( multimediadaki Aras ve Lara'nın düeti )
Zil çalmış dışarı çıkmak için mütiş bir savaş içine girmiştim. Ama sadece çabalamakla kalıyordum icrata geçen bir şey yoktu. Ayrı olarak da kendimi fazla zorladığımın bilincindeydim. Beni asıl zorlayan şey bir an önce dışarı çıkmak için uğraşan öğrenciler değil kendi bedenimdi.
Ben yürümeye çalıştıkça ayaklarımdan mütiş bir hissizlik başlayıp tüm bedenime deydiği yerleri uyuşturarak yayılıyordu. Bacaklarım benim kontrolumden çıkmış gibiydi tir tir titriyordu. Gerçekten bu kadar mı heyecanlıydım? Kalp ritmim çoktan kontrolümden çıkmıştı.
Okul binasından çıktığım an rüzgarın serinliğini bütün vücudumda hissetmeye başlamıştım. Vakit kaybetmden Ara sokaklardan girdim ve caddeye giden merdivenlere ulaştım. Hava soğuktu ama bedenim buna meydan okurmuş gibi fazla alev alev yanıyordu. Vücut sıcaklığımın standartların üstünde olduğunun fazlasıyla bilincindeydim.
Merdivenlerden hızlıca başladım Bu sırada Oğuzhan gelip omzuma çarptı ve hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam etti. Normalde olsa sinirle bağırır çağırırmaya çoktan başlardım. Ama şuan umursamıyordum. Ne yaparsa yapsın takmayacaktım. Zaten bu kadar heyecanın yanında vücudumun bağırma gibi bir tepki vereceğini sanmıyordum.
Oğuzhan ile daha öncede anlaşamazdık ikimizinde birbirimizden hazetmediğinin biliyorduk ama bu onu daha da üst seviyelere çekmek gibi saçma bir amacı vardık. Can olayları ise bunu daha fazla körüklemişti. Daha fazla nefret etmeye başlamıştım. Sinirlerimi o kadar büyük bir baskı uyguluyordu ki dayanamıyor, patlıyordum. Oda bundan zevk alırmış gibi benimle uğraşmaya bayılıyordu. Sinirlenince suçlu ben değildim. Sinirlerimi tahrik eden oydu.
Hızlıca Oğuzhan'ı önemsemeden yürümeye devam ettim. Oda yanımdan hızlıca geçip gitti. Yürüyordum ama nasıl yürüyordum bilmiyordum. Bu kadar çok merdiven var mıydı?
Arkamdan biri adımı seslenince dönüp baktım. Beyza koşturarak bana geliyordu. Bu soğuğa rağmen bembeyaz teni kızarmaya başlamıştı. Nefes alıp verme hızı artmış bana kızgìn bir yüz ifadesi ile bakıp merdivenlerden çıkmaya çalışıyordu. Yanıma gelince vakit kaybetmeden konuşmaya başladı
" Lara, yavrum sizin soyda Arap atı olma ihtimali var mı? Bu ne hız? Hem sen sağır mı oldun ya niye bakmıyosun?"
İzin versem daha da konuşacaktı. Ama zaten gelirken nefes nefese kalmış göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu. Biraz daha konuşursa nefessizlikten ölmek ihtimali vardı.
" Haklısın Beyza duymadım ama ne yapıyım? Aras'ın yanına gidiyorum. İstem dışı hızlı yürüyorum. Haa şu at meselesi ise biliyorum at gibiyim " ikimizde kıkırdadık ve yürümeye başladık
Yavaş yavaş yürüyorduk. - yavaş yürümek zorunda bırakılıyordum-. Durağa az kalmıştı. Yaklaştıkça hızlanma hevesim artıyor buna karşılışık Beyza'nın beni frenlenme isteği artıyor gibiydi.
Durağa geldiğimizde Aras ve Rüzgar'ın yanında görmeye alışkın olmadığımız Kutay , Cenk ve Emre vardı. Koyu bir sohbet içindelerdi. Aras'ın bakışları konuşmakta olan Cenk'ten ayrıldì ve bana baktınca göz göze geldik. Yüzüne hemen bir gülümseme yayılmıştı. Bende Aras'a gülümseye çalışmaktanla uğraştım.
Benim kendi servisim gelmişti. Rùzgar hemen harektelendi ve servise doğru yürümeye başladı. Artık Soğuk Prens değildi. Yani hiç olmazda tebessùm edebileceğini hayal ediyordum. Eskisi kadar imkansız gelmiyordu.
Herkes bindiğinde Kamil amca hala hareket etmemişti. Ben ve Beyza diziler hakkında konuşuyorduk.
Servisten konuşma sesleri geliyordu. Bir anda adım geçtiğini duyar gibi olunca Hemen servise bakmaya başladım. Rüzgar bana bakıp Kamil amca ile konuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU PERİSİ
Teen FictionBizden siyah ve beyazın hikayesini yazmamızı beklemeyelim. Sonuç olarak ne sen beyaz olacak kadar temizsin ne de ben siyah olacak kadar kirliyim. İkimizde aslına bakarsak tek başımıza siyah ve beyazın hikayesiyiz. Birlikte grilerin hikayesini yazmay...