Yumuşak bir yer. Yüzüme vuran sıcağı hissediyorum. Hoş bir sıcak. Yeni yeni uyanırken beni mayıştırmaya başlıyor. Bir saniye. Yumuşak bir yer mi? Sıcak mı? Uyanmak mı? Ben uyuyor muyum? Ben neredeyim?
Gözlerimi açmaya çalışım ama başaramadım. Sanki göz kapaklarıma tonlarca ağırlığında tuğla koymuşlar gibi. Bedenimi hareket ettirmeye çalıştım. Her yerim sızlıyordu. Bana ne oldu?
En son olanları hatırlamaya çalıştım. En son su içebileceğim bir kaynak arıyordum. Sonra mola vermiştim. Ondan sonrası puslu.
Bir koku duydum. Sıcak kestane kokusu. Bu koku nereden tanıdık? Hatırlamak için zihnimi zorluyorum ama bulamıyorum. Ben neredeyim, bu koku nereden geliyor?
Şu an da ormanda olmam gerekmiyor mu? Acaba eve geri mi dönmüştüm? Bu umuda tutunmak istiyorum.
Bir süre sonra yanı başıma birinin geldiğini hissettim. Bu kim şimdi? İzem mi? Lütfen İzem olsun. Dudaklarımda bir ıslaklık hissettim. Su. Sanırım pamuk gibi bir şeyle dudaklarımı ıslatıyordu. Ne kadar susadığımı o zaman fark ettim. Kana kana içmek istedim ancak bunu ne söyleyebiliyor ne de hareket ederek anlatabiliyordum. Kendimi çağresiz hissettim.
Bu sinirlerimi çok bozdu. Burada geçirdiğim zamanlarında etkisiyle bir sinir yüklemesi geçirdim. Bunu her ne kadar şu an yapasamda en kısa zamanda içimi akıtacağıma eminim.
Zihnim yine karanlığa gömüldü.
Bu karanlık zamanlarda rüya görüyordum. Bunun rüya olduğunun farkındalığıyla ve bir sürü rüya görüyorum. Tek seferde 3 4 kez görmüş bile olabilirim. Rüya gördüğümü biliyorum ama ne gördüğümü hatırlamıyorum.
Rüya geçişlerinin de farkındayım. Aydınlıktan sonra gelen karanlık bana bunu düşündürdü. Kaç tane rüya gördüğümü bu şekilde çıkarabiliyorum. Belki diğer insanlar için normal olabilir-3 4 tane olmasada- ama bana çok uzak bir kavram rüya görmek.
Bu olaylar olmadan önce en son ne zaman rüya gördüğümü bile hatırlamıyorum. Hatırımda kalan rüyalar genelde geçmişle babamla geçirdiğim zamanlarla ilgili olurdu. Ondan öteye geçtiğini hatırlamıyorum.
Kabus bile gördüğümü hatırlamıyorum. Bunu hep olumlu bir kız olmama yorumladım. Eğer bu yüzdense son bir ayda ne olduda fazlasıyla negatif oldum hiç bir fikrim yok. Her ne kadar gerçekleşen rüya olsalarda-artık öyle bir şey varsa-, buna rağmen rüya görme hızım beni bile şaşırtıyor.
Bilincimin ve hislerimin yavaş yavaş yerine geldiğini hissettim. Ellerimin ve ayaklarımın varlığını daha net hissediyordum. Her ne kadar daha hareket ettirememiş olsamda orada olduklarını biliyorum. Artık sıcak kerstane kokusu daha net geliyor.
Yanan odunların çıtırtısını işittim. Odun mu yanıyor? Ben gerçekten nasıl bir cehenneme düştüm böyle!? Nerede olduğumu az çok kavramaya çalıştım ama başaramadım. Gözlerimi hala açamıyor bedenimi hareket ettiremiyordum.
Bu canımı sıkmaya başladı. Ne kadardır böyleyim ben? Daha ne kadar böyle duracağım?
"Emin ol bunu bende en az senin kadar merak ediyorum."
O ses de kimdi?
"Korkmana gerek yok. Sana bir şey yapmayacağım."
İçime su serptin sağ ol! Kim bu!? Ben neredeyim? Kiminle birlikteyim şu an? Sesi kalındı. Erkek mi? Tek bile olmayabilir. Ben ne yapacağım şimdi. Sanki bir şey yapabilirimde.
"Sakin ol. Hiç bir şey yapmayacağım sana. Şu anda da benim evimdesin. Ve tek kişiyim. Hayvanlar hariç."
Sonunu hafif kısık sesle söylemişti. Bunu neden yaptığını anlamadım. Sonuçta hayvanlar. Bunu çok düşünmedim. Ama bir saniye. Bu benim daha demin kendime sorduğum soruya cevap verdi. Bunu nereden bildi? Farketmeden dışımdan mı konuştum. Ama konuşamıyorum ki. Ağzımı bile hareket ettiremiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Altın;Kalsedon
FantasiSıradan bir hayat. Sıradan seçimler.. Kendisininde sıradanlardan biri olduğunu düşünürken içindeki kristallerden habersiz büyümüş bir kız aslında ne kadar sıradışı olduğunu bilseydi ne yapardı... Taşların içinde dış görünüşü nedeniyle kendini taş sa...