Bölüm Şarkıları
#Therapy - Voilà
#Eco Sax end - Calleb Arredondo
#Taste of Metal - Henry Morris
Keyifli okumalar dilerimm...
🕯️
BÖLÜM 5
Bir şeye güvenmek için onun tamamiyle kusursuz olmasına gerek yoktu.
Kusur güvenin varlığını zedeleyemez ve zarar veremezdi, aksine onu daha ulaşabilir bir hale getirirdi. Uzansanız parmak uçlarınızla dokunabilir, kırılsanız keskin parçalarınızla kendinizden kolayca uzaklaştırabilir ve günün sonunda tekrar size dönmesini isterseniz gocunmadan geri çağırabilirdiniz. Güvenin güçlü kolları, yıkılmaz duvarları, kaybolmayan bir sıcaklığı yoktu. Çünkü güven ancak kusurlarla bir anlam ifade edebilirdi.
Şu an olduğum yer, son zamanlarda tek başıma geçirdiğim günlere kıyasla özlemle olmak istediğim o yerdi. Saçlarımın arasında yumuşak bir şekilde gezinen parmaklar aramızda her sessizlik oluştuğunda gözlerimin huzurla kapanmasına sebep oluyordu. Güven buydu, onunlaydım. Yanımdaydı ve şu anda hiçbir şey bana zarar veremezdi. Bu kusurlu bir güven olsa bile kırıkları tenime batıp canımı acıtmazdı. Çünkü onun yanındayken bana olan hiçbir şey kötülüğüm için olmazdı, bir şey oluyorsa o buna müsaade ettiği için olurdu. Karşı çıkmazdım.
"Benimle yeterince vakit geçirmiyorsun artık. Evime de eskisi kadar sık gelmiyorsun, hep meşgulsün." diye konuştum kelimeler yavaş yavaş ağzımdan çıkarken. Gevşemiş vücudum ve zihnim beni olduğum sert ve acımasız kadından küçük, mızmız bir kız çocuğuna dönüştürüyordu. "Odanı sürekli temiz halde tutuyorum gelirsin diye. Ne zamandır görüşemedik, seni çok özledim, özlüyorum. Bir an beni hiç görmek istemeyeceksin sandım."
Sergen, saçlarımda gezinen elini sakin bir tavırla yanağıma koydu ve baş parmağıyla tenimi okşadı. Zümrüt yeşili gözlerine parlayan, huzurlu gözlerle baktığımda gülümsedi. "Benim küçük güzel kızım." dedi içten, içimi sımsıcak eden bir şekilde. Tenimin altına güzel kelimesini duyduğumda sızan rahatsızlık hissi sadece Sergen bana öyle söylediğinde yok oluyordu. "Biliyorsun, hepimiz için yapmam gereken şeyler var. Hayatımızın olağan akışı bu şekilde ama evet, son zamanlarda yaşanan talihsiz olaylardan sonra yanına uğrayamadım." Sesindeki stabil tını bu konu hakkında ne düşündüğünü anlamamı engelliyordu. "Bir süre dinlenmene odaklanmanı istedim, etrafın her zaman gereksiz bir kalabalıkla dolu. Düşünmeni istiyorum tek başına."
"Evet, anlıyorum." dedim, başımı aşağı yukarı belli belirsiz hareket ettirdim. Bir elimi havaya doğru kaldırıp karnımın üzerinde duran kolunun üzerine koydum. Parmaklarım gömleğinin kol düğmesine gitti ve kendi özel yaptırdığı figürün üstüne dokundum. "Ama seni görmek beni daha çabuk iyileştirirdi ve daha sağlıklı düşünmemi sağlardı. Bir daha ki sefere aramıza bu kadar mesafe koyma. Burada seni görmeyi dört gözle bekleyen birisi var haberin olsun."
"Bir daha ki sefer diye bir şey olmayacak Alaca." dedi düz bir sesle, gözleri yüzümden uzaklaştı. Gerildiğimi hissettiğinde, "Bu sen ve benim aramda olan şey için geçerli değil, bir babayı kızından hiçbir şey ayıramaz." diye ekledi, çatılan kaşlarım gevşedi.
"Kendini böyle bir duruma düşürmeyeceksin. Sen Alaca Yalvaç'sın. Kimse sana elini kolunu sallayarak zarar vermek için karşına geçemez. Doğum gününde olan olay için herkes sorumluluk alacak, Özgür bundan hariç değil. Bu kadar zayıf olamaz o, benim kızımı bir karakolda saldıraya uğramış bir şekilde bulmak ne demek?" Keskin bakışları bana döndüğünde yutkundum, oysa yüzünde hala sakin ifadesini koruyordu. "Rusya'dan döndüğünde hesabını verecek. Sadece senin Heyet'e çıkman adil değil."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DÖNÜMÜ
Jugendliteratur"Sen bir infazcısın Alaca." Bu cümleyi daha önce duymuş olsaydım eğer muhtemelen korkudan titreyerek kendimi kimsenin bilmediği bir odaya kapatır ve gözümden akan yaşlar kuruyana kadar orada sessizce saklanırdım. Yüksek sesten korkardım ben, akşamla...