Hastaneye giderken gözüm koridorlara takıldı. Çok tanıdık geliyordu. Bir zamanlar buraya annem ile ablamın cesedini getirdiğimiz de her taraf kan gölüne dönmüştü. Bazı insanların uzuvları kopmuş ve her uzvu ayrı bir köşedeydi. O anları aklımdan silmek çok zor biliyorum ama hatırlamamaya çalışıyorum.
Acil bölümüne geldiğimde Sena'lar yoktu. Oradaki görevliye sordum. Yoğun bakıma alınmıştı. Oda numarasını öğrenip Sena'nın yanına gittim. Ağzı kulaklarındaydı. Bana sarıldı ve zıplamaya başladı.
"Hazal Furkan uyandı. Çok mutluyum şimdi odaya alacaklar. Semra Teyze ile Soner Amca içerdeler. " dedi.""Ayy Sena ciddi misin? Ya çok sevindim. İyi o zaman geçmiş, gitmiş, bitmiş olsun."
Sena amin anlamında başını kaldırdı. Kıkırdayarak
"Ama çok dikkatli olmamız gerekiyormuş. Kemiklerin bir kısmında ezilme ve kırık olduğu için bir hafta hastanede yatacak. Kontrol amaçlı."
Sena arkama bakıp bakıp gülüyordu.
"Kız Sena noldu? İyice keçileri kaçırdına."
"Yok ben keçileri kaçırmadım. Seninki geldi."
"Bb... Benimki?" dedim ve arkamı döndüm. O güzel gözleriyle karşı karşıya kaldım. Oda bana öyle bakıyordu. Bir anda gözlerini çekti üzerimden. Çünkü arkasında Züleyha vardı. Bende çektim gözlerimi üzerinden. Züleyha gelip bize sarıldı. Bu kızın samimiyeti beni benden alıyordu.
"Furkan uyanmış yenge gözün aydın." dedi tebessümle. Arkasından Züleyha konuştu. "Ayy Senacım geçmiş olsun. Valla ha aynısı Murat'a olsaydı ben ölürdüm." dedi. "Keşke ölsen" diye mırıldandım. Murat beni duymuştu galiba. Başını eğip yapma anlamında başını eğdi. Sena samimiyetsizlikle "Ben ölmeyi değil güçlü kalmayı tercih ederim. Ölmenin orda yatana hiç bir faydası yok çünkü."dedi. "Aferin kızım. Kimin kuzeni" dedim içimden. Züleyha haklısın anlamında başını salladı ve bana döndü. "Hazal canım nasılsın? Seninle hiç konuşamadık. O gün rahatsızlanmışsın kimseye de bir şey dememişsin. Aşk olsun."
Onu boğmak istedim o an.
" Ben kimsenin bana acıyan gözlerle bakmasını istemem. O yüzden çağırmadım."
Bana bakıp:
"Ayy eğer annen olsaydı kimse sana acımazdı. Merak etme. Böyle daha çok acıyorum"
Sinirlerim tavan yapmıştı. Nasıl böyle bir şey diyebilir di?
" Sen ne zırvalıyorsun? Sanane benden. Annem yoksa sanane . Benim senin acımana ihtiyacım yok anladın mı? Senin annen var belli ki ama sana ahlakı öğretememiş. İşte bende buna acıyorum. Bir daha benimle ilgili böyle konuşursan seni sağ bırakmam. Anladın mı?" dedim ve çantamı alıp gittim. Arkamdan Murat bağırıyordu. "Hazal ! Hazaal! Hazal bir dur Allah aşkına."dedi. "Sen niye peşimden geliyorsun ki? Gitsene nişanlının yanına. "dedim hızlı hızlı yürürken. Murat kolumdan tutup" Kızım sen beni peşinden koşturmaya yemin mi ettin? Yeter da bune soluk soluğa kaldım."
"Halla halla koşma. Sana koşma diyen mi var?"
Kolumu bırakmıyordu. Burnundan soluyordu
"Hazal güzelim hadi gidelim şu bankta oturalım. Biliyorum Züleyha çok patavatsız. Onun adına özür dilerim. Nolur? bugün sana çektirmediğim acı kalmadı. Bunları telafi edemem belki ama sana mutlu bir an yaşatabilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizlik
Fiksi Remaja6 şubatta yaşananları ve 10 yıl sonraki hayali hayatı anlatan hikaye