1

180 25 6
                                    


Louis bugün gözlerini biraz daha mutlu açmıştı. Çünkü bugün, çocuklarını Harry'den alacak ve haftasonunu onlarla geçirecekti.

Normalde olduğundan daha hızlı yataktan kalktı, geçen zaman içerisinde eve temizlik işini yapacak birini bulmuştu. Bu yüzden aksine dolabı tertemiz ve düzenliydi. Mutfaktaki bulaşıklar artık yoktu ve salondaki yarım bira şişeleri ortadan kaybolmuştu.

Üzerini değiştirdikten sonra mutfağa indi. Bir önceki gün, çocuklar haftasonu onda olacağı için, birkaç şey almak istediğinden markete gitmişti. Normalde sağlıksız beslenirdi ancak çocuk değildi sonuçta arada sağlıklı beslenmesi gerektiğini ve gerekli besinleri tüketmezse yatağa düşeceğinden haberi vardı.

Bu yüzden kendine dün aldığı malzemelerden bir soğuk sandviç hazırladı. Yemek konusunda iyi değildi, genel de makarna, patates kızartması, sandviç gibi basit şeyler yapar ya da pizza söylerdi.

Çocuklarla da böyle yapıyordu işte. Önceden, her haftasonu Louis, Lucas ile arka bahçede futbol oynarken Harry onlara pizza yapar sonra da hep beraber yerlerdi.

Louis, çocukların kötü hissetmesini istemediğinden evleri ayırdıklarından beri bu küçük alışkanlığı yerine getiriyor, oğluyla futbol oynuyor ancak Harry gibi yapamayacağından pizzayı sipariş ediyordu.

Sandvicini yerken bir yandan kahvesinin olmasını bekliyordu. Elinde telefonu tezgaha yaslanmış, üzerinde çalıştıkları dava ile ilgili haber veren Zayn'in mesajlarını okuyordu.

Kahvesinin hazır olduğunu bildiren makinenin sesi ile 'Dünya'nın En İyi Babası' yazan kupasının içine kahveyi doldurdu.

Bu bardağı aldığı zamanı hatırlıyordu Louis...

Kapıyı açtıktan sonra elindeki anahtarı Harry'nin çömlekçilik kursunda yaptığı lila rengi kasenin içine bıraktı.

"Lucas? Sevgilim?" Dedi Louis eve seslenerek. Evi, olması gerekenden sessiz gibiydi.

Oğlunun oyuncaklarının tıkırtısını ya da Harry'nin evdeki herhangi bir hareketini duymuyordu.

Bu onu korkutmuştu, ancak panik yapmayarak ilk öncelikle holden koridora adımladı.

Gözleri, bu evi alırken beraber boyadıkları çekmeceli mavi şifonyerin üstünde duran tütsüye takıldı. Tütsüden çıkan dalga dumanlar, etrafa hoş bir vanilya kokusu yayıyordu. Louis biliyordu ki, Harry tütsüyü yakıp öylece bırakıp gitmezdi.
Bu yüzden, evde olduklarına emin olmuştu.

"Nerdesiniz?" Dedi Louis sırıtarak.

Birkaç kıkırtı ve gülüşme duymuştu mutfaktan.

Mutfağa doğru ilerledi ve içeriye adımladı. Kapının altından, ikisinin de ayakları gözüküyordu ki şapşallar, Louis'nin bir polis olduğunu ve her şeye pür dikkat kesildiğini bazen unutuyorlardı.

Louis aksine fark etmemiş gibi yaparak sırıtıp mutfağa girdiğinde yumuşak minik bir çift el gözlerini kapattı.

Gülmemeye çalışıyorlardı, Lucas konuşmaya çalışarak, 'ben kimim' demeye çalışmıştı ancak bu o kadar sevimli ve komik çıkmıştı ki ikisi de kendini daha fazla tutamadan gülmeye başladı.

Louis arkasını döndüğünde Harry ve Lucas elinde bir hediye paketi tutuyordu, bu kaşlarının çatılmasına neden oldu.

Özel bir gündü de unutmuş muydu?

Lucas yarım yamalak konuşmasıyla Louis'ye paketi uzatmış ve babalar gününü kutlamıştı.

Louis hediyeyi alıp gülerek ikisine de sarıldı.

the night we met (larry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin