17.

374 35 116
                                    

hwang_jnn

Felix
Yardjm wt
boguluyprum
lutfwn

lee_lixie

Hyunjin?
ne oluyor
beni korkutuyorsun
ne oldu
neredesin?
Tanrım cidden
evine geliyorum

____

Felix hızla evden çıkmıştı, koşarak Hyunjin'in evine gidiyordu, ne olmuş olabilirdi? Kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu, Hyunjin kendine bir şey yapabilecek biri değildi, ya da o öyle sanıyordu. Evin önüne geldiğinde kapıyı hızlıca çaldı alacaklı gibi, açan kimse olmadı. En son hatırladığı kadarıyla, Hyunjin her zaman anahtarını halının altına koyardı. Halıyı ayağıyla itti ve tahmin ettiği gibi orada duran anahtarı hızla eline alıp kapıyı açtı. Ayakkabısını hızla çıkardı ve direkt olarak Hyunjin'in odasına koştu, zaten hiç odasından çıkmazdı büyük bir evi olmasına rağmen.

Odaya girdiğinde kimse yoktu, tek gördüğü yatağın üstünde duran giysilerdi, sanki soyulup oraya konulmuş gibiydi. O an dank etti Felix'in kafasına. Hızla odanın lavabosuna koştu, kapı kapalıydı ama kilitli değildi, Felix korkuyla kapının kulpunu aşağı çekti ve kapıyı açtı.

Hyunjin küvetin dibine batmış hâldeydi.

Felix'in ağzından ufak bir hıçkırık kaçtı, ne ara ağlamaya başladığını bilmiyordu fakat şoka girmişti. Koşarak küvetin başına geldi, Hyunjin'in, kuvetin dibindeki bedenini omuzlarından tutarak yukarı çekti, saçları sırılsıklam olmuş, tüm vücudu buz kesmişti.

Felix birkaç defa adıyla seslendi, bağırdı, çığlık kopardı fakat Hyunjin'in gözleri asla açılmadı.

Felix aklına daha yeni gelen şeyle başparmağını Hyunjin'in bileğine bastırdı, nabzına bakıyordu. Nabzı atıyordu! Felix bunu fark ettiği gibi şokla banyonun bir köşesine fırlattığı telefonunu aldı, aceleyle ambulansı aradı ve bekledi. Gücünün yettiği kadarıyla Hyunjin'i küvetten çıkardı ve yatağına götürdü, üstünü bile giydirmeden battaniyeye sardı, şu an yapacağı en ufak hareketin kötü bir şeye yol açmasından korkuyordu, bu yüzden pek dokunmadı Hyunjin'e. Islak saçlarına bakarak ağladı sadece, gözleri kıpkırmızı olana ve ellerinin titremesi daha da şiddetlenene kadar...

___

"Merak etmeyin, nefesini uzun süre suyun altında tuttuğu için küçük bir boğulma yaşamış, neyse ki daha fazla kötüleşmeden yetişmişsiniz. Daha kötüsü de olabilirdi."

Doktor tok sesi ile konuşmuş, sonrasında ise terk etmişti orayı. Felix yalnız başına dışarıda oturmuş bekliyordu öylece. Hyunjin normal odaya alınmış olmasına rağmen ne içeri girebilecek cesareti vardı ne de bunu yapabilecek hâli. Tek istediği eve gitmekti, tüm olanlar çok yormuştu onu, yorulmuştu artık. Çocukluğunu düşündü, annesi ve babasinin mutlu olduğu, kendinin hiçbir derdinin olmadığı zamanı, imrendi, kıskandı. Çünkü bir daha asla öyle mutlu olamadı, olamazdı. Sevdiği çoğu kişi gitti, geriye anılar ve yarım kalan hayatlar kaldı.

Ayağa kalktı, eklemleri kırılacak gibi ağrıyordu, yürüyerek odanın kapısını açtı. Hyunjin henüz uyanmamıştı bile, yatağın kenarına geldi ve yüzünü inceledi.

"Neden böyle olduk..?"

Acıyarak baktı, fakat acıdığı kişi kendisiydi, kendine acıyordu.

"Eğer ben olmasaydım, seni hiç sevmeseydim... Her şey daha güzel olur muydu? Daha mutlu olabilir miydik?"

Gözlerini kapattı, henüz yeni durdurduğu ağlamasını tekrar canlandırmak istemiyordu. Kalan yarım saat boyunca sadece sustu, sessizliği dinledi. İçindeki çığlıkları, bağırışları dinledi, içselleştirdiği duygularını kendi içinden dinledi bir kez daha.

"Hwang Hyunjin, hayatımı mahvederken güzelleştiren kişi..."

Derin bir iç çekti, kapıya yöneldi, açtı, omzunun üstünden son kez baktı.

"Seni kendimden kurtaracağım..."

...

bir sey soylemeyin kizlar, evet kac gun oldu bilmiyorum bolum gelmeyeli, emin olun sebepleri cok fazlaydi ve anlatsam oturur benimle beraber aglardınız. tekrardan ozur dilerim cok gec geldigi icin. iyi geceler, seviyorum sizi.

Haberin yok ölüyorum, Hyunlix.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin