1. Bölüm

25 2 6
                                    


1 ay önce
   
   "AKİRAA! Seni bırakıp gitmemi istemiyosan kalk artık! Ne zorun vardı ki sabaha kadar oturdun."

Ev arkadaşım İzem sanırım beni uyandırmak için çabalıyordu. Sesine bakılırsa saatin bihayli geç olması gerek. Oysa daha uyuyalı toplasam 3-4 saat olmuştu. Hala yorgundum. Saat 3'te yatmamıda hesaba katarsak saat daha 6-7 civarı bir şey olmalıydı. Böyle bağırılması için erken bir saatti. Yoksa zaman kavramını unutup fazlaca uyumuşmuydum. Eğer böyle olduysa gerçekten bittiğimin resmi olabilir çünkü uyumayıp yaptığım ödevimi geç kaldığım için veremeyebilirdim ve evet bu bu zamana kadar topladığım tüm puanları düşürebilirdi çünkü önemli bir derstti ve düşük almam hiç iyi olamazdı. Sanırım artık kalkmam lazımdı. Umarım okula koşmam gerekmez.

  
  Zihnimde dolanan düşenceler bende şok etkisi yaratmıştı. Her şeyi yeni idrak ediyomuşum gibi bi hışımla yataktan çıktım. Hemen yatağımın yanındaki komidinin üstünden telefonumu aldım ve saate baktım. Neyseki düşündüğüm gibi olmamıştı. Saat daha 7:38'di ve evet benim için erken bir saatti. Genelde benim yaşımdaki kızlar için bu ölüm olabilirdi çünkü 8:40'taki derslerine yetişe bilmek için büyük ihtimalle 6'da kalkıp duşa girip makyajyarını yapmaları gerekiyordu. En azından İzem öyle yapıyordu. Ama neyseki benim böyle bir derdim yoktu. Oldum olası makyaj yapmayı hiç sevmezdim. Yüzlerine sürdükleri o şeyler beni boğuyordu. Tüm iliklerimi kapatıyormuş gibi hissediyordum. Bu tutumumdan dolayı geçen yıl İzem'in benim üzerimde uyguladığı bir çok makyaj işkencesine maruz kalsamda neyseki en sonunda pes edip beni salmıştı.

      İzem'in bağrışına ters bir şeklide sakince yatağımdan çıkıp giysi dolabımım önüne gelmiştim. Sabah geç uyanma ihtimalime karşı gece yatmadan duş aldığımdan sadece saçlarımı tarayıp üstümü değiştirmiş ve ödevim ve ders için gerekli eşyalarımı alıp odamdan çıkmıştım.
  
   Mutfağa doğru ilerlerken İzem'in bağırışı kulaklarıma dolmuştu. Sesinden anladığım kadarıyla isyan bayraklarını çekmiş ve beni uyandırmak için odama geleceğini söylemişti. Oldum olası odama girilmesinden hoşlanmamışımdır. Orası benim kişisel alanımdı ve benden başka kimsenin girmesini istemiyordum. Buna en yakın arkadaşımda dahil. Sanırım İzem bunu kullanıp beni odamdan çıkarmaya çalışıyordu. Ama malesef canım arkadaşımın bilmediği şeyin benim şuan mutfak kapısında durmuş sırtı dönük bir şekilde ona bakmamdı.

    Normelde şu anda oturduğu koltuğun karşısındaki koltuğa geçer cama arkasını döner ve bana bakarak "Sevgilim başka erkeklerin bakmasını istemiyor bende düşünceli bir kız arkadaş olarak sevgilimin dediklerine uyup cama arkamı dönüyorumki kimse beni göremesin." diyordu. Tabiki sevgilisi hiçte öyle biri değildi. Kendince abartıp aklınca bu zamana kadar hiç olmamamış sevgilime gönderme yapıyordu. Neden bunu yapıyodu pek anlamıyordum. En son dediklerine göre ben de sevgili yapıcakmışım ve onları en yakın arkadaş yapıcakmış. Nedenini sorduğumda çünkü biz en yakın arkadaşız demişti. Omuz silkip geçmiştim. Yine onu karşıdaki koltukta bekliyordum. Bu beni için bir lütuftu çünkü beni tehdit edişinin ve geç bir saatmiş gibi beni şok etkisiyle uyandırmasının bir karşılığı olmalıydı.

    Sessizce arkasına gittim ve her nekadar tüm günü burnumdan getireceğini bilsem bile tüm cesaretimle sarılığı ağır basan kumral saçlarını karıştırdım. Karıştırdım dediğim ise sadece bir kere elimi kafasında sağ sol yapmıştım. Anında içine doğmuş gibi arkasını dönmesiyle amacıma tam ulaşamamıştım. Bu benim için her ne kadar küçük bir şey olsada İzem için çok büyük bir şeydi. Bunu hiç bilmiyor olsam bile hışımla kalkışı ve beni öldüceğini söyleyerek ve öldürücü bakışlar eşliğinde koşar adım banyoya gidişinden bunu anlamak pek zor olmazdı. Geri döndüğünde beni öldüreceği kesindi. Saate baktığımda saat 8:07'ydi. Masanın başına geçtim ve kahvaltımı yaparken bir yandan da canım arkadaşım İzem'i beklemeye başladım.
   
     Kahvaltımın bitimine yakın İzem'i kapıda gördüm. Hemen telefonumu açtım ve saate baktım. Saat 8:20'ydi. Tam 13 dakikadır ufak bir kıl kaymasını düzeltiyordu. Evet kıl kayması çünkü ona saç bozulması diyemeyeceğim kadar hafif olmuştu. Belki fark edip dönmeseydi o zaman saçının bozulduğunu söyleyebilirdim. 

Mavi Altın;KalsedonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin