31-

2.4K 157 12
                                    

Hellooo!
Part 2 ile geldim.
Texting yazmak daha kolay ya ben bu düz metin isini unutmusum gercekten dkxndk
Texting bölümü günde iki atarken normal bölümden aynı performansı benden beklememenizi rica edeyim öncelikle:(

Desteklerinizi bekliyorum🧸


İftara başlarken önce biraz çekinsemde sonradan bunu yenmiştim. Konuşsakta ilk defa yüz yüze geldiğim , yani teknik olarak ilk değil ama yinede buluşma olarak ilk kez görüştüğüm birinin karşısında yemek yerken çekinmiştim.

Tamam çokta kendim gibi yiyemiyordum hala ama yinede en azından aç kalmayacaktım. Sadece normalde 10 dakikada bitireceğim yemekleri yarım saattir yemeye çalışıyordum o kadar.

"Allah aşkına ver şu çatalı." Arda'nın sesiyle başımı kaldırıp gözlerine baktım. "Eziyet ediyorsun yemeğe."

"Yiyorum işte ya kendi yemeğine bakar mısın sen?" çatalımda ki parçayı ağzıma atıp arkama yaslandım.

"Sen böyle yiyorsan işimiz var seninle. En son uçak geliyor diye ben yedirmeye başlarım."

"Çok komiksin ya."

"Komiklik olsun diye demedim ciddiyim ben." dediğinde 'hadi ya' der gibi kaşlarımı kaldırarak baktığımda ciddiyeti karşısında yerimde birazcık kıpırdanmıştım.

"Doydum ben ya." dudaklarım hafiften büzülecek gibi oldu.

"Doydun mu? Ben yerken tekrar acıktım. Ver ben yerim kalanını." dediğinde ikiletmeden tabağımı uzattığımda masaya koymadan dürümün birini yemeye başlamıştı bile.

"Rahatsız mı oldun? Yani ben yavaş yiyince."

"Sen rahat edemediğin için acaba sadece kahve içmeye mi çıkartsaydım diye düşündüm. İstanbuldan gelir gelmez yanına geldim düşünmedim hiç bu yönünü." Gelir gelmez yanıma geldiğini söylediğinde gözlerim biraz fazlaca açılmıştı.

"Yorgun argın okula mı geldin sen Arda?"

"Yorgun değilim. Hele sen bana şöyle masum masum bakıyorsun ya yemin ederim yorgunluk kalmıyor. Doydun madem kahve içmeye bi yerlere gidelim." garsona eliyle hesap işareti yaptığında ceketini de üzerine geçirmeye başladı. El mahkum bende kalkıp trençkotumu üzerime geçirdiğimde çıkışa ilerlememiz uzun sürmedi.

Arabanın önüne geldiğimizde adımlarımın kesilmesiyle Arda'da haliyle durmuş bana bakıyordu.Aramızda ki mesafeye rağmen öyle bir bakıyordu ki sanki tam dibimde gibi hissediyordum.

"Kahve içmeye gitmiyoruz." dediğimde tamamen bana döndü.

"Neden gitmiyoruz? Fıstığım ben yorgun değilim." derken elini bi an bana doğru uzattı ama bu hareketini fark edip elini tekrar kendisine doğru çekmesi aynı saniye içerisinde oldu.

"Yol geldin o kadar Arda tamam uzak bir mesafe değil ama-"

"Aması yok. Ha dersen ki, Arda ben senden hoşlanmadım etkilenmedim boştan yere kahve içmeye gitmeyelim, o zaman kabul. Aksi halde gideceğiz çünkü." kendinden o kadar emindi ki sesini hafiften kısarak söylediği yerlerde ki alayı cok belliydi.

Cevap bekleyerek bana bakarken ben kurduğu cümlenin bende ki anlamını düşünüyordum. Daha doğrusu bir karşılığı var mıydı? Etkilenmedim deme sınırını çoktan aştığımı biliyorum. Görmeme gerek kalmadan bu durum gerçekleşmişti maalesef.

"Düşünüyorsun şu an?"

"Düşünemez miyim?" dediğimde yalancı şaşkın ifadesine alaycı bir şekilde yaklaşmaya çalışmıştım. İçimde bir takım savaşlar olurken dışarıya yansıtmamaya çalışıyordum.

"Düşünebilirsin tabii ki. Olumlu şeyler olması şartıyla." derken bana biraz daha yaklaşmıştı. Arabanın önünde tamamen karsı karsıya gelmiştik."Nereye gideceğimizi de düşünebilirsin bu arada."

"Arda,"

"Tamam eve bırakayım o zaman seni." Kalbimde bir şeyler ağırlaşırken arkasını dönecek olduğu an koluna uzandım. "Israr etmiyorum, bir anda bu kadar vakit geçirmek istemeyebilirsin. Kendi açımdan düşünmeyi bırakmalıyım."

"Mogan'a gidelim mi diyecektim. Deniz yok ama gölün kenarında yürürüz. Gerçi biraz uzak kalıyor. Diğer yerler çok kalabalık ve kapalı alan olduğu için aklıma orası geldi. İstersen Tunalıya da geçebiliriz burdan direkt?" sıralı cümlelerimle biraz bocalar gibi olsada bir kaç dakika önceki enerjisini gözlerinde tekrar gördüm.

Kahvelerimizi aldıktan sonra kafede oyalanmayıp dışarı çıktık. Buralarda çok sakin değildi ama en azından açık alanda insana batmıyordu. Sessiz sessiz ilerlerken akşamın karanlığında bir kaç ördek sesi bize eşlik ediyordu.

"Ankara'da kendi evin var mı? Yoksa buraya geldiğinde ailenle misin?"

"Kendi evim vardı aslında ama bizim çocuklara devrettim gibi bir şey oldu. Geldiğimde ya annemlerde ya da abimlerde kalıyorum yani." cümlesini anladığımı belirten kafa işaretiyle onayladığımda kahvesinden bir yudum aldı.

"Bu sefer kimde kalacaksın peki?"

"Bir günlüğüne geldim açıkcası o yüzden bugün muhtemelen abimlerle kalırım yarında anneme bi uğrarım sadece.Yarın dönmem gerekiyor."

"Bir gün mü?" dediğimde başıyla onaylayan bu sefer o olmuştu.

"Üzüldün gibi?"

"Gelince baya kalırım falan diyordun o yüzden şaşırdım. Yorucu biraz ama yani sürekli git gel." yürümeyi bırakmış birbirimizin karşısına geçmiştik. Tamam normal hayatında da gidip geliyordu sürekli ama olası bir durumda bu onu iyice zorlamayacak mıydı? Hatta beni de zorlamayacak mıydı? Buna alıştığı için mi basit bir şey gibi bahsediyordu bilmiyorum ama zorluğu benim gözümde fazla büyümüştü.

"O güzel kafanın içinde bir şeyler kurma." Bir kaç adım daha yaklaştı. "Özellikle sana geleceksem, günde defalarca bile gelir giderim o yolu."

Bölüm Sonu.

AŞKA ÖĞRENCİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin