Çok uzun bir aradan sonra tekrar merhaba arkadaşlar. Nasılsınız? Umarım her şey yolundadır. Benim bu geçen iki ay çok yoğun geçti. Üniversite'de bu dönem bayağı yorucuydu benim için, o yüzden pek yazamadım. Ama şimdi hikayemiz kaldığı yerden tam gaz devam edecek. Neyse, yine çok konuştum. Sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Oy vermeyi, yorum yapmayı unutmayın. Yorumlarınızı bekliyor olacağım. İyi okumalar!!
-
Biraz öyle durduktan sonra birbirlerinden ayrılıp gözlerinin içine baktılar. Bu bakışların altında birçok duygu vardı. İkisinin gözlerinde aşk vardı. Zaten bu duygu hiç bir zaman eksilmedi ikisinden. Tam tersine, çok daha fazla arttı. Her gün daha da büyüyordu bu aşk. Bu güzel anı bölen ikisinin çalan telefonuydu."Oğulcan arıyor" dedi Ömer.
"Yasmin de arıyor" dedi Süsen.
"Merak etmişlerdir muhtemelen. Sen Yasmin'le konuş, ben Oğulcan'la konuşurum" dedi Ömer. O telefonu açıp Oğulcan'la konuşmaya başladı. Bu sırada Süsen de telefonu açıp Yasmin'le konuştu.
Telefonu açar açmaz "Ya kızım neredesin sen? İki saattir seni arıyoruz. Meraktan çatlayacağız" dedi Yasmin.
"Evet ya. Çekip gittin öyle. Ne oldu? Ömer seni buldu mu?" dedi Elif bir yandan. Anlaşılan Süsen hoparlördeydi.
"Bir sakin olun ikiniz de. Her şey yolunda. Ben iyiyim, Ömer de iyi. Hoparlördeyim galiba" dedi Süsen.
"Oh be! Ne kadar merak ettik var ya. Neyse, iyisiniz. Hem evet hoparlördesin. Biz seni aramak için bahçeye çıktık. Diğerleri salonda" dedi Asiye.
"Ha tamam. Siz merak etmeyin, birazdan döneriz. Hadi görüşürüz" dedi Süsen ve kızlarla vedalaşıp telefonu kapattı. Ömer'in de telefonu aynı zamanda kapattığını ve yanına geldiğini gördü.
"Merak etmişler" dedi Ömer.
"Öyle" dedi Süsen.
"Biraz yürüyelim mi? İyi gelir" dedi Ömer.
"Benim için fark etmez ama sen yorulmazsın değil mi? Yaran acıyordu az önce" dedi Süsen.
"Biraz acımıştı ama şimdi geçti, merak etme. Hem yorulursam söylerim, geri döneriz" dedi Ömer.
"Peki tamam o zaman. Yorulursan hemen söyle, anlaştık mı?" dedi Süsen. Ömer tebessüm edip kafasını olumlu anlamda salladı.
Kaldırımda yürümeye başladılar. Hava çok güzeldi. Süsen'in saçları uçuşuyordu. Bu görüntü Ömer'in çok hoşuna gidiyordu. Bir insan bu kadar güzel olur mu? Olurdu. Yürürken aralarında bir sessizlik oldu, ta ki Ömer konuşana kadar.
"Süsen ben çok özür dilerim. Böyle söylemek istemedim. Biliyorum çok saçmaladım, ama me yapayım? Seni o kadar seviyorum, o kadar özlüyorum ki, başkalarla gülüp konuşmanı kıskanıyorum" dedi Ömer.
"Konu açılmışken bir takım şeyleri açığa getirelim artık. Az önce bana baştan başlayacağız demedin mi?" dedi Süsen.
"Dedim" dedi Ömer.
"Güzel. O zaman birbirimize güvenmeliyiz. Her şekilde ve her koşulda birbirimize güvenmeye öğreneceğiz" dedi Süsen.
"Ben sana güveniyorum ama işte başkalarına güvenmiyorum" dedi Ömer.
"Madem bana güveniyorsun, başkaları tarafından herhangi bir yanlış görürsem kendimi koruyabileceğimi de biliyorsun" dedi Süsen.
"Biliyorum. Tamam, sana söz veriyorum artık bir daha saçmalamayacağım" dedi Ömer.
"Umarım Ömer. Ayrıca kıskandığın kişi benim üvey kardeşim oluyor" dedi Süsen.
"Nasıl yani? Ne üvey kardeşi?" dedi Ömer anlamayarak. Kimse ona böyle bir şeyden bahsetmemişti.