Merhabalar,
Sizlere bir gün rötarlı geldiği için biraz uzun yazarak kendimi affettirmeyi amaçlamış olabilirim :) Ben yazarken oldukça keyif aldım, umarım güzel bir tat bırakır sizde de.. Beğenilerinizi yada eleştirilerinizi lütfen belirtin ki bununla ilgili adım atalım.
İyi okumalar :)
Bu hafta ki konumuz meslek seçimi. Bu konuyu ele almamın sebebi lise ve üniversite tercihlerinin yakın tarihlerde yapılacak olmasıyla alakalı çünkü meslek seçimi hayatımızda alacağımız en zor kararlardan bir tanesi. Günlük heveslerden ziyade uzun soluklu bir maraton olan işimiz, kendisine uygun, uzun bir düşünme süreci ve kararlılık ister.
Verileri incelediğimizde yıllarca eğitim alıp, alanında uzmanlaşmış kişilerin bir çoğu ne yazık ki yapmak istediği mesleğin farklı meslek olduğunu belirtiyor. Ailesinin isteği üzerine, o dönemde revaçta olan gözde meslek olması, maddi gelir açısından veya yaşadığı bölgeye uygun olması gibi çeşitli sebeplerle kişinin gerçekten istemediği bir meslek seçimi kısa sürelerde tatmin yaşatsa bile zaman geçtikçe işinden soğumaya, verimliliğini düşürmeye başlar. Yanlış meslek seçimi sizleri mutsuz edeceği gibi başarılı olmanızı da olumsuz yönde etkiler.
Bir Çin atasözünden alıntı yapmak istiyorum.
"Bir saat mutlu olmak istiyorsan Şekerleme yap.
Bir gün mutlu olmak istiyorsan Balık tut.
Bir hafta mutlu olmak istiyorsan Tatile çık.
Bir ay mutlu olmak istiyorsan Evlen.
Bir yıl mutlu olmak istiyorsan Servete kon.
Bir ömür boyu mutlu olmak istiyorsan Sevdiğin işi yap..."Ne kadar doğru öyle değil mi? Ailenizden, akrabalarınızdan, evcil hayvanınızdan bile daha fazla zaman geçireceğiniz tek şey işiniz olacak. Ömrümüzün büyük bir kısmını kaplayacak olan mesleğimizi seçerken nelere dikkat etmeliyiz peki?
Doğru meslek seçimi için ise kendimize sorular sorarak başlayabiliriz işe.
İlk soru "Ne yapmak istiyorum?"olsun. Bu soruyu tarafsızca değerlendirin. Gerçekten ne yapmak istediğinize karar vermek en zor kısımdır. Çevrenizin değil sizin tercihinizi göz önünde bulundurun. Ailenizin kısa süreli mutluluğu için uzun vadede mutsuz olmayı istemezsiniz. El alem ne der? diye düşünmeden özgürce istediğiniz meslek de karar kılın.Çeşitli müzik aletlerinden yayılan ezgilerde kaybolup müzikle uğraşmak istiyorsanız müzisyen, insan anatomisi ilginizi çekiyor ve insanlara sağlık açısından yardımcı olabilmek için doktorluğu tercih edebilirsiniz. Çocuklarla vakit geçirmek size huzur veriyordur öğretmen olmayı düşünebilirsiniz, saçlara şekil vermek sizin işinizdir kuaför olabilirsiniz, her bulduğunuz kağıda bir şeyler yazmak, gönlünüzün ırmaklarından akanları mürekkeple buluşturmak sizin için bir tutku ise edebiyata yönetebilirsiniz, her milletten insanla iç içe olmak sizin için biçilmiş kaftansa ve turistik yerleri gezmeyi de ihtiyaç olarak görüyorsanız rehber olabilirsiniz, çizimler yapıp daha sonra onları kumaş ve iplikle 3 boyutlu hale getirmeyi kafaya koyduysanız modayla ilgilenebilirsiniz.
Bunlar gibi sayarak bitiremeyeceğimiz pek çok meslek çeşidi var. İstediğinizi belirledikten daha sonra ise "Yeteneğim var mı?" Sorusuna dürüstçe cevap vermeliyiz.
Yetenek de unutulmaması gereken bir unsur zira sesiniz pek de hoş değilse şarkıcı olmak pek de gerçekçi bir tutum olmaz. Çizimi cin aliden hallice olan birisinin eğitim alsa bile belli bir noktaya kadar başarılı olacağının bilinciyle hareket edilmeli.
Bir sonra ki soru "Karakterim, yaşam biçimim bu mesleğe uygun mu?" olmalı. Karakterimiz de yeteneğimiz gibi meslek tercihinde önemli bir unsur. Her birey kendine has özellikler taşır bu özelliklerde tavırlarına, hareketlerine hatta mimiklerine bile yansır.
Çok enerjik, hiperaktif birisinin durağan, stabil bir işte çalışması ne kadar ironi ise çekingen, içine kapanık birinin pazarlamacı yada avukatlık gibi mesleklerde çalışması da bir o kadar absürt olur. Tabi ki imkansız değil mümkün ama karakter ve meslek doğru orantıda olursa başarı oranının da bir o kadar fazla olacağını unutulmamalı.
"Seçtiğim meslek beklentilerimi karşılayıp doygunluk sağlamamı sağlar mı?" bir sonra ki akla gelen soru oluyor. Mesela göz önünde olmayı seven, ilgi odağı olmaya isteyen bir kişinin oyunculuk yerine kameraman olması beklentisinin altında kalacaktır.
Bu kısımda ailenizin ve öğretmenlerinizin görüşleri çok önemli çünkü sizi en iyi tanıyan kişiler onlar. Zevklerinizi, başarılı olduğunuz konuları farklı bir pencereden bakarak sunacaklardır sizlere, dediklerine kulak verin yabana atmayın.
"Hangi kurum bana en sağlam eğitimi verebilir?" sorusunu sorarken mesleğiniz az çok kafanızda belirmeye başladı sanırım. Bu noktada sizlere en doğru eğitimi verecek eğitim kurumunu da çok dikkatle araştırın. Eğitim şekilleri, sempozyumları, sizlere verecekleri gerek uygulamalı gerekse teorik dersler eğitiminizin temel taşı olacak.
Mesleği seçtik, eğitim alacağımız kurumu da belirledik. Şimdi güzel de bir hedef belirleyip misyon ve vizyonumuzla birlikte emin adımlarla ilerleyebiliriz. Bir zorluğun daha üstesinden geldiniz tebrik ederim :)
"Ben işimi elime aldım, belli bir kariyerde yaptım. Bu yazı benim için çok geç, sevmediğim bir meslekte yıllarca emek harcadım" diyen okuyucularımı da unutmadım tabi. Kısa bir örnek vereyim sizlere ilham kaynağınız olabilir..
Üniversitedeyken bir arkadaşım vardı. Yıllarını işine vermiş ve sonucunda güzel bir kariyer oluşturmuş bir kişiydi lakin kader bizi derslik sıralarında buluşturdu. Benden 40 yaş büyük arkadaşım o zaman 62 yaşındaydı. Emekli gazeteci olan bu arkadaşım genel yayın yönetmenliği gibi pek çok meslektaşının hedeflediği kariyer basamaklarını çıkmış bir kişiydi fakat mutsuzdu. Maddi açıdan hiç bir sıkıntısı yoktu, ihtiyacı olan ek iş yoktu sadece istediği ve ilgi duyduğu mesleği yapmak istiyordu. Yaşına rağmen bizlere taş çıkaracak kadar bitmek bilmeyen enerjisi vardı ve her gün üşenmeden 2 saatlik yol kat edip kampüse gelir derslere girerdi. Sonuç olarak bizlerle kep attı, mezun oldu ve diplomasını aldı. Velhasıl kelam hiç bir şey için geç değildir unutmayın. İstek varsa imkan her zaman olacaktır.
Ve son olarak, Her gün ilk gün ki heyecanla işinize gidip mesleğinizi icra edebilmeniz dileğiyle..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşüncelerimden Seçmeler
HumorAklıma aniden gelen ve belli bir konu içermeksizin yazacağım. Bir çeşit anı defteri gibi. Özellikle genç kızları konu alacağım. Ama bu erkekler okumayacak demek değil. Sevgilisini anlamakta sıkıntı çeken erkeklerde kızların -en azından bu kızın- b...