8

152 21 7
                                    


Harry uyandığında çıplak bir bedenin kolları arasında olduğunu hissetmişti. Gözlerini yavaşça araladığında it's what it's yazan dövme ile karşılaşınca yutkundu. Zihnini yokladığında hiç bir şey hatırlamadığını fark etti. Gerçi gecenin nasıl bittiği yine de belli oluyordu.

Gözlerini kolları arasında olduğu adama çevirdi. Nefesleri düzenliydi, gerekçesini mesleğine bağladığı kaslı kolları bedeninin etrafındaydı. saçları dağılmış, boynunda küçük morluklar vardı. Harry utandığını hissetti. Neden onunla alkol aldığı her gece böyle bitiyordu?

Etrafına baktı. Otel odasında olmalarını umuyordu ancak onu terk ettiği ev ile karşılaşınca birkaç saniyeliğine dondu. Gözlerini yatağın başucunda bulunan komidine çevirdi. Evlilik fotoğrafları hâlâ oradaydı. Doğum gününde ona aldığı tuz lambası da yerindeydi. Hatta Harry'nin kilden yaptığı minik küllük de hâlâ buradaydı. İçindeki küllere bakılırsa Louis hâlâ kullanıyor olmalıydı. Gözlerini odada gezdirmeye devam etti.  Daha sonra her zaman karşısında hazırlandığı makyaj masasına baktı. Üzerinde hâlâ Harry'nin giderken almadığı ufak tefek eşyalar duruyordu. Yerleri hiç değişmemişti.

Anlaşılan Louis hiç bir şeyi değiştirmişti.

Pişmanlık az da olsa etrafını sarıyordu. O gece öylece çekip gitmektense daha farklı bir yaklaşım izleselerdi belki de şu an yine Louis'nin kolları arasında olurdu, ancak kendini garip hissetmezdi. Evinde olduğunu bilirdi.

Gerçi hâlâ evindeymiş gibi hissediyordu. Çırılçıplak olması ya da muhtemelen dağılmış makyajı umrunda değildi. Louis'nin onu daima olduğu gibi kabul ettiğini biliyordu. İlişkilerinin ilk yıllarında da Harry'nin kafası karışıkken Louis ona yardımcı olmuştu. Ona kim olursa olsun onu daima seveceğini söylemişti ve Harry hatırlıyordu, işte o zaman Louis'nin gerçekten doğru kişi olduğunu anlamıştı.

İç çekip kıpırdandı. Onu kaybetmek istemiyordu bir gün başkasını böyle kolları arasına alacağını düşünmek Harry'i hem korkutuyor hem de kıskançlık ile kaplıyordu. Onu restorantta gördüğü gün resmen delirmişti ancak Louis'nin gözlerindeki hayal kırıklığını ve siniri gördüğünde kalbi daha çok kırılmıştı.

Daha sonrasında Louis ondan defalarca özür dilemişti. Harry de affetmişti tabii ki. Yine de hayatını mahvettiğini söylemesi kırıcıydı.

Gözlerini yorgunlukla kapatıp Louis'nin boynuna sokulduğunda etrafındaki kolların sahibi kıpırdandı. Harry derin bir nefes aldı ve uyuyormuş gibi yapmaya karar verdi.

Louis hissettiği kıpırtı ile gözlerini açtı. Başında hafif bir ağrı vardı. Kollarını sardığı kucağında kıvrılmış beden hâlâ uyuyordu anlaşılan.

Etrafına baktı. İkisi de çırılçıplaktı ve kıyafetleri yerlerdeydi. "Siktir." Dedi fısıltıyla. Hemen ardından Harry'e döndü. Boynuna sokulmuş uyuyordu. Buklelerinden biri önüne gelmiş görüşünü kapatıyordu. Kıpırdandı, yavaşça bukleyi önünden çekip kulağının arkasına sıkıştırdı.

Sessizce iç çekti ve burnunu hafifçe saçlarına yasladı. Vanilya gibi kokuyordu. Daha sonrasında aklına gelenle yutkundu. Dün gece vücudu da vanilya kokuyordu. Dün geceye dair hatırladığı tek şeydi belki de bu.

Küçük masum bir öpücük bıraktı alnına. Sonra da fısıldadı. "Hazza."

Harry ona seslenip seslenmediğini anlamamıştı ancak küçük öpücük ile kalbi çoktan hızlanmıştı. Uyuyor numarası yapmaya devam etti.

Louis onun uykusundan faydalanarak rahat davranıyordu. Kokusunu içine çekiyor, yanağına ve boynuna hissedemeyeceği öpücükler bırakıyordu. Ya da öyle sanıyordu çünkü Harry hepsini hissediyordu ve kalbi maraton koşuyormuş gibiydi.

the night we met (larry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin