5. Kalbe Atılan İlk Çentik.

98 12 221
                                    

Hellö.

Bol bol yorumlu ve bol bol oylu bir bölüm olması dileğiylee

Keyifli okumalarr
🖤

Acı geçerdi. Ama izleri; senin ruhunu acıtacak kadar seninle birlikte olurdu. Yapılan yanlışlar telafi edilemezdi. Uygulanan bir şiddetin sonucunda oluşan izler geçmezdi. Ama sen, şiddeti uygulayanı unutup hiç bir şey olmamış gibi hayatını kaldığın yerden devam ederdin. Belki o hatayı yapanı yeniden severdin. Belki de içinde sevginin kırıntısı bile olmayan kalbinin içinde onu ezerdin.

O ise hatayı yapanı tanımıyordu. Belki de tanımak istemiyordu. Belki de tanıdığında canı hiç olmayacak kadar yanacaktı. Bilmiyordu. Hiçbir şey bilmiyordu. Ama bir şeyden emindi; O, gerçekleri öğrenince kaçacaktı, hatayı yapandan kaçacaktı. O, hatayı yapandan çok, hatanın sonucunda oluşan izlere ve o izlerde saklı olan travmalara odaklanıyordu. Kim bilir, belki onu acıları ayakta tutuyordu?

Sigarasından bir nefes çekerken dişlerini sıktı Aral. Onun boynundaki iz. Sigara izi... Onu Doğan yapmamıştı. Bundan emindi Aral. Ama şüphelendiği son bir kişi kalmıştı. Eğer o yaptıysa derisini yüzüp onu lime lime edecekti.

"Vicdanını siktiğim puştu." diye homurdandı ağzının içinde. "Eğer sensen bak ben sana ne yapacağım." Sigarasından bir duman daha çekti içine. "Ona dokunmak neymiş göreceksin. Seni doğduğun güne pişman edeceğim. Soysuz it" dedi sinirle kendi kendine. Biten sigarasını çöpe attı.

Kafasını kemiren düşüncelerden arınmak için bilmem kaçıncı sigarasını yakıp yağmurun altında yürümeyi devam etti. Ama değil arınmak, bir sigara daha yaktığı için aklına yine İz geldi. Son üç aydır hiç olmaması gerektiği kadar başı ağrıyordu.

Görevi gereği onu korumak zorundaydı ve o psikopatı bulması gerekiyordu. Üç ay önce bu görev ona verildiğinde kolay sanmıştı ama onu bulmak; samanlıkta iğne aramak kadar zordu. Ama bulacaktı onu. Öyle büyük bir hırsı vardı ki, vazgeçerse kendisine yakıştırmazdı.

İz... Onun hakkında öğrendiği gerçekler ve onun daha bilmediği hayatın doğruları... Ona konulan ad buydu mesela, ama o kabullenmiyordu. O isimde acıları vardı çünkü. Peki o acıları yaşatanın kim olduğunu öğrenirse ne olacaktı? Peki ya ona gerçekleri kim söyleyecekti? Koray bile daha anlatmamışken bu sorumluluk ona düşmezdi. Ama belki ona anlatmaya çalışabilirdi. Belki ona kendisini sevdirebilirdi. Belki de kendisini kabullenmeyi öğretebilirdi.

Sigarasından derin bir nefes alıp havaya doğru üfledi. Cengiz'in aramasıyla yanından ayrılıp emniyete gitmişti. İncelemesi gereken dosyalar vardı. İşini hallettiğinde arabasına doğru ilerlerken yağmurun bardaktan boşalırcasına yağdını fark edince vazgeçip yürümeyi karar vermişti.

Kafasını toparlaması gerekiyoru. O yüzden hep yaptığı gibi şiddetli yağmurun altında yürüyüp sayısızca sigara yakmaya başlamıştı. Ama olmuyordu. Sigaradan her nefes alışında onun, yaşlarla dolu gri gözleri aklına geliyordu. Onun dolu gözleri Aral'ın canını sıkıyordu. Bu yüzdendir son üç ay hiç olmaması gerektiği kadar başı ağrıyordu. Çünkü fırsat bulduğu her an ağlıyordu.

Bir keresinde markette sevdiği çikolata bitti diye eve gelene kadar ağlamıştı. Aral, bu görüntüyü uzaktan izlerken sayısızca of çekip bu kadar yaşın o gözlerden nasıl aktığını düşünmeden edememişti. Cam duvardan gördüğü kadarıyla eve gidincede ağlamayı bırakmamıştı. Bu kadar ağlamasına dayanamayıp sevdiği çikolatadan küçük bir koli alarak kapısına bırakmıştı ve zile basıp kapıdan hızlıca uzaklaşmıştı. Kapıyı açıp ayağının ucundaki koliyi görünce önce biçimli, saçları renginde olan kaşları çatılmıştı. Ardınan kan çanağına dönmüş gözlerini etrafta gezindirmişti. Kimseyi bulamayınca yavaşça eğilip küçük koliyi kucağına almıştı. Tatlı tatlı mırıldanırken kolinin sağına soluna bakıp not var mı diye bakmıştı. Bulmuştu da. Aral, o korkmasın ve yanlış anlamasın diye koliyi Koray göndermiş gibi not yazmıştı. Not kısa ve özdü;

KÜLLERİN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin