Şirkete vardığımda kimse gözyaşlarımı görmesin diye lavaboya gittim. Aynadan kendime baktım. Kendime yaşattığım acıya baktım. Kendimden o kadar nefret ediyordum ki. Galiba ağabeyim haklıydı.
Lavabodan çıktığımda bir çift gözün beni izlediğini farkettim ama görmezden geldim ve yürüdüm. Bir anda kolumdan tuttu ve beni kendine doğru çekti. O iki çift gözün sahibi ile göz göze geldim. Murat bana sorgular gibi bakıyor du. Yüzünü inceliyordum. "Hazal ne oldu? Niye ağlıyorsun? Aras mı birşey dedi?" dedi birden. "Murat lütfen bir şey sorma."
"Ne demek sorma. Hazal söyle çabuk." dedi. Kolumu bırkaması için çekiştirdim. Beni bırakmıyordu. Arkadan şirketin asistanların dan biri geldi. "Murat Bey bakar mısınız?" dedi. Murat evet anlamında başını sallayıp bana döndü. "Şimdi işim var ama sonra söyleyeceksin." dedi. Tamam anlamında gözlerimi kırptım ve odama doğru yol aldım. Artık işe koyulmanın vaktiydi.
3 saat boyunca durmadan aralıksız çalışmıştım. Aklım bir yandan Murat'taydı. Normalde bu kadar geç gelmezdi. Çalan telefonumla beraber düşüncelerimden sıyrıldım. Arayan Murat'tı. İyi insan lafının üstüne ararmış. Hemen açtım telefonu.
"Alo Murat"
"Hazal terasa kadar gelsene."
Sesi endişeliydi.
"Murat bak sabah ki konuysa..."
"Yok Aras burada gel."
Telefonu şok içinde suratına kapattım. Ellerim titremeye başladı. Yavaş yavaş terasa doğru ilerledim. Adımlarım geri gitmeye çalışıyordu aslında. Beynim çalkalanıyor du. Ağabeyim neden gelmişti ki?
Terasa çıktığımda ağabeyim ve Murat hiç birşey konuşmadan öylece duruyordu. Korkuyla, ellerim titreye titreye yanlarına gittim. Murat olan bütün herşeyi öğrenmişti. Oturmam için yer gösterdiler bana. Ağabeyim hiç vakit kaybetmeden konuya başladı.
"Evet buraya Murat'tan özür dilemeye geldim."
Ağabeyimin niyeti neydi? Beni rezil mi etmeye çalışıyordu.
Neyse ki Murat beni koruyordu, ağabeyimin şerrinden."Neden ki? Hazal yüzünden mi? Sadece sevdi diye özür dileyeceksen dileme." dedi sevgisinden öldüğüm adam.
"Sadece sevmedi, yuvanı dağıtmaya kalktı o senin. Ayırmaya kalktı." dedi beni bir kaşık suda boğan ağabeyim.
"Hazal ne benim yuvamı yıktı ne de beni ayırmaya kalktı. O sadece sevdi."
Korkudan dilim yutulmuştu. Hiç bir şey diyemiyordum. Kıpırdayamıyordum. Sadece onları dinliyordum.
" Lan benim kardeşim dediğim adama sevdalandı. Benim kardeşimin o diğer kadınlardan ne farkı kaldı."
Ağabeyime sadece bakıyordum. Büyük bir hayal kırıklığıyla. Nasıl beni kırabiliryordu bu kadar. Dokunmaya kıyamayan ağabeyim şimdi benim yaralarıma bıçak saplıyordu. Sinirle soluk alan Murat:
"Aras o senin kardeşin. Hem..."
Sadece sustmuştu Murat. Ağabeyim onu konuşması için zorluyordu.
" Hem ne Murat? Hem ne?"
"Birşey yok."
Ağabeyim olduğu yerden kalkıp Murat 'ın yakasına yapıştı.
"Hem ne Murat"
"Aras yapma."
"Murat söylelan. Hem ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizlik
Genç Kurgu6 şubatta yaşananları ve 10 yıl sonraki hayali hayatı anlatan hikaye