Taehyun
Bugün Beomgyu'ya çıkma teklifi edecektim. O konuşmanın üstünden dört gün geçmişti ve güzel bebeğimin bu konuşmayı unuttuğuna emindim.
Onu çok güzel bir yere götürecektim. Normalde oraya örümcek adamken gitmek çok kolaydı ama Beomgyu'yu kötü adamları eline düşürmek istemediğim için o şekilde gitmeyecektik oraya. Ona bir şey olmasına dayanamazdım. Bir şey olmaması içinse elimden gelen her şeyi yapacaktım.Elimde piknik sepetiyle Beomgyu'nun dersliğinin önünde bekliyordum. Birkaç saniye sonra dersliğin kapısı açılmış ve güzeller güzeli bebeğim çıkmıştı dışarı. Beni gördüğü gibi parlayan gözleriyle yanıma gelmişti. Sepeti yere bırakıp kocaman sarıldım güzel bebeğime. Kollarımı ince bele sarıp derince kokusunu içime çektim.
-Özlemişim şimdiden seni.
-Bende özlemişim seni ama senin bugün dersin yoktu aşkım niye geldin?
-Sana ufak bir sürprizim var çünkü. Hazırsan seni oraya götürmek istiyorum.
-Aşkım bu çok güzel ama benim yapmam gereken birkaç iş var. Onları halledip öyle gitsek olur değil mi?
-Sorun olmaz bebeğim o zaman sen işlerini hallet ben buralardayım zaten. İşin bitince ararsın gelirim yanına.
-Birtanesin sen.
Diyip dudaklarıma ufak bir öpücük kondurup gitmişti yanımdan. Bende yerdeki sepeti alıp vakit geçirebileceğim bir yere gitmeye başladım. Kütüphaneye doğru gitmeye başladım. Biraz kitap karıştırırdım en kötü. Hem ne zamandır kitapta okumuyordum.
Sessizce kütüphaneye girip arkalardaki boş masalardan birine oturdum. Sepeti masaya koyduktan sonra telefonumu sessize alıp masanın üstüne bıraktım. Güzel bebeğim ararsa göreyim diyeydi bu.
Arkamda duran raftan bir kitap alıp okumaya başladım. Bu kitap bitince arardı tahminimce güzel bebeğim benim.______________________________________
Bitirip önüme koyduğum beşinci kitapla derin bir iç çektim. Kaç saattir burda oturmuş kitap okuyordum. Beomgyu'dan ise ne bir mesaj ne de bir arama vardı. Telefonumdan saate baktığımda planladığım çıkma teklifinin mahvolduğunu anlamıştım. Güneş batarken çıkma teklifi etmeyi planlıyordum ama güneş şimdi batıyordu. Biz uçarak gitsek bile iş işten geçmişti artık. Sıkıntıyla oturduğum yerden kalkıp piknik sepetini elime aldım ve kütüphanenin çıkışına yürüdüm.
Boynum bükük bir şekilde yürürken çardakların orda duyduğum kahkaha sesleriyle oraya döndüm. Beomgyu orda oturmuş arkadaşlarıyla kahve içiyordu. Hiç mi gelmemişti aklına haber vermek? Ya da hiç mi aklına gelmemiştim onun? Bozulan sinirimle üniversitenin kapısına yürümeye başladım.
Üstümde hissettiğim gözlerle bana baktığını anlamıştım ama bakmayacaktım ona. Sinirliydim ve onun kalbini kırmak istemiyordum. Adımlarımı hızlandırıp direkt çıktım üniveristeden.
-T-taehyun bekle beni! Lütfen aşkım!
Ne kadar sinirli olsam da kıyamıyordum. Adımlarımı durdurup yanıma gelmesini bekledim. Nefes nefese yanıma gelen Beomgyu'ya piknik sepetinden bir şişe su uzattım. Dediğim gibi kıyamıyordum ona. Şişeyi açıp kocaman bir yudum almıştı.
Su içmesi bitince tam konuşacakken elimi kaldırıp susmasını işaret ettim. Bu hareketimle üzgünce kafasını eğmişti.Onu arkamda böyle bırakmak istemiyordum bu yüzden boştaki elimle bileğini tutup yürümeye başladım. Sessizce yürüyorduk ikimizde. Mantıklı bir açıklaması olduğuna emindim ama şuan dinlemek istemiyordum. Belki sabah dinlerdim hem zaten ona sinirli kalamazdım ki ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Little Spidey//Taegyu//
FanfictionMahallenin örümcek adamı ve onun biricik hayranı [Slow update]