➷5➹

37 9 35
                                    

"Sonucunu düşünmeden hareket etmek tam da onun yapacağı türden bir şeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sonucunu düşünmeden hareket etmek tam da onun yapacağı türden bir şeydi."

Balım Kayaalp;

"Balım ödevi yaptın mı?" Bana seslenen Görkem'e döndüm.

"Evet, sen yapmadın mı?" Ağzıma zeytinli poğaçamın son lokmasını da atıp ellerimi ıslak mendille temizledim. Görkem tek hamlede yanıma oturup kolunu omzuma attı.

"Süper. Yani senden ufak yardımlar alabilirim, öyle mi?" Tam ona cevap verecekken Ezgi alaycı bir ifadeyle bize baktı.

"Özgür Hazar seni yaşattı mı ya?"

O nasıl bir söz ya? Sanki o gangster bozuntusu bana bir şey yapabilecekmiş gibi!

"Onu gözünüzde bu kadar büyütmeseniz mi acaba?" Dedim kollarımı göğsümde bağdaştırarak.

"Sırf onun ilgisini çekmek için kafa tuttun ona değil mi?"

İlgisini çekmek mi? Ne tarafa kusuyoruz?

"Aynen Ezgi sırf dikkatini çekmek için karşılıklı hakaretleştik. Tartıştık falan. Ne kadar zekisin sen öyle?" Alay dolu ses tonuma karşılık olarak gözlerini devirdi.

"Ezgi cidden saçmaladın ama kabul et." Dedi Görkem de. Bu esnada sınıfa Çilay girdi.

"Balım montu Yankı'ya vermeye gidiyorum. Hoca gelirse yok yazdırma." O kadar sevimli görünüyordu ki Ezgi'yi saniyesinde unutup gülümsedim.

"Yankı? Sereyli olan Yankı?" Arkamızdan Rüzgar ve sürüsünün sesi gelince herkes o yöne baktı. Ben de o beyinsiz ekibe bakmadan Çilay'ın yanına gittim.

"Beraber gidelim."

Gözde koyun olan Can aniden Çilay'ın kolundan sımsıkı tuttu. "Hayırdır Yankı falan ne iş? O herifin montunun sende ne işi var?"

"Asıl sen hayırdır?" Dedim ben de Can'a, Çilay'ın kolunu işaret ederek.

"Yine artistlenmeye başladın bak sen." Rüzgar'ı duymamazlıktan gelerek Can'ı ensesinden tuttum ve var gücümle sıktım. Can yüzünü ekşitip acı çektiğini belli ederek Çilay'ı bıraktı.

"Ne yaptığını zannediyorsun manyak!?" Can öfkeyle konuştuğunda Çilay ona ters ters bakıp benim önüme geçti. Rüzgar omzumdan beni itince şok içinde ona baktım. Ölmek istiyor olmalıydı!

Sınıfın yarısı dışarı kaçmıştı. Kalanı da bizi ayırmaya çalışıyordu.

"Fazla olmaya başladın. Yaptıklarına göz yumuyoruz diye haddini aşma."

Bana demişti o, değil mi? Bana! Ulan Rüzgar şimdi yedim seni. Tam Rüzgar'a karşı tüm kozları ve ağır sözleri söylemeye hazırlanmışken sınıfta, tüm o karmaşanın uzağından tanıdık bir ses yankılandı.

"Bugün ne halt ediyorsun acaba Rüzgarcığım?"

Sesin geldiği yöne doğru döndüm. Okulun en bilindik isimlerinden ikisi karşımızdaydı.

Özgür Hazar Koraltan ve Yankı Sereyli.

"Özgür Hazar?" Şaşkınlıkla kendisine bakan Rüzgar'a yanaştı Özgür Hazar. Ne yapacağı konusunda endişelenmeye başlamıştım. Nereden çıkmıştı bu ikisi?

Özgür Hazar sırıttı ve keyifli bir ses tonuyla konuştu; "Sürpriz."

O an Rüzgar'ın, suratına Özgür Hazar tarafından yumruk yemesi ve kalabalığın Özgür Hazar'ı durdurmaya çalışmak için araya girmesi bir oldu.

"Çilay buraya gel!" Can'ın bağırışı duyuldu. O yöne baktım. Can Çilay'ı bir yere götürmeye çalışıyordu. Çilay sinirle Can'ın karnına yumruk attı. "Seni mahvederim bak. Çekirge gibi ikinci zıplayışını yaptın. Üçüncüsü olmasın." Tam yanlarına gidecekken Yankı'nın oraya gittiğini gördüm.

Elini Can'ın omzuna koydu. Diğer eliyle de Çilay'ın kolunu tutan elini sımsıkı tuttu. "Selam Cancık. O eli güzellikle çek yoksa..." dedi ama Can alayla güldü.

"Yoksa ne olur? Arkadaşın gibi mi yaparsın?" Dedi Can Rüzgar'ın yakasını, etraftaki insanların çabalarına rağmen bırakmayan Özgür Hazar'ı işaret ederek. Ardından dişlerini göstererek güldü ve fısıldarcasına konuştu.

"Sen bunu yapamazsın."

Yankı'nın yüzündeki ifade öylesine gericiydi ki Çilay'ı oradan çekip çıkarmak için daha da yakınlarına gittim. Yankı'nın dişlerini sıktığı her halinden belli oluyordu. Çenesi seyirdi. Kendini zor tutuyordu.

"Bir; lafımın kesilmesinden hiç hoşlanmam." Yankı bir şey yapmış olacak ki Can bir anda Çilay'ın kolunu bırakıp elini kendisine çekti.

"Fazla olmaya başladın sen. Şu günlerde bir iki yumrukla elimden kurtuluyorsun diye fazla zorlama Rüzgar."

Duyduğum şey bile Özgür Hazar'a döndüm. Hâlâ Rüzgar'ı tutuyordu. Bu çocuktaki Rüzgar nefretiyle benim Rüzgar nefretim kapışırdı valla. Rüzgar alayla güldü.

"Zorlarsam ne olur canım?"

Iy canım ne be. Gerzek.

Özgür Hazar da alaylı bir şekilde güldü ve konuştu. "Bu olur canım."

'Canım' kelimesini Rüzgar'ı taklit ederek söylemişti. Bunu der demez bir yumruk daha attı Rüzgar'a.

"Beğendin mi canım?" Dedi yeniden 'canım' kelimesini vurgulayarak.

Ortalık fena karışacaktı.

GELİŞİGÜZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin