63

1.8K 123 41
                                    

Helloo🤟🏻
Benim ders serüvenim başlıyor tamamen. Bu bölümden sonrası biraz texting devam edecek.
Yine de en azından, 9 günlük tatilde yazabildiğim kadar buraya vakit ayırmaya çalışacağım 🫶🏻

Desteklerinizi esirgemeyin. 🧸

Dolapta ki tatlıları tekrar kontrol ettiğimde, kıvamının tutmuş olduğunu görmek beni fazlasıyla mutlu etti. Arda'ya tatlı yapmak ayrı bi hoşuma gidiyordu. İyileşmeminde bu hallerim üzerinde biraz payı var tabii. Ama yinede sevgi iyileştiriyor diyebileceğim günlere gelmiştim.

Gün içinde Zeynep gelmiş bir kaç saat oturup sohbet etmiştik. Ve gelir gelmez dediği şey, güzelleşmişsin sen olmuştu.

Arda etkisiydi.

Maşallah aşkıma.

Su çiçeğinin izleride çok şükür ki geçiyordu. Kaşıntılı ve ateşli -yani 38 derece- günleri bitirmiştik. Arda bu süreçte bir kere üf demeden başımda beklemiş, bebek gibi bakmıştı.

Ama hayatımızın gerçeği, İstanbul'a gitmesi gerekiyordu. Bir kaç gün dese de kaçınılmaz bir sondu bu da sonuçta. Beni kandırdığını düşünürken aslında kendisini kandırıyordu. Çünkü o da buraya alışmıştı, benim ona alıştığım gibi.

İstanbul'a oldu olası alışamadığından bahsetmişti. Bende tuzu biberi olmuştum biraz. O yüzden bir kaç gün diyip aslında kendi modunu korumaya çalışıyordu. Benden çok kendi kafasına takıyordu. Sadece ben biraz nazlanıp dışarı vurup hoş anlar geçirmeye çalışıyorum o kadar.

Yemek hazırlama dediği için bir şey yapmamıştım. Ne alacağı hakkında da bir bilgi vermedi. Aslında abisi ve yengesiyle yemeğe çıkma planımız vardı ama hastalıklar bahanesiyle bunu bir diğer gelişine kaydırmıştık. Şimdilik son saatlerimizi beraber geçirmek bizim için daha güzel olacaktı ve bu konusa hemfikirdik.

Çalan zille birlikte resmen seke seke kapıya ilerlediğimde kapıyı açmak için hiç vakit kaybetmedim. Açılan kapının ardında sevdiğimi görmek gülümsetirken kendimi kolları arasına çoktan bırakmıştım. "Ben sana anahtarda verdim aslında ama."

"Senin kapıyı açmanı seviyorum. Hayatı ardımda bırakıp kendi dünyama geldiğimi görmek tüm yorgunluklarımı alıyor." cümlesi karşısında yüreğim pır pır ederken sanırım sevgim iyice artmıştı. Dudaklarına minik bir öpücük bıraktığımda içeri doğru adımlamıştı. Tekrar konuşması ise dudaklarımın üzerinde oldu. "İstemiyorsan anahtarla girerim tabi."

"Yok, gelen sen ol ben hep açarım ki sana kapıyı. Anahtarın olsun ama yine de ben geleyim sana kapıyı açmaya." dediğimde sağa doğru eğilmişti. Elinde ki poşetleri yere koyduğunu sesten anlamıştım.

"Gel hep böyle."

"Hastayken bile seke seke geldim kapıyı sana açmaya." dedikten sonra bilmiş bakışlarımı görüp güldüğünde bende ona eşlik ettim.

"Aynen, üşüyorum aşkım hadi hadi diye çekiştirdiğini unutamam. Ya da sarılayımda o temas kaşıntına biraz iyi gelsin diye böyle iyice sokulmanıda unutamam." cümlesinde bir tane yanlışı yoktu.

"Sırnaşmakta hata olmuş." dediğimde gülüşü dudaklarının bana teması ile kesilmişti. "Ne var sevgilime sarılmak istediysem?"

"Sevgilim diyen ağzını öperim." dedikten sonra sözünde durup, kısa bir öpücük bıraktı. "Ebeveynler çocukları ilk konuştuğunda böyle heyecanlanıyor ya, her kelimende her cümlende öyle oluyorum."

AŞKA ÖĞRENCİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin