4.Bölüm

19 5 3
                                    

Uyandığımda saat daha 05:47 geçiyordu. Erken uyanmıştım. Ve çok uykum olsa da gözlerim bir türlü kapanmıyor du. Bıkkın bir şekilde nefes vererek yataktan kalktım ve salona doğru gittim. Salondan değişik bir şekilde tıkırtılar geliyordu. Salona geçtiğimde ise teyzemin sofra hazırladığını gördüm.

"Teyze?" diye şaşkınlıkla seslendiğimde bana bakıp "aaa uyandın mı yavrum!? Bende kahvaltı hazırlamıştım"dediğinde telaşla yanına gidip "teyzem senin dinlenmen lazım! Neden böyle şeyler için uğraşıyorsun? Söyleseydin ben kalkıp hazırlardım!"dediğimde buruk bir şekilde gülümseyip "odana geldim ama çok yorgun görünüyordun yavrum. Hem ben iyiyim, alt tarafı bir omlet yaptım o kadar! Hadi mızmızlanma da gel ye! İşe geç kalacaksın!" dediğinde mahçup bir şekilde oturdum ve yemeye başladık. Daha bir kaç lokma atmıştım ağzıma ama direk telefonum çaldı. Arayanın kim olduğuna baktığımda Batuhan'ın olduğunu gördüm. Sıkıntıyla bir nefes vererek açtım. "Efendim?" dediğimde "iki saattir bekliyorum aşağıda! İnsanlık edip beni bu ayaz da dışarıda daha fazla bırakmasan mı acaba??" dedi. Çayım dan bir yudum alarak "bekleme. Ben mi dedim sabahın köründe gelip beni al diye??" dediğimde sıkıntıyla nefes aldığını duydum. "sen demedin ama baban olacak şahıs sağolsun sabahın köründe beni buraya dikti!"diye isyan etti. Kıkırdayarak "tamam tamam,bekle hazırlanıp geleyim" dedim ve telefonu bir şey demesine izin vermeden kapattım.

"Biraz daha yeseydin?"diye sordu teyzem. "Orda yerim ben teyzecim. Sende sofrayı toplamaya falan kalkma! Ben gelince toplarım. Sen yat, dinlen"dediğimde tebessüm ederek karşılık verdi.

Hemen odama geçip giyecek birşeyler aradım. Ve klasik bir kombin yaptım. Kırmızı kısa kollu bel detaylı bir crop giyindim. Altıma ise klasik siyah dar kot pantolon giyindim.

Evden çıkarken teyzemi öptüm ve aşağı indim. Batuhan elleri ceplerinde ,ısınmak için bir oraya bir buraya yürüyüp duruyordu. Benim geldiğimi görünce rahat bir nefes verip arabaya bindi ve çalıştırmaya başladı. "Madem bu kadar üşüdün neden arabaya binip klimayı açmadın?" diye sorduğumda "baban her an tetikte olmamı istedi de ondan!"dedi sinirle. Babama gerçekten bazen katlanamıyordu.

Bu gün nezarethaneye gidip gözlem yapacaktım. Bu yüzden oraya doğru yön aldık.

Nezarethaneye vardığımda herkes beni tanıdığı için hiç sorgulamadan istediğim yere girmeme izin veriyorlardı. Nezarethane katına vardığımda üçüncü koğuşun önünde durdum. Bana arkası dönüktü ama geldiğimi hissettiğinde yemin edebilirdim. "Günaydın. Rahat uyuyabildiniz mi bu gece?" dedim alay eder gibi. Pis pis sırıtarak bana döndüğünde yüzündeki o izi gördüm. Elmacık kemiğin den başlayıp sağ dudağının kenarında biten bir bıçak izi vardı.

"Her seferinde imzana bakmayı bırak" dediğinde sırıttım. Doğru,o yarayı ben açmıştım."Her seferinde imzamla gurur duyuyorum"
dediğimde gülümsemesi daha çok büyüdü ve yanıma doğru yürümeye başladı. Bir kaç adım sonra aramızda sadece demir parmaklıklar vardı.

Sırıtarak yüzümün her bir noktasına baktı ve "beni yenebileceğini asla sanma. Bir gün sen bu parmaklıkların ardında olacaksın"dediğinde hadi canım der gibi baktım ve "bence geleceğini düşünmeyi artık bırak. Ömrünün geri kalanı artık bu parmaklıklar dan ibadet."dediğimde sahte gülümsemesi silindi. "Buradan çıktığımda bu söz senin için geçerli olacak çimen göz"dediğinde güldüm.

Bu güne kadar kimse bana ismimle hitap etmezdi. Daha doğrusu ben ettirmezdim. İsmimi sevmezdim. Nedeni ise iç karartıcıydı. Bu yüzden düşünmek bile istemiyordum.

"O günü sabırsızlıkla bekliyorum kara göz"dediğimde burnunu kıvırdı. Ona kara göz demem den nefret ediyordu. Ve asıl konuya geldim. "dün abinle karşılaştım,"dediğimde bakışları bir anda taş kesildi. "Sohbet edecektik ama maalesef o benim dışımda herkesi öldürmeyle meşgul olduğu için pekte konuşma fırsatımız olmadı" diye ekledim. Bakışları o kadar sertleşti ki eğer bakışlarıyla öldürebilseydi şuan tabutum kaldırılıyor du.

çift kişilik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin