7.Bölüm

13 5 1
                                    

Sanki gözlerimin üzerinde yüz ton ağırlık varmış gibiydi. Zorlukla gözlerimi açtığımda lüks bir oda da olduğumu gördüm.

Boş boş etrafa bakıyordum. Neden buradayım? Ne oldu en son? Burası neresi? Neden bu kadar halsizim?

Biraz daha etrafıma baktığımda başımın ucunda duran kalp ritim cihazının olduğunu gördüm. Kalp atışlarım gayet normal di. Peki neden buna bağlıydım?

Bir anda bütün yaşadığım her şey flim şeridi gibi gözümün önünden geçti.
Efe Demirok'u görmüştük. Sonra bana ismimle hitap etmişti. Daha sonra Batuhan'ı vuracaklardı ama ben önüne geçtim. Batuhan'ı zorla götürmüşler di. Sonrası karanlık.
Peki şuan neredeydim? Kurtulduk mu?

Ellerimi yatağa bastırıp kendimi hafifçe doğruldum. Ama ellerime yükümü vermem bana pahalıya patladı. Omzumda anına şiddetli bir ağrı hissettim. Sızlanarak omzuma baktığımda sadece ufak bir bezle sarılmıştı. Hatta yara hiç te yeni gibi değildi. Üstümdeki çarşafı kaldırdığımda kendi kıyafetlerim yerine tozpembe, üstünde de beyaz kalplerle dolu saten gömlek ve şort takımı bir gecelik vardı. Bunu bana kim giydirdi?!

Bacağıma baktığımda orda da sadece bir sargı vardı o kadar. Yarama dokunduğumda acı yok denecek kadar az dı. Daha sonra karnımda da bir sertlik hissettiğimde gömleği yukarıya sıyırdım ve ordaki sargıyı da gördüm. Ne kadar zaman geçmişti? İki güne iyileşebilecek yaralar değildi bunlar. Ne zamandır uyuyordum?!

İhtimalleri düşünürken derin bir korkuya kapıldım. Korkumdan kalbim o kadar hızlı atmaya başladı ki kalp ritim cihazının ritimleri sıklaşmaya başladı.

Cihazın sesini duymuş olacaklar ki odaya geldiler. Bunlar; Atlas denen çocuk ve onun yanında duran ismini bilmediğim diğer çocuktu gelenler. Beni gördüklerinde gözleri ilk önce şaşkınlıkla açıldı ama daha sonradan derin bir nefes vererek yanıma yaklaşmaya başladılar.

Korkudan kolumdaki serumu bir hışımla çıkardığımda kolumdan kan akmasını umursamayarak yataktan kalktım ve pencereye doğru, gözümü bir an bile üzerlerinden ayırmayarak yürümeye başladım.

"Uyandığınıza göre artık konuşabiliriz değilmi bal hanım?"diye alayla sordu Atlas. Atlas'ın yanındaki çocuk yüzünü buruşturarak "Bal hanım ne oğlum?" dediğinde Atlas göğsünü gererek "Petek diyince aklıma direk bal ve arı geliyor. Bal demek hoşuma gitti. Ne diyeyim, Arı hanım mı diyeyim,emre?"dediğinde ismini az önce öğrendiğim emre yüzünü buruşturarak tekrar dikkatini bana verdi.

Göz ucuyla pencereden dışarıya baktığımda buranın aynı yer olduğunu gördüm. Evet! Hatta tam şuan karşımda olan bahçede vurulmuştum! Şimdi ise hala burdaydım ve yaralarım neredeyse iyileşmiş di. Ne zamandır burdayım? Batuhan nerde?

Pencere in kenarında ki makas gözüme çarptı. Anında elime aldım ve makasın iki yanını açıp bir yanını onlara doğrulttum. "Ouv, makasla bizi öldürmeyi mi düşünüyorsun?" dedi atlas yalandan korkmuş gibi yaparak. "Batuhan nerde?" dedi düz bir ifadeyle. Yüzüme net bir şekilde bakıp "tahtalı köyde" dedi. Bu duyduğumla daha çok sinirlenip "Batuhan nerde?!" diye direttiğimde dudaklarını yalayıp "tahtalı köyle diyoruz ya anlamıyor musun?"dedi.

O sırada içeriye o girdi, Efe Demirok!
"Uyanmışsın! Günaydın"dedi coşkuyla. "Ne zamandır uyuyorum?"
Sorumu es geçerek "iyileşmişe benziyorsun"dedi. Sinirle elimdeki makası daha çok sıkıp "Ne zamandır uyuyorum?!"dediğimde bir kaç adım yaklaşıp "tam tamına bir ay, on sekiz gün, dokuz saat" dediğinde şok içinde gözlerim açıldı. Bir ay mı? Bir aydır uyuyormuyum?

"Tabi buna uyumak denirse! Kızım sende dokuz can var vallaha! Dört kez ölüp dirilir mi bir insan?" dediğinde daha ne kadar şok olabilirdim düşünmeye başladım. Dört kez ölümden dönmek mi?

"Batuhan'a ne yaptınız?" diye direttiğimde Atlas bıkkınlık la bir nefes verip "Bal, sende tutturdun bir Batuhan diye! Bu kadar çok sevdiysen bir ay önce uyanıcaktın"dedi. Geç mi kalmıştım? Batuhan bir aydır beni bulamamış mıydı?

"Ne istiyorsunuz benden? Neden öldürmediniz beni? Batuhan'a ne yaptınız? Neden bir aydır burdayım, söyleyin bana?!" dediğimde Efe Demirok denen şahıs alnını ovuşturarak "çok soru soruyorsun petek. Halsizlik den bayılıp düşeceksin şimdi burda. Bize soru soracağına asıl sen cevap ver, Neden evine kadar geldin?" dediğinde sinirle ona bakıp "eğer sorularıma cevap vermezsen kendimi bir an bile düşünmeden öldürürüm. Bu sefer siz bile kurtaramazsınız"dediğimde alayla bakıp "diyosun?" dedi.

Hiç şüphe etmeden makasın sivri ucunu bileğime dayadım. Bu hareketimle sadece emre denen çocuk yerinden biraz olsun atıldı. Efe, "Sonuçta ilk yaptığın şey değil. Daha önce bir çok kes intihara kalkışmış sın, Yanılıyor muyum?" dediğinde sinirle "etmedim!" dedim ama umursamaz görünmeye çalışarak "bileklerinde ki yara ve göğsünün biraz altındaki dikiş izleri öyle demiyor ama." dedi. Korkuyla bir elimi göğsüme koyarak "beni tecavüz mü ettin?!" dediğimde gözlerini açarak "istesem çok rahat bir şekilde ederdim. Ama malesef ben o tür adamlardan değilim. Bilincin açıkken yapmayı daha çok isterim"dedi çapkın bir şekilde.

Kolundan bir andan kavrayıp makası atar damarına yasladım "neden ben intihar ediyorsam? Seni öldürmek en doğru karar. En azından dünyadan bir şerefsiz eksilir"dedim. Yaptığım hareketi tehdit olarak algılamamıştı. Atlas ve Emre ani hareketimle öne atılmıştı ama Efe onları eliyle durdurdu. 

"Ha unutmadan, ben eğer elime bir silah aldıysam,kan akıtma dan durmam" dedim ve boynundaki makasın sivri ucunu iyice bastırmaya başladım. Sanki sözlerimden etkilenmiş gibi "istersen vücudum da tek bir kan kalmayana kadar akıt ama yine de kurtulamayacak sın benden" dediğinde makasın sivri ucunu gömleğinin açık bıraktığı göğsüne yasladım ve bastırarak aşağıya hareket ettirmeye başladım. Makasın ucu kana bulanmıştı ama yüzünde gram bir mimik oynamıyordu.

"Son kes soruyorum, Batuhan nerde?" diye direttiğimde sırıtarak "ölmedi merak etme. Ama ölmekten beter olduğu kesin"dedi. Makası tutan elim gevşediğinde bunu fırsat bilip bir anda makası elimden aldı ve sırtımı duvara yaslayarak makası boğazıma dayadı. Rolleri değiştirmiştik. "Çok geçmeden sende onun gibi olacaksın" dediğinde bu sefer sırıtan ben oldum. "Öylemi? O yüzden mi ölmemem için ne gerekiyorsa yapıyorsun hah?" dediğimde zümrüt yeşili gözleri boğazıma yasladığı makasa döndü ve içinde bir çelişki yaşamaya başladı. Çok geçmeden makası bir anda boynumdan çekip kulağımın yanından duvara geçirdi.

"Akıl oyunları yapma. Kardeşimin senin elinde olduğunu çok iyi biliyorum" dediğinde işte bunu beklemiyordum. Biliyorsa neden birşey yapmadı? Eğer gerçekten kızgın olsaydı beni şuan ölmekten beter ederdi ama o yapmıyordu? Neden?

"Şuan neden onca gündür bir şey yapmadığımı düşünüyorsun değil mi? Yapıyorum ama siz farkında değilsiniz. Kendinizi zeki zannetme ye devam edin, işin sonunda kazanan ben olunca süt dökmüş kedi gibi hepiniz benim önüme dizileceksiniz" dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı. "Batuhan'ı görmeliyim!" dedim arkasından. Bana dönüp "bu odadan çıkmayacak sın" dediğinde "Bedenim çıkmaya bilir! Ama ruhum öyle bir çıkar ki hiç biriniz farkına varmazsınız!"diyerek elimdeki bıçağı gösterdim.

Evet,Efe Demirok havalı sözler söylerken ben ise kemerindeki çakıyı almaya çalışıyordum, ki o bunun farkında bile değildi. Bıçağı bileğime yaslayıp "ilk yaptığım şey değil sonuçta! Daha önce bir çok kez intihar ettim evet! Ve şimdi de etmeye hiç çekinmem bilesin!"dediğimde gözlerinde ufakta olsa bir korku gördüm.

çift kişilik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin