Geçmiş

129 19 19
                                    

{Günün ikinci Bölümü}

~ 5 buçuk yıl önce~

"Elimi tutmak zorunda değilsin Marcus...Yemin ederim aptalca bir şey yapmayacağım." Timur beni sakinleştirmeye çalıştı ama başaramadı. Elimi... onun kırılgan kemiklerini kırmaktan çekinerek cesaret edebildiğim kadar sıktım.

"Hiçbir konuda senin sözüne güvenmemenin en iyisi olduğunu öğrendim." Kuru bir ses tonuyla söyledim, gözlerini devirdi.

"O bir pislikti, bunu hak etmişti." Böbürlenerek konuştu. Ben de yakından dinlemeye devam ederken başımı salladım.

"Bu gece yanında kalabilir miyim?" Nihayet onun sokağına döndüğümüzde bana büyük, 'masum, yalvaran gözlerle' bakarak sordu.

"Hayır. Misafirlerim olacak."

"Yemin ederim hiç bir şey yapmam, sadece bir köşede oturup izleyeceğim, orada olduğumu bile bilmeyeceksin."

"Sorun bu değil... bu misafirler... Güvende olmayacaksın."

"Sen orada olacaksın, bana zarar gelmesine izin vermezsin." Bunu o kadar güvenle söylemişti ki gülümsemek zorunda kaldım.

"Asla izin vermem ama gelemezsin miniğim"

Sonunda kapısının önünde durduğumuzda elini bıraktım.

Cam kırılma sesi duydum ve ikimiz de evine doğru baktık. Üvey anne babası dediği kişiler yine her zamanki tuhaflıklarını sürdürüyorlardı. Başımı olumsuz anlamda salladım.

Kararsız duygulu ve çabuk öfkelenen insanlar.

Ona döndüğümde gözleri yine yalvarıyordu. "Sadece seninle gelmeme izin ver...sadece bu gece Marcus lütfen." Adeta yalvardı, elimi tutup sıktı ve her zaman ki gibi ona hayır cevabını vermek bu sefer kolay olmadı.

"Doğrudan odana git ve kapıyı kilitle. İyi olacaksın." dedim parmaklarını bileğimden çekerek.

"İyi olup olmayacağımı sormadım, seninle gelmeyi istedim." dedi. Rahatsızlığını hissedebiliyordum ve bunu daha fazla uzatırsam öfkeleneceğini hissettim.

"Ben de hayır dedim. Şimdi git ve-"

"Aptalca bir şey yapma...her neyse Marcus." Sesinde oluşan kırgınlığın beraberinde gelen kızgınlıkla konuştu.

Evin girişine giden yolda yarı koştuğunu, ardından kapıyı sertçe açıp arkasından çarpmasını izledim. Ahşap merdivenlerden çıkan ayak seslerini dinledim. Odasının kapısını kapatıp kilidi çevirene kadar orada kaldım. Yatağının gıcırtısını duyduğumda gecenin içinde kayıplara karıştım.

--------

Geçici ikametgahıma vardığımda misafirimi fark ettim. Şanssız bir insanın çığlıkları ilk ipucumdu. Ben kulpa uzanamadan kapı açıldı ve tanımadığım bir köle tarafından içeri alındım.

"Kardeşim, geciktin. Aslında saşırmadım senin insanın, bir zamanlar sahip olduğunu iddia ettiğin tüm iyi tavırları neredeyse tamamen tüketti." Jorlon, gelişigüzel uzandığı iki kişilik koltuktan konuşmuştu. Gömleği açılmış ve pürüzsüz, beyaz göğsünü açığa çıkarmıştı. Yanında ağlayan bir insan çocuk yatıyordu; boynundaki sığ bir delikten sıcak kan sızıyordu.

Solunda bir koltukta Kandane oturuyordu-en büyük ağabeyim-bacaklarını birbiri üzerine atmış ve kolları sandalyenin iki koluna da serilmişti. "Bu kadar önemli bir toplantıya geç kalmak sana yakışmadı."

Kendimi başka bir kardeşimin yanındaki koltuğa atmadan önce cübbemi çıkarmama yardım edildi.

Bir taraftan yarı bilinçli bir insan kızdan faydalanarak karnını doyurmakla meşgul olan Marcan vardı.

BAHİR |BxB|Where stories live. Discover now