0.2

168 2 2
                                    

Bölüm Şarkıları

#Bad Things - Summer Kennedy

#Ashley Sienna - Pretty In The Dark

#Autumn Romance - Anne Sophie Versneayen


Keyifli okumalar dilerimm.

🕯️

BÖLÜM 2

Onunla kutladığım ilk doğum günümü hala sanki o yaşımdaymışım gibi, hissettiğim tüm duygu ve düşüncelerimle birlikte hatırlıyordum. Her şey zihnimde çok netti, berraktı.

O gün hiçbir şeyden habersiz Sergen'in benimle ilgilenmesi için tuttuğu yeni bakıcımla birlikte sabahtan öğlen oluncaya kadar her gün yaptığım gibi oynamıştım. Hiç yorulmadan bağıra çağıra koşmuştum, evin içindeki merdivenleri Yelda'nın düşeceksin Alaca, koşma çığlıklarıyla zıplayarak inip tırabzanlardan dünyanın en eğlenceli şeyiymiş gibi kaymıştım. Mutfağa girip tüm ortalığı ayağa kaldırdıktan ve bütün oyuncaklarımı evin her yerine attıktan sonra bazılarını kırmıştım ama bunun için biraz bile üzülmemiştim. Ne de olsa yenisi her zaman alınıyordu, artık istemediğim kadar şeye sahiptim.

Arada tüm o hızlı, haylaz hareketlerimden ötürü gerçekten düşüp kendi kendime saatlerce ağlamışlığımda olmuştu ama bunun sebebi sadece canımın acıması değildi hiçbir zaman, belki Yelda yaramazlığımdan sıkılıp Sergen'den gelmesini ve benimle ilgilenmesini isterdi fakat o bana hiç inanmazdı. Çünkü her zaman sadece Sergen'i görmek için bunları yaptığımı bilirlerdi, sanırım bu da günlük rutinlerimizden biriydi. Bende sonunda sıkılıp herkesten uzaklaşırdım, bahçede kendi başıma çimlerin üzerine oturup uykum gelene ve orada öylece uyuyana kadar Sergen'in eve gelmesini beklerdim. Tek arkadaşım, tek sahip olduğum kişi oydu çünkü.

Buna o kadar çok alışmıştım ki gözlerimi açtığımda yatağımda uyanmak benim için artık sıradan bir durumdu, ama o gün farklı olan şey yatağımda yine aynı şekilde uyandığımda üzerimde sabah giydiğimden farklı kıyafetlerin olmasıydı. Beyaz, üzerinde küçük dantel işlemlerin olduğu bir tişörtün altında üç kattan oluşan pembe kabarık tülden yapılmış, hemen dizlerimin birazcık üzerinde biten bir etek vardı. Ayaklarımda ise yine aynı tonda pembe kovboy çizmelerim vardı, geniş yatağımın hemen yanına konulmuş küçük mavi kot yelek ve başıma takmam içinde bir kovboy şapkası konulmuştu.

Ben uyku sersemi ne olduğunu idrak edemezken elimden tuttuğunu ve aşağı indiğimizi hatırlıyorum, o zamanlar bile uykudan uyanmak benim için kolay bir şey değildi.

Küçük ellerimi gözlerime uyku mahmuru bir şekilde bilinçsizce çıkarıp ovuştura ovuştura merdivenleri indiğim sırada son basamakta yeni hayatıma bir başlangıç yaptığımdan habersizdim. Her yerde olan renkli, parlak ışıklar, bana meraklı gözlerle bakan bir sürü yabancı insan, üzeri envai çeşit yiyecek ve içeceklerle dolu olan bir masa, bir sürü hediyenin sıralandığı ayrı bir kısım ve ortamdaki gürültüyü dengeleyen sakin bir müzik...

Ben kokteyl masalarının yanından bana gülümseyerek selam veren bir sürü yabancının yanından şaşkın, birazda ürkek bir yüz ifadesiyle geçerken ileride arkası dönük bir şekilde sakince konuşma yapan kişiyi görmüştüm sonunda. Bana bu hayatı veren kurtarıcımı, bundan sonraki yaşantımda birlikte olmak isteyeceğim, tek ailem olacak kişiyi.

Sergen, geldiğimi fark edip hiçbir zaman ödün vermediği o dik duruşuyla bana döndüğünde yanaklarım acıyacak kadar genişçe gülümsemiştim. Ona doğru koşmamla birlikte beni hemencecik kucağına alması, arkasında kalan hayatımda gördüğüm en büyük doğum günü pastasını görmem ve adımın yazılı olduğu her açıdan çekilmiş fotoğraflarımı görmem aynı anda olmuştu. Sergen ona tüm gücümle sarılmama ve etrafı incelememe bir süre müsaade ettikten sonra beni kucağından nazikçe indirip önümde benimle aynı göz hizasına gelmek için eğildiğinde bir süre şaşkınlıktan konuşamamıştım ve etrafımızdaki insanların konuşmalarını bitirdiklerini fark etmiştim.

GÜN DÖNÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin