30-

2.7K 166 41
                                    

SELAAMM!
Ay sonunda karşılaştılar.
Aslında aklımda bambaşka bi karşılaşma vardı ama bugün burdayız.
Bence cok sükür 🤌🏻

Devamınıda yazacağım ama bekletmemek için bu kısmını şimdiden atıyorum. Biraz yarım yamalak olacak ama en azından bekletmemis olayım. :)

İyi okumalar 🧸




"Doğrudur ben seni almaya geldim."

Duyduğum ses tonuyla resmen dumura uğramıştım. Şok ifadem direkt yüzüme yansırken saklamak gibi bir şansım olmamıştı. Ben be hissedeceğimi ve neye uğradığımı bilemezken karşımda ki adam bu halimden eğlenir gibi gülüyordu.

"Cidden mi ya?" dediğimde benim cümlem aslında Kaya'nın amcası çıkmasınaydı. Çocuğun her amcası bizim okulda ayrı bi olay olmuştu geçtiğimiz dönemde. Ve karşımda ki adam benim Zeynep'e 'bu amcası daha iyi.' diye bahsettiğim kişiydi.

"Bu kadar şaşırmanı beklemiyodum."

"Bende beklemiyordum mesela buraya bugün gelmeni?" dediğimde elimi bi an nereye koyacağımı şaşırmıştım. En son önlüğün ceplerinin doğru karar olduğuna emin olmuştum.

"Sürpriz yapayım dedim. Elbiseler giyilmiş boşa gitmesin."

"Ya ben normalde paspal mı giyiniyorum? Elbise giymem olay oldu bugün. Gelen geçen iltifat ediyor." dediğimde gayet ciddiydim.

"Bana göre çuval giysen yine güzelsin." dediğinde ise o ciddi ifadem tamamen dağılmıştı. Ceplerin içinde duran ellerimi gerginlikle sıkıyordum ama neyse ki görmüyordu. Yanaklarımın kızardığına adımın Beyza olduğu kadar emin olsam da elimden gelen bir şey yoktu.

"Teşekkür ederim." Elim bi refleksle yüzüme çıktığında alnımı kaşıdım. "Böyle de bi garip oldu. Fatih Arda ha?"

"Veli işlerine gireceksen çok fena bozuşuruz Beyza haberin olsun. Bitti mi nöbet?" Bi an da ciddileşmişti. Konuyu değiştirmesine ses etmedim.

"İki çocuk kaldı. 10 dakikaya biter heralde. Kaya da yeni gitti hatta." kaşları saniyelik havalandı.

"Kim aldı onu? Geldiğimden haberleri yok, konuşmadım o yüzden."

"Arif Bey aldı." dediğimde bir adım daha bana yaklaştı ama aramızda gözle görülür bi mesafe vardı. Ben heyecanın verdiği gerginlikle uzak duruyordum.

"Bey deme şu dingile ya elimde kalacak bir gün."

"N-" dememle arkamda ki kapının açılması ve Zeynep'in bakışlarının bana dönmesi bir oldu. Bana bakışının Arda'ya sonra tekrar bana dönmesi ise saniyeler içinde oldu. Yanında veli olduğu için çıtını çıkartamıyordu ve şu an içten içe kuduruyordu.

"Teşekkür ederim Zeynep Hanım. Pazartesi günü başlıyoruz biz o zaman." Kadın ayağında ki galoşları çıkartıp çöpe attığında gülümseyerek bakıyordu.

"Rica ederim Selen Hanım. Bekliyoruz Pazartesi günü sizi, görüşmek üzere." Zeynep'in cümlesinden sonra kadın bana da baş selamı verip okuldan çıktı.

"Hoşgeldiniz Fatih Bey, nasılsınız?" Zeynep direkt modunu değiştirip yanımızda bittiğinde içinden geçenleri duyuyor gibiydim.

"İyiyim hocam siz nasılsınız?"

"İyiyim teşekkür ederim. Kaya gelemedi heralde oyunu mı bırakamadı?" Zeynep'in oyunculuğuna olan yorumumu sonra kendisine iletmeyi bir kenara yazarken her an beni Arda'nın üstüne atma ihtimali de aklımdaydı.

Arda'nın gözleri bir anlık bana kaydığında muhtemelen müdüreme ne diyeceğini düşünüyordu. Laf arasında arkadaşım olduğunu söylediğimi hatırlıyordum ama yinede düşünüp bana bakması ayrı bi hoşuma gitmişti.

"Kaya gitti hocam. Fatih Arda Bey beni almaya gelmiş." dediğimde Arda'nın dudağı bir anlık kıvrılıp eski halini aldı. Zeynep tamamen emin olduğundan 32 diş sırıtıyordu.

"Aa öyle mi? E çıkın o zaman siz."

"Tan geldi seni bekliyor dışarıda, birazdan biter nöbet zaten. Sen çık." Zeynep cümlemi bitirmemle bana öyle bi baktı ki, Arda'ya beni kurtarması için bakmak üzereydim.

"Birazdan bitermiş işte Tan bekler bişey olmaz. Erken gelmiş zaten ben 18.30'da gelmesini söylemiştim." der demez elini koluma yasladı. "Sen geç hazırlan hızlıca."

"Ben bekliyorum o zaman." Arda en sonunda konuştuğunda kaçamak bakışlarımı ondan çekip sadece başımla onayladım. Kapıdan çıkıp odama geçtiğim an elimle yüzümü havalandırmaya çalıştım. Bi anda kreş fazla ısınmıştı.

Önlüğümü üstümden çıkartıp sandalyemin arkasına astığımda açık saçlarımı ensemden kaldırıp havalandırmaya çalıştım. Çok sıcak.

Havalar sıcak olduğu için gelirken trençkot giymiştim ama şu an ona bile gerek yoktu. Koluma atıp çantamıda omzuma astım. Galiba tamamdım.

5 dakika içerisinde bambaşka bir anda bulmuştum kendimi. Ben şu an resmen Ardayla karşı karşıyaydım.

Arabanın sağ koltuğunda oturmuş, arabayı süren adama kaçamak bakışlar atmaya devam ediyordum. Asla yapmam diyeceğim şeyleri yapıyor olmak beni artık şaşırtmıyordu.

"Ben hala anlamlandıramıyorum desem saçma mı olur?" diye sesiz bir tınıda soru sorduğumda istemsizce ona dönmüştüm biraz daha.

"Yüz ifadenden o kadar belli ki, noluyo la burda der gibi halin var." Bir anda Ankaralılığını konuşturması komiğime gitsede kendime hakim oldum. "Sakin ol Beyza. Sadece artık yüz yüzeyiz, mesafeler olmadan."

"La desene bi daha." dediğimde kaşları havalanmış gülerek bana bakıyordu.

"Cık. Laf arasında kaçıyor öyle sadece. Şimdi bilerek dersem havalı olmuyor."

"Ukalasın sen ya, havalı durmuyor zaten." İnanmadığını gizlemiyordu.

"Bir şey soracağım sana ama istemezsen cevap vermek zorunda değilsin."

"Sor tabii?" merakım kabarırken diğer yandan fırsatı bulmuşken yüzünde gezdiriyordum gözlerimi. Çene hattı hafiften belliydi ama sakalları o belirginliği gizliyordu.

Kahverengi gözleri yola odaklı olduğu kadar bana da odaklıydı. Saçlarını önden kaldırmış olsada bir kaç tel alnına düşmüştü. Sakallı ve kumral erkek abi ya diye bağırtırdı adamı.

"Ben geldiğimde konuştuğun adam kimdi? Veli mi?"

"Tan o, Zeynep'in kardeşi." dediğimde anında cevap vermem bir tık şaşırtmış olmalıydı. "Ablasını almaya gelmişti ama şansa bak ki ben ondan önce çıktım."

"Kaçırdım seni işten güzel olmadı mı?"

"Ya oldu oldu, yarın Zeynep'in imalarıyla ben uğraşacağım."

"İma? Ne iması yapacakmış? Anlatsana, baksana kız bana." derken boşta olan elini yüzüme doğru uzatıp çenemden uyguladığı minik baskıyla kendisine bakmamı sağladı. Dönmeme rağmen elini yüzümden çekmedi.

"Biliyorsun bal gibi de ne iması olduğunu. Seninle konuştuğumuzu biliyordu." konuşmaya başladığımda elini zoraki bi şekilde çekip direksiyona yasladı.

"O yüzden mi Fatih Arda dedin?"

"Evet. Zaten gelir gelmez gözleri şaştı kızın anlamıştı yani."

"Aramızda ki uyumu gören anlıyor desene o zaman." Cevap vermek yerine gözlerimi kaçırıp ilerleyen yolu izlemeye başladım. Her şey bir anda fazla hızlı oluyordu. Kapılmaktan korkmuyorum çünkü kapıldığımın gayet farkındayım.

Bu duyguları yaşamayı ve hissetmeyi özlemiştim. Ben heyecanlandırılmayı özlemiştim.

Bölüm Sonu.

AŞKA ÖĞRENCİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin