Bölüm 4

44 4 4
                                    

Bu sabah yanağımda gene bir öpücük. Yiğit beni uyandırıyordu."Haya kayk. İşe geç kalıcaksın. Ben hep seni uyandıymaklamı uğraşıcamya." dedi. Bende göz ucuyla bakıp "Halla halla uyandırmasaydın paşam." dedim ve gıdıklamaya başladım. "Ooo neşeniz bol olsun gençler." diyerek abim içeriye girdi.
"Gel beraber olsun ağabey."dedim Yiğit'i bırakırken.
"Olacak olacak neşemiz bol olacak da. Yiğit paşam sen git üstünü giy. Benim halanla konuşacaklarım var."

"Hayırdır ağabey! Ne konuşcan benle."

"Şey bu bizim yani benim bir arkadaşım vardıya. Ali işte onun kardeşi Yusuf seni görmüş beğenmiş. Yani bir konuşsan."

"Ağabey! Ya ben daha kaç kere dicem ki ben kimseyi istemiyorum. Israr etme bak Vallaha babama söylerim ha?"

"Kızım cellalenme ben şans tanı diye dedim. Hem gelmişsin 26 yaşına turşunu mu kurcan? Bak ben senin iyiliğin için diyorum."

" Abi benim iyiliğimi düşünüyosan bana bunlarla gelme.Ben sizinle mutluyum."

"Peki tamam. Ben gideyim en iyisi. Ha bu arada Yiğit'i sen kreşe bırakacan."

"Olur bırakırım."dedim ağabeyim odadan çıkarken. Ağabeyim her zaman bana bunlarla geliyordu ve ben artık bıkmıştım.
Ben hemen kalkıp hazırlandım. Aşağı indiğimde İsra Yiğit'in montunu giydirip söyleniyordu. "Oğlum babanın parfümünü boca etmişsin. Bu saçının hali ne ya?"dedi İsra Yiğit'e sinirli sinirli bakarken. "Anne ya noymuş? Hem Esila ile bugün evcilik oynucaz."dedi Yiğit ağlamaklı. İsra tam bir şey söyleyecekken Yiğit'i bu durumdan kurtardım."İsra ben geç kaldım. Hadi halasının gülü gidelim."dedim ve Yiğit'in elinden tutup kapıyı açtım. "Hayırlı işler güzelim." diye arkamdan bağırdı İsra. Bende elimi sallayıp arabaya doğru ilerledim.

Yiğit'i kreşe bırakıp şirkete gittim. Gözlerim Murat'ı arıyordu. Ama Murat yoktu. Odama gidip biraz halletmem gereken işler vardı. Onları halledene kadar saat 10.00 olmuştu bile. Biraz odadan çıkıp hava almak istedim. Dışarı çıktığımda beynimden kan fışkırıyordu. Murat'ın yanında sarışın uzun boylu bir kız vardı ve sarılıyorlardı. Sonra birden Yukarıdan balonlar dökülmeye başladı. Murat kızın önüne eğilip evlenme teklifi ediyordu. "Allah'ım lütfen bu bir rüya olsun"diye geçirdim içimden. Ama değildi rüya değildi. Kahretsin ki değildi. Kendimi daha fazla tutamadım. Şirketin terasına ağlaya ağlaya koştum. Nasıl olabilirdi ki? Ben onca yıl bekliyip ve bu manzara ile karşılaştım. Aklım almıyor. Bu manzara da neydi? Of Allah'ım ya. Neden böyle oldu? Bir anda başım döndü ve terasın köşesine tutundum. Sonra kollarımda bir kol. Kokusu buram buram geliyor."Hazal noldu iyi misin? Neden böyle oldun?"dedi Murat.

Kafamı kaldırıp Murat'a baktım ve göz göze geldim. Gözleri o kadar güzeldi ki. Yaradan ne güzel yaratmıştı. Endişeli iki karanlık bana bakıyordu.
"İyiyim yok bişeyim.Sadece biraz başım döndü. Biraz temiz hava alayım dedim."
dedim solgun sesimle.
"Olmaz öyle kalk bir hastaneye gidelim. Bayağı bir solgunsun."

"Ya ben iyiyim. Sorun yok başım döndü sadece."

"İyi tamam bıcırık." dedi içine umutlarımı gömdüğüm gamzesiyle. O an o kadar güzeldi ki. Ama bozulmadan olmazdı. Teras kata bir müddet sonra Murat'ın az önce önünde diz çöktüğü kız geldi. "Murat, sevgilim neden kayboldun? Bu kız kim."
dedi. Sevgilim demişti Murat'a. Ben bile gözlerine bunca sene bakamamışken." Bu benim arkadaşım varya sana bahsetmiştim Aras. Aras'ın kardeşi Hazal ."dedi Murat. "Memnun oldum Hazal'cım, ben Züleyha. Murat arkandan geldiğine göre onun için değerli olmalısın."dedi boğmak istediğim sesiyle. Bende hiç istifimi bozmadan "Bende memnun oldum Züleyha. Evet Murat 'AĞABEY' benim için çok değerlidir. Ama ben onun için değerli miyim bilmiyorum."dedim.
Murat bana bakarak "Hazal' da benim için çok değerlidir. Sonuçta çocukluğumuz beraber geçti."dedi. Murat öyle güzel bana bakıyordu ki. Rahat bir 10 saniye bakıştık. Ona minnet dolu gözlerle baktığıma emindim bunu Murat'ın ağzından duymak o kadar güzel ki. "İgmm!  Ayakta kalmayın oturun hadi. Hazal sende otur lütfen biraz laflarız. Hem Murat'ın neler sevdiğini bana söylersin.dedi çıngıraklı yılan. Dönüp ona ters ters baktım. "Yok ben gideyim. Hem sizin konuşacaklarınız vardır."dedim hiddetli bir sesle? Murat bana ters ters bakıp "Hazal otur he! Ne işin var. Sabahtan beri odada çalışıyorsun. Bir kere çık hava al."dedi. 'o kadını boğarsam hava alcam ben sen merak etme'diye mırıldandım. Murat"Ne dedin? Anlamadım."dedi şaşkın şaşkın. Anlamasını da beklemiyordum zaten. "Ya ben zaten izin isteyip gidicektim. Akşama kadar bir sürü işim var siz takılın."

ÇaresizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin