11- "Beşinci Kişi"

79 6 2
                                    

Kendi evimden başka bir evde , başka bir odada kaçıncı uyanışımdı bilmiyordum ve bunun ne kadar süreceğini de. Gözlerimi alarmımın sesiyle açmıştım. Dün Yaprak ile ormanda çıktığımız ufak gezintiden sonra Yaprak ile ayrılmıştık. O sırada eve , Arda'nın yanına mümkün olabildiğince geç dönmek istemiş , bu yüzden de Avlu'ya oturmuştum. Bir iki saat orada tek başıma vakit öldürdükten sonra , kalabalıklaşmaya başladığı an oradan da ayrılıp eve dönmüştüm.

Arda ile aramızdaki mesafe yerli yerindeydi. Onu tanıyalı çok uzun bir zaman olmamasına rağmen şimdiden oluşan bu inişli çıkışlı ilişkimiz beni oldukça fazla rahatsız ediyordu. Hayatımda bana güven veren yeni bir dost kazandığımı düşünürken , tersi bir noktaya doğru ilerliyordu durum.

Yastıktan kafamı kaldırdım. Bir an önce içeri girmeli , Arda ile yeni bir konuşma yapmalıydım. Bu yeni bir ara düzeltme konuşması olmalı ve ormandaki Avcılar Konseyi'nin toplanma yerini ona anlatmalıydım. Derin bir nefes aldım.

En son aramızı düzelttiğimiz anı hatırladım. Konuşur konuşmaz ona yalan söylemiştim ve akşamında olan olay sonrası büründüğüm hal ile çok kısa bir sürede Arda ona söylediğim yalanı öğrenmişti.

Ayağa kalktım. Odamdan çıkar çıkmaz beni karşılayan bu stüdyo dairenin kocaman salonunda kimse yoktu. Saat sabah on buçuktu. Arda'nın odasında mı olduğu ya da dışarıda mı olduğu konusunda bir fikrim yoktu. Bir süre için oyalanma fikrini uygulamaya koydum.

Öncelikle banyoya uğrayıp iyice ayılmak için elimi yüzümü yıkadım. Dün erkenden kendimi odaya atıp , erkenden uyuduğum için uykumu iyice almıştım. Aramızdaki gerginlik nedeniyle Arda ile salonda boş boş oturmak istememiştim. Geçici odama çekilmemin başlıca nedeni buydu.

Banyonun küçük aynasından şişmiş göz altlarımı inceliyordum ki kapının zili çaldı. Banyodan ayrılıp kapıya doğru yöneldim. Kapıyı çalabilecek kişi sayısı sınırlı olduğu için , hangisi olabileceğini düşünüyordum bir yandan da. Kapıyı açmadan önce zil bir kere daha çalarken , kapı kolunu indirdim ve açtım. Gelen Emir'di.

Kapıyı çalabilecek kişiler arasında aklıma gelmeyen bir ihtimaldi kesinlikle. Öyle ki daha önce Emir'i eve almış olmam ve bu sayede kapıyı çalmasını kendime hatırlatmam gerekti. "Emir?" diyerek kaşlarım çatık bir şekilde ona bakıyorken bir şey demeden içeri geçti.

Kendini rastgele bir koltuğa bırakırken ben de peşinden içeriye geçtim. "Ne işin var burada?" Burada olmasının nedenini kestiremiyordum. Herhangi bir şey olmuş gibi değildi. Tamamen sakin bir halde gelmişti buraya. Panik halinde gelseydi daha az şaşırırdım buraya gelmesine.

"Ne durumdayız diye kontrol etmeye geldim." Cümlesini bitirir bitirmez gülmeme engel olamadım. "Sen?" dedim. Onu tekrar ettim. "Ne durumdayız diye kontrol etmeye geldin?" Tekrar gülerken karşısına oturdum.

"Komik mi?" diye bir soru yöneltti bana.

"Evet." Bir yandan da kafamı sallıyordum. "Bunda şaşılacak bir şey yok." , "Öyle mi? Bundan kısa bir süre önce , birkaç kere , umrunda olmadığını ve senden uzak durmamızı söylediğini hatırlıyorum."

Bana gözlerini devirdi. "Keser misin şunu artık , peşimde gezinen Hera'nın köpeklerinden sıkıldım. Bu aptal işin içine girmeye , beraber hareket etmeye meraklı değilim."

"Sen miydin zile basan? Nasıl geldin buraya?" Arda'nın araya girmesiyle ikimiz de bakışlarımızı odasının kapısından buraya doğru ilerleyen Arda'ya çevirdik. Yanımıza ulaştı ve ekledi. "Tabi ya." dedi. "Birce seni amcamı telkin edebil diye eve aldı." Bana döndürmüştü bakışlarını. Bu konu hakkında birkaç kelime etme fırsatını tabiki Emir buradayken de kullandı.

ARAZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin