"Dibe vurmadan özgür olamazsın."
♬
Okuldan çıkmak üzere çantamı topladım. Bugün o çocuğu hiç görmemiştim. Belki de kavgadan sonra çıkan görüntülerden dolayı okula gelmek istememişti. Rahatça çantamın tek kolunu omuzuma geçirdim. Çilay kantine kapanmadan önce su almak için gitmişti. Bu yüzden dersten erken çıkmıştı.
Bahçeye çıkmak üzere sınıftan çıktım. Bahçeye de çıktıktan sonra Çilay'ı beklemek için çıkış kapısına ilerledim. Çilay son dakika çıktığı için geç kalmış olmalıydı.
Duvara yaslandım. Bu sırada telefonum ile uğraşıyordum. Birkaç ayak sesi duydum ama umursamadım. Birisi önümden geçip gitmişti, çok normaldi.
"Özgür!?" İki kız bağırdı ve koşarak yanımdan geçti. Bir tanesi bana çarptığı için başımı kaldırıp arkalarından baktım. Gördüğüm kişi gerilmeme neden oldu.
Bu oydu. Özgür Hazar.
O beni görmeden buradan tüymem gerekiyordu. Hızlıca etrafıma baktım. Beni tanımadan buradan uzaklaşmalıydım. Ceketim Çilay'da kalmıştı, kendimi saklayacak bir şeyim yoktu. Cidden bu bendeki kötü şanstan başka bir şey değildi!
Endişe ile etrafıma bakınıyordum. Az ileride duvarın üzerinde gördüğüm motor kaskı ile oraya ilerledim. Başka çarem kalmamıştı, gelip daha sonra yerine bırakırdım nasılsa.
"Hey!"
Kaskı elime aldığım anda gelen ses ile hızlıca başıma geçirdim ve koşmaya başladım.
Üzgünüm Çilay ama şu an seni terk ediyorum.
Arkama bakmadan koşmaya devam ettim. Kask kafamda olduğundan zorlukla nefes alıp veriyordum. Biraz uzaklaşınca gördüğüm sık çalıların arkasına girdim. Hemen telefonumu çıkarıp Çilay'a mesaj attım.
Çilay annem acil eve çağırdı, gitmek zorundayım. Üzgünüm!
Telefonumu tekrar cebime atıp biraz daha soluklandım. Başıma çok fena bir bela almıştım. Özgür Hazar Koraltan bana kim bilir neler yapacaktı! Düşünmesi bile tüylerimi diken diken etmeye yetiyordu.
Düşünceler eşliğinde eve ilerledim. Eve vardığımda beni karşılayan annemin garip bakışlarıyla karşılaştım.
"Kızım bu ne hal? Motorcu mu kesildin başımıza!?"
Hemen kaskı çıkarıp kolumun altına aldım.
"Anne bir sakin ol. Arkadaşımındı, bende kaldı."
Annem rahatlayarak iç çekti. "İyi geç hadi. Çilay nerede?" dedi. "Geliyor, öğretmenle konuşacaktı. Bana 'Sen önden git.' dedi." dedim. Ne kadar yalancı olmuşum ben ya!?
"Bekleseydin keşke kızı. Düşünce yok ki. Aynı babansın, aynı!"
"Anne ya!"
Oflayıp odama gitmek için arkamı döndüğümde kapı çaldı. Annem kapıyı açtı.
"Balım, seni hain! Nasıl beni bırakıp gidersin ha!?"
Hemen Çilay'ın ağzını kapattım. "Sen dedin ya bana önden git diye." dedim. Kaş göz yapıp odama sürükledim.
"Kızım ne oluyor!?" Çilay merakla yatağıma oturdu. "Özgür Hazar'dan kaçtım. Üstelik yanlışlıkla birinin kaskını aldım." dedim elimdeki kaskı havaya kaldırarak.
Çilay şok içerisinde ayağa kalktı. "Ne yaptım dedin!? Balım sen delirdin mi?" dedi. Panikle ne yapacağımı bilemeyip onu omuzlarından tutup sarstım.
"Evet, evet delirdim! Ne yapacağım ben Çilay?" dedim. Benim kollarımdan kurtulup bu sefer o beni omuzlarımdan tuttu. "Bırak Özgür Hazar'ı falan. Ya kaskın sahibi polise giderse?" dedi.
Söylediği şey ile elim şaşkınlıkla ağzıma gitti. Doğru ya! Gidebilirdi.
Eve polisler gelirse annem daha hakkımda tutuklama kararı çıkmadan beni polise verirdi. Hatta bundan memnun olurdu. Hayır, ben daha çok gencim. Hapse giremem!
"Hapise girmek istemiyorum!" dedim ağlamaklı bir şekilde."Merak etme, sana yardım edeceğim. Kaskı ver." Çilay kaskı istercesine elini uzattığında burnunu çekip onun gözlerine baktım.
"Çilay..."
"Endişelenme, yıllar önce birbirimize ne söz verdiğimizi hatırla!"
Biz birbirimize hiç söz vermemiştik ki...
"Ne sözü?" dedim şaşkın bir şekilde. "Ayak uydur." dedi kısık bir sesle ipucu verircesine. Böyle yapınca omuzlarından kavradım onu.
"Nasıl unuturum? Bunu cidden benim için yapacak mısın?"
"Tabii ki! Şimdi kaskı bana ver. Aldığın yere geri bırakacağım." Çilay benim cevabımı beklemeden kaskı alıp bir Çilaymen edasıyla hızla odadan çıktı.
Neler olduğuna anlam verememiştim. Gözlerimi kırpıştırarak arkasından bakakaldım ancak jeton otuz saniye sonra düştü.
Çilay aslanın inine gidiyordu!
"Çilay!" diyerek koştum arkasından. Kapının önünde annem beni durdurdu. "Nereye? Çilay nereye gitti?" dedi.
"Arkadaşım kaskını istedi. Çilay kask ile kaçtı bunu duyunca." dedim. Kapıyı açtım. "Bu saati mi bulmuş isteyecek? Madem isteyecekmiş vermeseymiş." dedi.
Montlarımızı alıp ayakkabılarımı geçirdim. Bu saatlerde hava soğuk oluyordu. "Anne, acil işi vardı. Şimdi de kardeşini alacakmış. Lazım işte!" dedim. Kapıyı kapatmak için uzanmaya çalıştım.
"İyi, gelirken dört ekmek alın." dedi ve kapıyı suratıma kapattı. Bir an kapıyla bakıştım.
"Balım!" Çilay'ın seslenmesiyle kendime geldim. Merdivenlerde beni bekliyordu. Hızlıca ona yetiştim ve beraber merdivenleri indik.
"Nereden aldın sen bunu?" Dedi bahçeden çıkarken.
"Okulun önünden." Dedim.
"Tamam oraya gidelim. Eğer oradalarsa durumu düzgün bir şekilde açıklarız."
Bu kız kurtarıcım benim ya. Süper kahramanım, canım Çilay'ım!
Konuşmadan okula gittik. Ancak henüz duvarı dönmüşken gördüğüm ikili ile donakaldım.
Özgür Hazar ve onun diğer versiyonu Yankı'nın burada ne işi vardı?
Çilay hiç dikkat etmeden onlara doğru ilerledi. Yankı da bize doğru ilerlemeye başladı. İkisi en sonunda ortada buluştular.
Yankı Çilay'ın elindeki kaskı tuttu. Çilay ise başını kaldırıp ona baktı. Sonra elindeki kaska, sonra yine ona. Şu an çok garip bir an yaşanıyordu.
Yankı'nın arkasında beliren Özgür Hazar ve onun sert bakışlarıyla karşılaştım. Yutkundum. Kask onlarındı!
Bunlar bizim işimizi bu sefer bitirecekler.
"Yankı Sereyli..." dedi Çilay. Kasktan başını kaldırıp Yankı'ya baktı.
Yankı da "Çilay Yıldız..." dedi Çilay'ın formasında duran isim kartından başını kaldırıp Çilay'a bakarak.
Allahım, neden bunlar oluyordu?
Seellaaammm
Umarım beğenmişsinizdir! Oy vermeyi unutmayın, hoşça kalın!! ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİŞİGÜZEL
Teen FictionSakin ve başarılı bir okul hayatına sahip olan Balım'ın yaşamı, sınıfında gerçekleşen bir kavgada diklendiği Özgür Hazar'ın etkisiyle tamamen değişir. Büyümenin zorluklarıyla uğraşan gençler, kendilerine artık bir yol seçmek zorundadır. Bu yaşlarınd...