➵ we were in love, now we're strangers

103 18 35
                                    

Harry, oturduğu yerde dikleşmiş ve beyaz, tüylü ceketini üzerinden çıkarmıştı. Son 3 gündür yine Louis ile konuşmaz olmuştu, John'la yaşadığı şeyleri öğrenmesinin üstüne duruma biraz daha ılımlı yaklaşmak istiyordu açıkçası çünkü Louis ile barışmadan önce geçmişte ki her şeyi unutacaklarına dair söz vermişlerdi ve Harry'nin bu konuyu açması tamamen bu sözü bozmuştu.

Bunun üzerine evine gidip özür konuşması yapacağı sırada resepsiyonist kadın Emily ona bir şeyler anlatmıştı ve Harry yine sinir küpüne dönmüştü. Böyle durumlarda Harry'nin tek çözümü kendini işine vermek olurdu ve gene aynısını yapmıştı.

Oturduğu masasında ki fotokopilere baktı, yüzünü avuçlarının arasına gömerken bir yandan da iç çekmiş ve kahvesinde ki son yudumu içmişti.

Kararmaya yüz tutmuş hava da gezdirdi gözlerini, yavaşça önünde ki kağıtları toplarken bir yandan da evrak çantasını yerleştiriyordu.

En sonunda ayağa kalktı artık gitmesi gerekiyordu, son 3 gündür kendini işine öyle vermişti ki. Kafasında ki bütün Louis ile ilgili düşünceleri uzaklaştıracak tek çözümünün bu olduğuna inanıyordu. Ama bunun yanı sıra uyku problemi de bunun beraberinde geri gelmişti.

Harry, soğumuş olan kahveyi içmekte tereddüt etti, çöpe gitmesin diye tek dikişte bitirebilirdi ama yapmadı ve bardağı olduğu gibi çöpe atıp çantasını da alarak büyük odasının kapısına yöneldi.

Çıkış kapısına ulaştığında kapı da duran güvenlik Harry'e yaklaştı ''Bay Styles.''

Harry, bakışlarını onun tarafına çevirirken soru sorarcasına baktı ''Evet?''

Siyahi, gür yapılı, takım elbiseli adam elinde tuttuğu postayla Harry'e yaklaşmıştı ''Size posta var.''

Harry, kaşlarını çatarak karşısında ki adama bakmıştı. Bu zaman da kim posta yollardı ki?

''Kimden?'' Postayı eline alırken sormuştu.

''Kısa boylu, mavi gözleri olan ve çok acil bir işi olduğunu söyleyen bir adam getirip size bıraktı.''

Harry, duyduğu şeyle sırıtmasına engel olmaya çalıştı ama buna karşı koymak çok zordu. Kendine kabullendiremiyor olsa da içinden Louis'yi affetmişti bile. Güvenliğe teşekkür etti ve elinde ki postayla oradan çıktı.

Arabasına binip çantasını yan koltuğa bıraktığı anda postayı açmaya koyuldu, heyecan içerisinde açmaya uğraştığı için bir türlü açamadığı posta en sonunda yırtıldığında içerisindekilere göz gezdirmişti. Bir çok fotoğraf vardı, hepsini kucağına boşaltırken doğum günü hediyesi için sabırsızca bekleyen küçük bir çocuk gibiydi.

Kucağına düşen fotoğrafların birini eline alıp incelemeye başladığında, gördüğü görüntüyle gözlerinin dolması bir olmuştu.

Evlendikleri günden 1 hafta sonra çıktıkları balayı tatilinden bir kare vardı. Louis, şezlong da uzamış olan Harry'e su fırlatırken çekmiş olduğu bu fotoğraf Harry'nin duygulanması için yeterdi.

Daha büyük bir sabırsızlıkla onun altında ki fotoğrafa geçerken gülümsemişti. Bu fotoğrafta ise kaldıkları küçük ahşaptan evin bahçesinde ki salıncakta oturup limonata içtikleri ve sadece birbirleriyle öpüştükleri günden bir kare vardı.

Harry hatırladığı güzel anılarla günler öncesinde yaşanmış her şeyi unutmuş bir şekilde gülümseyerek ve dolu gözleriyle fotoğrafları geçiyordu.

En son fotoğrafta orada ki son günlerinde ki akşam yemeğinden bir kare vardı, Louis Harry'e hala takmakta olduğu gül yüzüğünü armağan etmiş ve ona özel bir loca da bir akşam yemeği ayarlatmıştı. Yatağın etrafına serpiştirmiş olduğu gül demetleri ve mumlar ile de evliliklerinin ardından en özel gecelerden birini yaşatmıştı ona.

Intruder | Larry Stylinson [✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin