Kibar insanları sevemedik,
kaba insanları güçlü sandık.
Sevgiyi unuttuk,
birini aşağılamayı görev bildik.
Dürüst insanları iyi mevkilere getirmedik,
yalanların daha çok faydalı olduğunu sandık.
Kandırılmayı sevdik,
iş yapan insanları görmezden geldik.
Bir ağaç ekeni dışladık,
ağacı kesen yöneticiyi baş tacı ettik. Hizmeti görev bileni beğenmedik,
çalan,
rüşvet alan kim varsa alkışladık. Kendimize suçlu yarattık,
asıl suçluları görmedik,
görmek istemedik.
Olayların özüne inmedik,
yüzeysel olarak sorunları çözdüğümüzü sandık.
Yöneticilerin herhangi bir sorumluluk almadan konuşmalarına razı olduk,
istifa etmenin bir erdem olduğunu unuttuk.
Coğrafya kaderdik dedik,
kaderimize boyun eğip,
bilimi,
ilimi kapı dışarı ettik.
Yoksul olanı muhtaç ettik,
yardım edeni televizyonlara çıkarıp herkese duyurduk;
bir elin verdiğini diğer el görmez sözünü unuttuk.
Nerede boş vaat veren,
çevresinin cebini dolduran insanları başımıza getirdik,
mevzuata göre iş yapanları düşman eyledik.
Biz ne yaptıysak kendi kendimize yaptık. Suçluyu dışarıda aramaya gerek yok.
Ne de olsa bizi yönetenler aramızdan çıkan insanlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sirayet
PoetryBazı hisler, duygular yayılır. Bütün vücudumuzda hissederiz bunu. Ayaklarımızdan başımıza kadar bir kaygı, bir yaşanmışlık, bir geçmiş yayılır. Ne yapsak ne yapalım yayılmıştır, önüne geçmek mümkün değildir. Bu noktada tek çare yazmaktır.