15.Bölüm

8 4 0
                                    

Odama vardığımda kapıyı kapattım ve kapattığım gibi sırtımı kapıya yaslayarak derin bir nefes çektim. Sakinleşmem gerekiyordu. Babama karşı hep dik durmalıydım. Ona güçsüz gözükecek en küçük hata bile yapmayacağım.

Masama geçtiğimde bilgisayarımı açtım ve ülkenin durumu nasıl ona baktım. Hiç birşey değişmemişti. Hâlâ herşey aynıydı. Yine herkes birbirini öldürüyordu. Bu insanların sonu nereye gidiyor?...

Bir süre sonra kapım çalındı. "Gir" dememle içeriye Elif girdi. Elinde büyük bir kutu vardı ve masama yaklaşıp masanın üzerine koydu "amirim, isimsiz bir kişi göndermiş. İsterseniz ilk önce kontrol ettirip öyle getireyim" 

Elif'te artık benim için endişeleniyor du "Gerek yok Elif, sağol" dediğimde odadan çıktı. Paketi elime aldığımda biraz ağır olduğunu fark ettim. Ne olabilirdi ki içinde? Ve kim gönderdi bunu?

Sabırsızlıkla paketi açtığımda beni bi strafor kutu karşıladı. Merakla kapağını açtığımda gördüğüm şeyle çığlık atarak kendimi yere attım.

Bu kutunun içindeki şey... Celal Bayramoğlu'nun kellesiydi! Ama bu nasıl olur? Çığlığıma Elif yetişti ve kapıya vurarak seslendi "amirim iyimisiniz!?"

İlk de korkudan sesim çıkmadığı için az daha kapının kulpunu indirecekti ki seslendim "e-evet evet! İyiyim ben! Hediye göndermişler, sevindiğim için çığlık attım, merak etme!" Resmen yalanın kralını söylemiştim!

"Ha, tamam amirim. Bir ihtiyacınız olursa seslenin" dedi ve kapıdan uzaklaştı.

Gözlerimin gördüğü görüntü ile boğuluyordum. Şuan önümde bir kelle vardı ve benimle bakışıyordu. Kutunun bir kısmı kanla dolmuştu. Korkudan yere attığım kapağı ise daha fazla kelleyi görmemek için almıştım ki kapağın iç kısmında poşete sarılmış birşey vardı. Korkuyla elime alıp poşeti açtım ve gördüklerimle ölmek istedim.

Celal ile koridorda çekilmiş fotoğraflarımız ve daha sonra odaya girdiğimiz  görüntüler vardı. Diğer fotoğraflarda ise benim Batuhan ile beraber odadan kaçışı mız vardı. Son fotoğraflarda ise Celal'in yerdeki ölü bedeni vardı. Ellerim titremekten fotoğrafları düzgün inceleyemiyordum bile.

Fotoğrafların arasından ise bir mektup çıktı. Bunu bana kimin gönderdiğini tahmin etmek pekte zor değildi. Mektubu açtığımda içinden çıkan notu nefesim kesilerek okumaya başladım.

Sana gönderdiğimiz hediye, eminim ki çok hoşuna gitmişti. Bunu bilerek sana bu hediyeyi layık gördük. Kelle sana ait olabilir. Ama o fotoğrafların aynıları elimde var. Düşünsene o fotoğrafların internete yayıldığını. O zaman hayatın nasıl olur? İstersen kelleyi alıp odana heykel olarak yapabilirsin. Çünkü o kelle senin sonunun bir örneği. Bu örneğin aynısı sana uygulanacak. Eğer önümüzdeki iki gün boyunca benimle tekrar bir iletişim kurmazsan hayatını hayal edemeyeceğin kadar boka çeviririm. Kaçmayı başardığını sanma. Aksine daha çok avucumuzun içine düştün.
                              

Notu masanın üstüne bıraktığım gibi yere oturdum ve kendimi geri çekerek arkamdaki kitaplığa sırtımı dayadım. Bunlar gerçek olamaz dı değil mi?  Şaka dan ibaretti bunlar! Olamaz böyle birşey!

Beni kandırdılar! Beni tuzağa çektiler! Beni kullandılar! Tuzağa düştüm! Amaçları sadece beni tehdit edecek bir konu bulmak mış! Ve ben bunu anlamadım!!!

Sinirlerim bozulmuştu. Ne yapacağımı bilmez haldeydim. Tam o sırada telefonum çaldı. Arayana baktığımda tam da ihtiyacım olan kişinin ismini gördüm

çift kişilik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin