1. BÖLÜM

8K 774 19
                                    

Hellö 💦

Yine çok güzel çıkmışsın. 13.40

Bugün biraz farklısın sanki. 17.23

Ekran resmi aldım sorun olmaz değil mi? 17.31

Hâlâ cevap vermiyorsun. 20.09

Dudağına ruj sürünce çekici olduğunun farkındasın. 23.23

Resmini silmişsin? 23.30

Mesajlarımı okuyorsun ama cevap vermiyorsun. Ne zaman cevap vereceksin? 23.31

Sana bir senedir yazıyorum. Bir kere ters de olsa bir cevap vermedin. Ama artık seni tanıyorum. 23.31

Son mesajıyla nefesimi bırakıp arkama yaslandım ve ekrana öylece baktım. Sıkılmış olmamın getirdiği bir yorgunluk ile yüzleşiyordum ve birikmiş mesajlarıma bakayım derken yine onunla karşılaşmıştım. Her allahın günü, bıkmadan usanmadan bana mesaj atıyordu. Kullanıcı adı Ateş olan ve hesabında herhangi bir profil fotoğrafı yer almayan fake hesaplardan birisiydi.

Yazdığı ilk zamanlarda onu eski sevgilim Doruk sanarak aptallık yaptığımın farkındaydım ama o zamanlarda mantıklı gelmişti. Ondan ayrılmıştım ve sonrasında beni unutamadı sanıp rahatsız etmeye yelteniyor sanmıştım ama onun yerine birkaç ay sonra başkasıyla sevgili olması ile aslında o olmadığını da anlamam uzun sürmemişti.

Engellememiştim. Gerek duymamıştım. Her gün, başkaları yazmazken onun banko mesajları olması hoşuma gidiyordu, evet. En azından yalnız hissettiğimde ekranda bir mesaj bildirisi görmeyi seviyordum ve o beni farkında olmadığı bir şekilde tatmin ederken ben onun mesajlarına cevap verme gereksinimi dahi duymuyordum.

Bazen sapıklaştığı oluyordu. Belki de annemin üzerimde erkeklere karşı kurduğu bir baskıdan dolayı öyle düşünüyordum ama bilmiyordum işte. Garip biriydi. Kim, bir yıl boyunca hiç cevap almadığı birisine her gün mesaj atardı ki?

Tamam, birkaç tane daha vardı böyle sosyal medya hesabımdan bana musallat olan ama bu adam farklıydı. Daha arzulu, daha istekli görünüyordu bana yazarken. Sanki günlük rutinleri içerisinde bana yazmak bir kural gibiydi.

Diğerleri daha çok 18 yaş altındaki bir kıza yazmanın getirdiği yasak arzu ile yürüyordu bana. Garipti. İlk zamanlarda benden büyük insanların bana yazması güzel ve havalı gelirdi. Nereden bilebilirdim ki onların bende gördüklerinin, benim kendimde gördüklerimden farklı olduğunu?

İlk zamanlarda onlara her istediğimi yaptırabiliyor, kişilikleri ile oynayabildiğimi sanıyordum ve bu bana güç veriyordu. Aslında bir yandan karakterimin oluşmasında işe yaradıklarını söyleyebilirdim ama yapacak bir şeyim yoktu aslında. Erkeklerin bana yazması hoşuma gidiyor ve kendimi güzel hissettiriyordu. Çünkü evde gördüğüm muamele, dışarıdakilerin güzelliklerini örtmeye yetecek kadar şiddet içeriyordu. Ben de bu yanımı internetten gelen o sahte mesajlarla tatmin ediyordum işte. Ben de buydum. Sosyal medyada mutluymuş gibi bir sürü fotoğraf paylaşır, insanların kıskançlıklarına dair mesajları aldıktan sonra aynada kendimi izler ve gerçekten mutlu muyum diye sorgulardım.

Değildim.

Mutluluk bir sürü erkeğin sizi beğenmesinden ya da diğer kızların sizi kıskanmasından falan geçmiyordu. Mutluluk evde bulduğun huzurun sana verdiği güçle sizinle buluşuyordu.

Evde bulamadığım huzurumu internette aramak benim için bir rutin olmuştu. Etrafımdaki bütün arkadaşlarıma bakarsak aslında yalnız değildim. Hepimiz böyleydik. Ne garipti. Onca insan mutsuzdu ve mutluluğu küçük bir cihaz içerisinden arıyorduk.

Ölüme Tutkun Çocuk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin