6- "Tekin Amir"

262 13 0
                                    

Yaprak eğilip ayakkabısının bağcıklarını bağladı. Akşam olmuş , yeni bulduğu işteki ilk gününe gidiyordu. Okul için geldiği bu kasabada kendine uygun fiyatlı bir şekilde oda kiralamasına karşın , yarı zamanlı bir şekilde çalışması onun yararına olacaktı. Buradaki en işlek mekan olan Avlu'da garsonluk yapacaktı.

Ayakkabısını giyip ayağa kalktığında kapının üzerindeki anahtarı çantasına atarak kapıyı kapattı. Giriş katta yaşadığı için dış kapıya birkaç büyük adım ile ulaşırken bir yandan da kol saatine baktı. Saat akşam 9 olmuştu çoktan. Yarım saat sonra başlayacağı mesai için acele etmesine gerek yoktu.

Sokağa adımını atar atmaz gördüğü polis arabasına kısa bir bakış attı. Arabaya yaslanmış şekilde duran bir polis memuru vardı. Bakışlarını oradan çekip sağına dönmüş yürüyecekti ki adı ve soyadının seslenildiğini duydu. "Yaprak Erkin." Yürümeyi bırakıp arkasına döndüğünde , polis memurunun ona doğru yürüdüğünü gördü.

"Geçtiğimiz günlerde meydana gelen yangın hakkında seni sorgulamamız gerekiyor. Benimle gelmen gerek." Kafasından çoktan silip attığı yangın. Bunu yapması çok zor olmamıştı , zira o sırada yaptıklarını unutacak kadar sarhoş olmuştu bile o gün.

"Neden?" diye sordu. "Karakolda bilgi verilir." Memur arkasını dönüp arabaya doğru yürümeye başlamıştı çoktan. Arka kapıyı açıp kızın binmesini bekledi. O sırada Yaprak yangının çıktığı yerde kamera olmadığını kendine hatırlatarak içini rahatlatıyordu. Gerçi görseler bile orada sadece durması ve yangının çıkması gibi mistik bir olayı nasıl yorumlarlardı ki?

Normalde zorluk çıkararak neden götürüldüğünü öğrenmek için sorular sormaya devam edebilecek biriydi , fakat ne yaptığını bildiği için çenesini kapalı tutmaya karar verdi.

Arabadaki kısa ve sessiz yolculuğun ardından kasabanın girişinde bulunan karakola varmışlardı. Arabadan inip karakola varır varmaz Yaprak'ı küçük ve oldukça kasvetli sorgu odasına aldılar.

İçeride tek başına oturmuş birilerinin gelmesini beklerken içinden gelmesi muhtemel soruları düşünüyor , makul cevaplar veriyordu kendi kendine. Kamera var mıydı ki diye düşündü tekrardan. Gücünü kullanmak için rastgele bir ara sokak seçmişlerdi. Kamera olmadığı konusunda ise hem kendi göz atmasına hem de Soykan denen o çocuğa güvenmişti. Ne mal olduğu belli olmayan çocuğa.

Ne olursa olsun diye düşündü. Sonuna kadar inkar ederdi.

Kapı açıldı. İçeriye giren bir başka polis memurunun amir olduğu kanaatine kapılmıştı bile. Adamın verdiği enerjiyle ve çok ciddi yüz ifadesiyle alakalıydı bu. Yaprak bacak bacak üstüne atmış , adamın söyleyeceklerini , soracaklarını merakla bekliyordu. Karşısındaki kendi oturduğu sandalye gibi oldukça rahatsız olduğu belli olan sandalyeyi çekti adam. Sandalyenin bacaklarının yere sürtmesi Yaprak'ın kulaklarında yankılanırken ses onu oldukça gıcık etmişti.

"Ben karakol amiri Tekin." Adam sandalyesine otururken konuştu. Ardından ekledi. "Neden burada olduğunu biliyorsun."

"Hem evet , hem hayır." dedi Yaprak. "Yangın sırasında orada bulunduğum için mi sorgulanıyorum?" Amir içeri girerken beraberinde getirdiği , masaya bıraktığı dosyayı parmağıyla işaret etti. "Biz oraya vardığımızda alanda bulunan herkesin ifadesini aldık. Burası bir kasaba. Çoğu insan uzun yıllardır birbirini tanır. Böyle beklenmedik olaylar olduğunda kasabanın refahı için ince eleyip sık dokuruz. Herkesi sorgular , olayın nedenini buluruz." Konuşmasını bitirmeden önce kısa bir duraksama ile Yaprak'ın nabzını ölçtü adeta. Yaprak ona dümdüz bir ifadeyle bakıyordu. "Anlatabiliyor muyum?" diye ekledi amir.

ARAZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin