BÖLÜM 5

40 2 3
                                    

Beklemek güzeldir ama doğru zamanda ,doğru kişiyi...

Sabah erkenden kalkıp kahvaltı hazırladım. İsra'ya bir şekilde kendimi affettirmem gerekiyordu. Bu sefer Yiğit beni uyandırmadan uyanmıştım. İki gündür cehennemin ta kendisini yaşıyordum. Stres yok dediler ama stres benim düşüncelerimde. Dönüşü olmayan bir yola girdim ve bu beni çok üzüyor .

Ben usulca kahvaltıyı hazırlarken babam mutfağa geldi. "Kızım otur hele şuraya. Senle bir baş başa konuşalım."dedi ve sandalyeye oturdu. Bende oturduktan sonra babam devam etti."Hazal dün ağabeyin bana bu konudan bahsetti. Bak evlilik çocuk oyuncağı değil. Yani sen bu değilsin. Bir anda noldu kızım? Söyle bana bak vallaha kızmayacağım.Ağabeyin mi zorluyor seni?"

"Yok ağabeyim zorlamıyor da. Baba ben çok yoruldum;beklemekten, acınan gözlerle görülmekten, herkesin laf söylemesinden... Ben artık bir yerden başlamak istiyorum. Ben eşime bir yuva ,çocuklarıma anne olmak istiyorum. Tıpkı annem gibi. Kimseyi sevemiyorum ama belki o çocuğu severim. O yüzden bir şans vereyim dedim."

"Kızım eğer dışardakilerin sözüne takılıyorsan takılma. Onlar iki, üç gün konuşurlar sonra unuturlar. Ama cidden bir yuva kurmak istiyorsan ben baban olarak her zaman arkandayım. Tamam mı güzel kızım?"

"Bilmem mi babam? Sen benim daima arkamda durdun. Senin sayende bugünlere geldim."

Oyy güzel kızım. Benim tek tutunacak dalımsınız."dedi babam yüzümü okşarken. Babamla biraz daha sohbet ettikten sonra ağabeyim içeri girdi. "Baba vallaha kıskanıyorum ya. Benle böyle ilgilenmiyosun" dedi ağabeyim üzüntü ile bakarak.
"Gel buraya eşşek sıpası. Ben hepinizi eşit seviyorum. Sadece güzel kızım biraz hasta diye onunla fazla ilgileniyorum."diyerek kıkırdadı babam. Yüzümde buruk bir gülümseme katarak"Ağabey İsra kalktı mı? Bugün ben kahvaltıyı hazırlayacağım."

"Gülüm kalktı da. Validelere gidecekmiş . Kahvaltıyı bugün orada yapacak. Ben birazdan onları bırakacam."

"Ben bir İsra'ya bakayım. Sonra gelir kahvaltıyı hazırlarım."
dedim ve hemen yukarı çıktım. Odanın önüne geldim kapıyı çaldım ses gelmedi. "İsra bak biliyorum kızgınsın bana. Ama ne olur birşey söyle. Ben çok kötü günler geçiriyorum. Sana ihtiyacım var. Senin anne şefkatine ihtiyacım var.Lütfeen!"dedim . İsra'dan ses gelmiyordu ve aşağıya doğru ilerledim. Bir anda kapı açıldı "Bana bak bir daha beni dinlemezsen o kalın kafanı kırarım senin. Tamam mı?"dedi İsra. Arkamı dönüp İsra'ya doğru koştum. "Bu sefer son bir daha senin sözünden çıkanın ağzına tükürsünler."dedim ve İsra'yı kucaklarcasına sardım. "Kimseye gerek kalmaz vallaha ben tükürürüm." dedi İsra kıkırdayarak. Beraber güle oynaya aşağıya indik. Ağabeyim bir yandan Yiğit kucağında bir yandan da kıkırdayarak"Siz barıştınız mı? Ben iki gün daha küs kalırsınız diyordum."dedi. "Bizim aramızda ki bağ  çok kuvvetli. Asla yıkamazsın onu. Neyse hadi gidelim ben  hazırım." diyerek kıkırdadı İsra. Sonra da ağabeyim ile çıktılar. Ben baban ile kahvaltımı yapıp odama çıktım.

Bugün işe gitmediğim çok mutluydum. Murat'ın yüzünü az görecek az acı çekecektim. Bir süre sonra Sena aradı beni.  İki gün sonra nişanlanacalklarını söyledi. Sesi çok mutluydu. Sevdiğine kavuşmanın mutluluğu. O an kendimi hayal ettim. Hayalimde bile bir imkansızlık vardı. Sena'nın benim durumumdan haberi yoktu. Çünkü ben kimseye duyurulmasını istememiştim. Ortalık gereksiz yere karışmasın istiyordum.  Murat aklımda dolanıyordu sürekli. Kafamı dağıtmak için bir müzik açtım ve temizlik yapmaya koyuldum. Eğlenceli şarkılar eşliğinde temizlik yapıyordum.
Yine içimde sen uyandın, yıllardır bundan usandım. Kapındayım ümitlerle git dersen anlarım.- Hem dans ediyor hem de temizliğin alasını yapıyordum ki şarkım bölündü. Telefonum çalıyordu. Kimdi bu hatsiz? Telefona baktığımda kalbim duracak gibiydi. Arayan Murat'tı. Hemen telefonu bekletmeden açtım. "
"Alooo!"
"Alo! Hazal ne yapıyorsun?
"Öyle evdeyim. Niçin aradın?"
"Ya şey diyecektim ya. Biraz konuşabilir miyiz?Tabi müsaitsen."
"Müsaitim tabii ki de. Ne hakkında konuşacağız?"
"Ben seni gelip alsam. Olmaz mı? Sedat Amca'dan ben izin alırım."
"Tamam olur. O zaman ben hazırlanayım. Sen gelince beni ararsın."
"Tamam anlaştık. Görüşürüz."
"Görüşürüz." Murat benimle ne konuşacaktı acaba? Odama çıkıp hazırlanmaya başladım. Solgun yüzüme biraz makyaj yaptım. Tam hazırlandığımda Murat kapıdaydı. Babamdan izin alıyordu. Bu manzara çok hoşuma gitmişti. "Sedat Amca bir iş için gidip gelecez. İznin var mı?"diye izin alıyordu Murat. İş için değildi ki. Eğer öyle olsaydı şirketten beni ararlardı. Belli ki başka bir şey vardı. Murat'ın yalanını bozmadım. "İyi tamam. Ama bak kızım sana emanet ha Murat evladım."dedi babam.
"Merak etme Sedat Amca. Emanetin bende güvende."dedi Murat. Zaten ben onun yanında güvendeydim. Arabaya doğru yürüyorduk. Arabaya bindiğimiz de "Ee Murat Ağabey nereye gidiyoruz? Daha doğrusu niçin gidiyoruz? Hayır yani iş için olsa buraya kadar gelmezsin o yüzden diyorum."dedim.
"Şey ya benim seninle konuşcaklarım vardı ama gittiğimiz yere varınca söyleyeceğim."

ÇaresizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin