Biz beraber güzel güzel şarkı söylerken ben uyuyakalmışım. Zehra'nın içeriye girmesiyle beraber uyandım. Murat hala dizimin üstünde bana bakıyordu. Murat gidip kapıyı açtı. Zehra elinde benim telefonumla "Hazal ablanın telefonu çaldı. Sessize verdiği için duymadınız herhalde." dedi. "Tamam ağabeycim. Sen git yat." dedi Murat. Endişeli bir şekilde" Saat kaç? Ben nasıl uykuya kalırım ya? Sen de mi uykuya kaldın?" dedim. "Hele bir sakin ol. Aras arıyor.Önce şu telefonu aç." dedi ve telefonu elime tutuşturdu. Telefonun üstünden saate baktığımda saat 22.30' a geliyordu. Korkudan alt dudağımı ısırarak telefonu açtım.
"Alo!"
"Hazal bak bu ikidir oluyor. Sen niye haber vermiyorsun? Bizi öldürecek misin sen? Bu saatten sonra döveyim mi seni?"
"Ağabey sakin ol"
"Hazal nerdesin? Çabuk konum at geliyorum."
"Ağabey tamam ben gelirim"
"Hazal hadi iki dakikan var."
Telefonu suratıma kapattı. "Ne diyor?"dedi Murat. "Konum at gelicem diyor. Sen de yattın değil mi? Off yaaa! Kesin beni kesecek ağabeyim." dedim. "Sakin ol güzelim. Hem ben yatmadım ki öyle seni izliyordum."dedi ve kıkırdamaya başladı.
Şaşkınlıktan beynim yanmıştı. Yanımdaki yastığı alıp Murat'a fırlattım. "Sen madem uyumuyordun neden beni kaldırmadın? "
"Seni izlemek hoşuma gidiyor."Yanımdaki diğer yastığı alıp fırlattım.
"Şimdi de azar yiyişimi izlersin. Ya ağabeyim beni öldürecek. Sen de ki bu rahatlık ne ya?"
Attığım yastığı tutup kokladı
"Ohh bu yastık mis gibi kokuyor. Kimin kokusu ki acaba?"
Sinirden cinlerim tepeme çıkmıştı. Ayağa kalkıp kovalamaya başladım. O kaçıyordu ben kovalıyordum. Daracık odada kaçmayı beceriyordu. "Bak yemin ederim seni izlerken saatin kaç olduğunun farkına varmadım." dedi. "Ya ne demek farkına varmadım?" dedi. Kaçacğını sanıyordu. En sonunda kolundan tutmayı başardım. Ama ayağım kaydı. Tam yere düşecekken Murat beni kollarının arasına aldı. Yüzlerimiz sanki ayarlamışız gibi hizalandı. Şuan o kadar yakındıkki yani ruh ile beden bu kadar yakın değildir. Uzun uzun birbirimize baktık. Ben bir anda kendime geldim. "Murat" dedim ve kendimi onun elinden kurtarmaya çalıştım ama o beni duymuyordu. Sadece gözlerime odaklanmış bana bakıyordu. "Muraat"dedim tekrardan ama yine duymadı. Defalarca tekrarladım. Onuncu seslenişimde duydu beni. Kafasını sanki bu dünyaya geri gelmiş gibi salladı. Kendine gelince de beni bıraktı. Bir ara utanca dayalı bir sessizlik oluştu. Sessizliği ben bozdum.
"Şey ben gideyim."
Kapıdan çıkarken Murat arkamdan seslendi.
"Ben bırakırım seni. Cezan hafifler belki. 'Benim sayemde'"
Arkamı dönüp ters ters baktım.
"Senin sayende cezam hafifleyecek öyle mi? Hiç sanmam."
Gidip ceketimi giydim.Murat arkamdan kıkırdayarak arabanın anahtarını almaya gidiyordu. Eşyalarımı aldım. "Eee Zehra n'olacak?" dedim. "Karşı komşuya söyleyeceğim. O gelecek. Böyle durumlarda sağolsun kadın geliyor." dedi. Kapıdan çıktığımız da Murat "Sen asansörü çağır ben geliyorum"dedi. Eve gidene kadar stresten bayılacak gibi oluyordum. Evin önüne gelince Murat"Aras' ın eğer siniri geçmezse ikimizde yanarız biliyorsun değil mi?" dedi. Biliyorum anlamında kafamı salladım. Yavaş yavaş kapının önüne geldik. Murat kapıyı tıklattı. Ağabeyim sanki bekliyormuş gibi kapıyı hızlıca açtı. "Kızım se..."diyecekken Murat sözünü kesti. "Oğlum biraz yavaş. Bir dinle, bir soluk al. Ne bu şiddet bu celal." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizlik
Novela Juvenil6 şubatta yaşananları ve 10 yıl sonraki hayali hayatı anlatan hikaye