"YENMEK"

10K 740 269
                                    

Geceye ait bir ay gündüze ait güneşi, bir gün olsun yener miydi?

Bir karanlığı kirletecek nitelikte gölge düşen hayatımda gizlenen aydınlığı arayan ruhum misali yaralıydım. Kalbimin içerisine işleyen bu zehir, ruhumdaki ayı yok sayıyordu. Sürekli engebeli bir şekilde ilerleyecek olan hayatımda keşke denilen şeylerin içerisine sıkışmaktan çekiniyordum, aydınlığın içerisinde bir dünyayı diliyordum. Kendimi ararken, olmaktan korktuğum yer olan aysız simsiyah bir gökyüzünün içerisine süzülüyordum, nefes almadan. Dönmeyi istemeyen o trenin vagonunda arkama bakmadan ilerliyordum ama benim olduğum vagonların arkasında bulunan vagonlarda bulunan geçmişimi hiç düşünmüyordum.

Uyanmamı sağlayan gün ışığına gözlerimi dikerek yatağımdan doğruldum. Dün gece güzel bir duş almış ve rahat bir uykuya dalmıştım. Aşağıdan gelen seslere kulak astım, bu duruma alışmam biraz zaman alacakmış gibi duruyordu. Başkalarının görüntüsüne alışmak zaten zordu ama bir de onların beni gördüğünü bilmek, yanımda olduklarını bilmek çok tuhaftı.

Yalnızlık; ruhumdaki kara bir serzeniş, karanlığımda ki yokluk, aydınlıkta ki sonsuzluktu. Yalnızdım, belki kimsesiz belki yetim belki öksüz. Bilmiyordum, başkası için yaşıyor, başkasıyla var oluyordum.

Şimdi o başkası ben olmuştum, rüyadaki onun için yaşadığımı düşündüğüm o kız aslında bendim. Peki, gördüklerim neydi, onlarda bir hayal mi yoksa anı mı? Bunu ayırt edememiştim. Kapının açılması ile içimden bir titreme geçti, bu birçok sefer olan şeydi ama ne anlama geldiğini bilmiyordum.

"Uyandın mı?" Yaren koşarak yatağımın ucuna oturdu. Gözlerinin içine baktığımda güldü.

"Yok, daha uyuyorum," diyerek ayağa kalktım ama tuhaf olan bunu ben söylemek istememiştim. İçimde sanki beni derinden sarsacak bir ruh vardı ve her cümlemde çıkmak için kendini zorluyordu. Kaşlarım yeniden anlamsız bir şekil alırken Yaren yalnızca kahkaha atarak bana sarıldı. Ona karşılık vermeden geri ittirip şaşkınca baktım.

"Eski Maya geri dönmüş," dedi. Az önce yaptığım şeye bozulmuştu ama pek belli etmedi. Ona neden kollarımın kalkmadığını, neden sarılamadığımı bilmiyordum. Bu benim elimde olan bir şey değildi, bu yüzden kendimi suçlamadan yalnızca nefes aldım. Benim konuşmamı beklercesine bakarken dudaklarımı araladım. "Bilmem, öyle mi?" dedim ben de anlamamış gibi yaparak. Aslında bu duyguyu bilmiyordum ama tuhaf hissetmiştim. Sevinmiştim galiba, eski benliğime tekrar kavuşuyor gibiydim.

"Hadi, kahvaltıyı hazırladık. Toparlan da aşağıya inelim." Bağırıyor ve gülüyordu. Ona uzaylıya bakıyormuş gibi bakmış olmalıydım çünkü yüzümdeki ifadeye katıla katıla gülüyordu.

"Neden bu kadar çok güldüğümü ve mutlu olduğumu soracaksın," dedi hala gülerek. Ama benden bir cevap almadan sözüne devam etti. "Ya sen evdesin, yani nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama evdesin işte. İki yıldır hayalini kurduğum şeyi şimdi yaşıyorum, duygularımı anlatamam," dedi eline kalbini götürerek. Ben ise hala ona değişik bir şekilde bakıyordum. Nasıl baktığımı tanımlayamıyor ama bakıyordum.

"Neyse sen giyin, ben aşağıdayım," dedi kapıya doğru ilerlerken ama benim sesimle bana döndü.

"Giyeceklerim nerede?" dedim etrafıma bakınarak. Karşımda bir gardırop vardı ama bana ait değilmiş gibi hissediyordum.

"Dolabında günlük ve spor giysilerin var, asıl benim bayıldıklarım aşağıdaki kıyafet odanda," dedi dolabımı açarken.

"Bunlar haricinde de giysilerim var mı?" Dolapta o kadar çok şey vardı ki, onlar karşısında gözlerim kocaman olmuştu.

AYSAR | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin