Hellö.
Bol bol yorum yapmayı unutmayınnn
İyi okumalar
🫀Gözlerim yavaşça aralanırken nerede olduğumu anlamaya çalıştım. İki elimle gözlerimi ovalayıp siyah yorganı ayağımla iterek, kocaman yatakta bağdaş kurup oturdum. Nihayet gözlerimi ovalama işim bittiğinde odaya göz gezdirdim. Burası Aral'ın odasıydı. Peki benim ne işim vardı burada?
Kapı açıldığında uykulu gözlerimi gelen kişiye diktim. Gelen Aral'dı.
"Uyanmışsın." Güne, onun erkeksi ve kalın sesini duymakla başladığım için mutluydum.
"Ne işim var burada?" diye sordum.
"Hatırlamıyor musun?" Hayretle sorduğu soru karşısında başımı iki yana salladım. Gerçekten ne için burada olduğumu hatırlamıyordum. Uzunca yüzümü inceledi. Sanki hatırlayamam ona acayip garip geliyormuş gibi bir yüz ifadesi vardı. Alışmıştım unutkanlığıma. Küçüklüğümden beri unutkanlık vardı bende. Hatta şu an geçmişimi anlatmamı isteseniz anlatamazdım. Hatırlamıyordum çünkü.
Gözlerimi onun durgun bakışlarından çekip etrafı inceledim. Odası siyahlarla dolu ve sadeydi. Ama göze çarpan eşyalarda vardı. Mesela duvarda asılı duran, boyumdan büyük bir adet vezir tablosu vardı. Taş tam devrilcekken sanki kendini frenlemiş gibi resmedilmişti. Tablonun altında ince, cam bir masa vardı ve üstünde siyah taşları olan satranç tahtası vardı. Yatağının yanındaki komodinin üzerinde duran gece lambasının yanında satranç taşlarından kocaman bir vezir biblosu vardı. Adam vezir taşına kafayı takmıştı.
"Satranç oynamayı seviyorsun sanırım." diye bir tahminde bulundum etrafı hâlâ incelerken. Cevap gelmedi. Gözlerimi onunkilerle buluşturduğumda durgun gözlerle çehremi seyrediyordu.
"Hayatımın tek eğlencesiydi." Kurduğu cümle karşısında kaşlarım çatıldı.
"'Eğlencesiydi' derken? Artık değil mi?"
"Yıllardır oynamıyorum," Gözleri bir an olsun bile benden kopmuyordu. "Bir daha oynayacağımı da sanmıyorum."
"Neden?"
"Oyun arkadaşım artık yok." Soğuk cevabını karşısında üşüdüğümü hissettim. Bu konunun geçmişine dayandığını hissettiğim için, açtığıma pişman oldum.
"Özür dilerim."
"Ne için?"
"Konuyu açtığım için... Yani şey..." Suçlulukla söylemek istediklerim karşısında başını yavaşça iki yana sallayıp hafifçe güldü.
"Kalk hadi, kahvaltı hazır. Lavaboyu kullanabilirsin. Ben de Koray'ı uyandırayım." Tam odadan çıkacakken hızlıca konuştum:
"Koray'da mı burada?" Yüzüme uzunca baktı. Gözlerinde anlamını bilmediğim bir ifade geçti. Cevap vermeden kapıyı açarak odadan çıktı. Çıkmadan önce gözlerinde gördüğüm hüzüntülü ifadenin anlamını anlamayarak ayaklanıp lavaboya girdim.
Lavabonun içi de ev gibi siyahlarla döşenmişti. Siyah mermer taşları estetiklik katmıştı. Adam siyah sevmiyordu, siyahı direkt yaşıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/353610368-288-k581168.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLERİN İZİ
Mystery / Thriller"Üç kara gül, üç mucize ve üç doğuş..." & Küçük yaşta ailesini kaybeden Doğa, büyüdüğünde anne ve babasının katili olan kuzeni tarafından bir not buluyor. Bu sayede yıllar sonra katil, yeniden kızın peşine düşüyor. Doğa, davanın yeniden açılmasıyla...