40-

2.3K 142 34
                                    

HELLOO
DÜZ BÖLÜMLE GELDİM YİNE HEYECANLIYIM!
Bu arada bu bölümden sonra zaman atlaması yaşayıp Ramazan ayını hikayede bitiriyorum dkdndk
çünkü diğer türlü zaman atlaması yaşayamıyorum ve böyle giderse hikaye zor ilerler gibi geliyo.

Bilginiz olsun.

Hayırlı Ramazanlar 🌙

İyi okumalar 🧸

Sabah okula geç geldiğim için güne adapte olmaya çalışmıştım bu saate kadar. Gözümün ilk gün ki şişi inmişti ama morluk hala benimleydi. Kapatıcıyla biraz toparlasamda bariz ortadaydı.

Zeynep bugünde dinlenebileceğimi söylemişti aslında ama mühim bir durum değildi ve bugün okul yoğun olacaktı. Böyle bi durumda ona yüklenmek istememiş ve minicikte olsa gönlünü hoş etmek için daha geç gelmiştim.

Elimde ki dosyaları dolaba kaldırdıktan sonra kapağını kapatıp yerime oturacaktım ki odamın açık kapısında minik bir beden belirdi.

"Efendim Kaya'cım?"

"Beyza öğretmenim, benim öğretmenim telefonu istiyor." dediğinde masamın üzerinde ki telefonu elime alıp , dizlerimi kırarak yere eğildim. Boylarımız eşitlenmişti.

"Al bakalım o zaman." dememe kalmadan dibimde bittiğinde gözüme bakıyordu.

"Çok acıyor mu?"

"Biraz acıyordu ama geçti. Doktora gittim." dediğimde başını sallayarak onayladı beni.

"Öpeyimde geçsin mi? Bi kere ben düştüğümde sen öpmüştün geçmişti."

"Amcana söylemeyeceksen öpebilirsin." dememle gülmesi bir olmuştu. "Seni öptüğümü hemen söylemişsin."

"Ama seni sordu. Söylemem, iyileşsin gözün." başımı sallayıp yüzümü yaklaştırdığımda elmacık kemiğime doğru yaklaşıp minik bir öpücük bırakıp çekildi.

"Geçti Kaya! Hiç acımıyor şimdi." dediğimde yüzünde oluşan gülümseme ise çoğu şeye bedel gibiydi. Saf mutlulukları insanı mutlu etmeye yetiyordu.

Telefonu elimden alıp koşarak odadan çıktığında bu sefer hiç laf atmadan masama oturdum. Nöbete kalmayacağım bugün yapmam gerekenleri en azından çıkışa kadar halletmem gerekiyordu.

Zeynep ve diğer öğretmenler fotoğraf çekimiyle uğraşırken ben genel olarak bilgisayarda olan işlerimi halletmiştim. Gözlerim artık ağrıyla birlikte sinyal verdiğinde çalan zil, kafamı duvarlara vurma isteğimi arttırdı.

Hızla ayaklanıp kapıya gittiğimde gelen veliyi görmemle duruşu dikleştirdim.

"Hoşgeldiniz Harun Bey." dememle adamın sert bakışlarını bana çevirmesi bir olmuştu. İki gün önce karşımızda kedi kesilen adam şimdi baya baya aslana dönmüş gibiydi. "Çağırıyorum hemen Egemen'i."

İçeriye bir adım atmıştım ki adamın gür sesi kapıyı kapatmama sebep oldu. "Çağırmayın! Önce biz bi konuşalım."

"Konuşalım tabii ki, bir problem mi var?" derken tam karşısına geçmiş kendimden emin duruşumu bozmamıştım.

"Oğlumun vücudunda morluklar varmış? Hayırdır hocam? Gözünüze oyuncak attı diye hırs mı yaptınız?" dediğinde şaşkınlıkla açılacak olan ağzımı sabit tutsamda yüz ifademi koruyamamıştım.

"Neyin hırsını yapacağım beyefendi? Yaptığı hatalı bir davranıştı ama adı üstünde çocuk. Ne dediğinizin farkında mısınız?"

"Bırak bu lafları, o morluklar ne o zaman? Utanmıyor musun?" dediğinde ise benim sinirlerim iyice gerilmişti.

AŞKA ÖĞRENCİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin