kendimi kasıyordum ama içimden hiç gitme diye bağırıyordum. Bir gelse girse gönlüme toplasa orayı. Cennetin en güzel yeri olacak ama...
"Birincisi ben senin kızın değilim Murat ağabey ,kardeşinim. İkincisi ben buraya gelirken sana haber vermek zorunda değilim. Ya nolduya sen birdenbire üstüme titredin. Şimdi mi korumak aklına geldi? Ya sen benim seni sevdiğimi öğrendiğinden beri bana yapmadığını bırakmadın. Umrunda bile olmayan ben..."dediğim anda Murat eliyle kollarımı kavradı ve beni kendine doğru çekti "Sen benim hep umrumdaydın. Umrumda olmadığın bir dakika yok."dedi. Gözleriyle yüzümü inceliyordu. Bir iki saniyeliğine dünya durmuştu sanki. Ne demekti 'umrumda olmadığın bir dakika bile yok'. Bu resmen ilan-ı aşktı. İnanmak istemiyordum. Çünkü inanırsam yarı yolda kalacağımı iyi biliyordum. Kendimi avuttum. Anlamamazlıktan geldim.

"Aa şey benim gitmem lazım. İşlerim var."dedim ve o kollarımdan çok canımı yakan ellerinden kurtuldum.
"Ne?" diye şaşkın şaşkın bakıyordu. Ben çantamı ve dosyalarımı alıp "Benim gitmem gerek yanlış duymadın. Ee tatil günüm biraz işlerimde var sana kolay gelsin Murat ağabey."dedim. Bana öylece bakıyordu. O bakışlardan kurtulmak için kapıya doğru koşup, kilidi açtım. Arkama bakmadan şirketten kaçtım. Dışarı çıktığımda göğsüm daraldı. Ellerimi boynumda gezdirerek nefes almaya çalıştım. Soluk almam zorlaşıyordu. Allah'ım ben napacaktım böyle? Bir yandan Murat ile bir yandan da Yusuf ile sınanıyordum. Aklım hiç almıyordu.

Yavaş yavaş kendime gelip durağa doğru yürüdüm. Otobüsün gelmesini beklerken telefonum çaldı. Ağabeyim arıyordu. Bütün bu olanların üstüne bir tane de o katacaktı. Gözlerimi devirerek telefonu açtım.
"Alo efendim."

"Hazal senin yarın istemen varya hani çocuğa 1 hafta önceden söyledik isteme , tanışma falan. Sen unutmadın dimi?"

"Ha birde o vardı. "

"Tabiya doğruydu. Sen bana inat kabul ettin bu işi. Beni kırmamak için."

"Ya ağabey senle ne alakası var. Nişan telaşından unutmuşum ben onu. Ara çocuğu bugün buluşalım. "

"İyi tamam. Sen bana konumunu at çocuk seni olduğun yerden alsın."

"Tamam hadi görüşürüz."

"Görüşürüz güzelim."

Telefonu kapatıp konumu attım. Ben ne yapacağımı bilmiyordum. Murat bu kadar yakınımdayken Yusuf'u göremezdim bile. Durakta biraz daha bekledikten sonra Yusuf geldi "Merhaba Hazal. " dedi. "Aaa Yusuf geldin mi? Hadi gidelim o zaman."dedim ve arabaya binip gittik. Götürdüğü yer çok lüks bir mekandı. Buraya ilk defa geliyordum ve hiç görmemiştim. Lokantaya vardığımızda Yusuf benim oturmam için sandalyeyi çekti. Kendisinde karşıma oturdu. Ellerini ovuşturarak" Önce sipariş alalım mı?"dedi." Olur."dedim. Yusuf siparişleri isteyip konuşmaya başladı.
"Hazal bir iş için burdayız yani şuan olmaz dersen anlarım. Ama..."
"Olur yani ben sana bir şans tanımak istiyorum. Belki çok iyi bir şanssındır." dedim. Resmen Murat'ı unutmak için bu çocuğu kullanıyordum ama farkında değildim. İlerki zamanlarda hayat bu yaptığımın payını bir güzel verecekti bana. Yusuf bana bakıp"Hazal çok teşekkür ederim. Yani ben seni o gün geldiğimizde gördüm. O kadar güzel gülüyordun ki."

ÇaresizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin