Harry, Louis'nin onu acil bir işimiz var demesiyle, belirttiği konuma geldiğinde heyecanlanmıştı. Ne çıkacağını merak ediyordu. Geldiği yer ise bir tren istasyonuydu.
Oldukça kalabalık olan istasyonda göz gezdirdi ve panik içinde ki insanların bir yerlere sürüklenmelerini izledi. Louis, kendisini neden buraya çağırmıştı bilmiyordu ama konu Louis olunca lafını ikiletmeden ve ya sorgulamadan oraya gelirdi bu her zaman yaptığı bir şeydi. Bu yüzden heyecan içinde bekledi.
Aniden, gözlerinin küçük eller tarafından kapatılmasıyla gülümsemesi bir olmuştu. Aldığı parfüm kokusundan hemen tanımıştı zaten güzeller güzeli sevgilisi Louis'yi.
Louis, ellerini çekmeden onun arkasından çekilip önüne geçmiş ve yine ellerini çekmeden kalın dudaklara mükemmel birer öpücük bırakmıştı.
En sonunda ellerini onun gözlerinden çektiğinde, Harry ilk olarak Louis'nin elinde ki lale demetine bakmış ve ardından kocaman gülümseyerek sarılmıştı.
Louis'de onun sarılmasına gülümseyerek karşılık vermiş ve kollarını çekince yüzlerini yaklaştırmıştı. ''Hoş geldin Harold, seni bekledim bende.''
Harry, bir şey dememişti ''Niye tren istasyonuna geldik?''
Louis'nin gülümsemesi daha da genişlerken büyük tren istasyonunda göz gezdirmişti. ''Seni bir yere götüreceğim.''
Harry, daha fazla soru soramadan Louis'nin elleriyle beraber tren istasyonunun içine doğru çekilmiş ve binecekleri peronu aramaya başlamışlardı.
Sonunda vardıklarında içine binmiş ve boş bir yere oturmuşlardı, karşı karşıya duruyorlardı.
Harry, sürekli sırıtarak karşısında ki adamı izliyordu. Louis'nin de geri kalır bir tarafı yoktu aslında.
Harry, ellerini çenesine yaslarken sormuştu ''Çok heyecanlandım!''
''Bende.'' diye yanıt vermişti Louis, o Harry'i götüreceği yeri söylemese de Harry'nin bu kadar heyecanlanmış olmasına çok seviniyordu.
Her ne yaparlarsa yapsınlar her zaman sanki ilk günmüş gibi bu kadar heyecanlı ve mutlu olmaları ikisinin de en sevdiği şeylerden biriydi.
Tren demir raylarda ilerlerken, Harry yolu izlemeye başlamıştı bile geçtikleri yerlere bakıyor ve daha da heyecanlandığını hissediyordu. Aniden ellerinde hissettiği ellerle duraksadı.
Louis, büyük elleri avucunun içine almış doğruca ona bakıyordu ''Ne düşünüyorsun sevgilim?''
Harry, gülümsemiş ve karşısında ki adamın dudaklarına minik bir öpücü kondurmuştu ''Sadece nereye gittiğimizi anlamaya çalışıyorum.''
''Eğer yolu izlersen gözlerini kapatırım, sürprizimi bozma!'' Sahte bir sitemle söylemesi Harry'i güldürmüştü.
''Ama merak ediyorum!''
''Göreceksin, az kaldı. Uzak bir yer değil.''
Harry, kollarını bağlarken arkasına yaslanmıştı ''Söylemezsen küserim!''
''Söylersem, sürprizi kaçar bebeğim.''
Harry, ikna olmuş gibi kollarını ayırırken kulaklıklarını çıkartmış ve Louis'nin yanında ki boş yere ilerlemişti. Temas bağımlısıydı ve bu yüzden onun yanında oturmak kendini çok daha iyi hissetmesini sağlayacaktı.
Kulaklığın tekini onun kulağına takarken, sürekli beraber dinledikleri şarkılardan birini başlatmıştı.
Louis, kulağında çalmaya başlayan Chris Isaak ile bakışlarını yanında omuzuna yaslanmış olan adama indirmiş ve dudaklarına minik bir öpücük bahşetmişti, bir süre daha camdan dışarıyı izleyerek gitmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Intruder | Larry Stylinson [✔]
FanfictionSMUT ALERT!! Louis, yaz tatilini Los Angeles'ta en yakın arkadaşı Zayn'nin evinde geçirmekteydi, nihayetinde sonbahar geldiğinde ve evine döndüğünde, kötü bir ayrılık yaşamış olduğu eski kocasının evinde onu beklediğini bilemezdi. Toplinson!