-1- Okul

899 56 9
                                    




Sabahın köründe uyanıp okula gitmek, en sevdiğim. Hiçbir zaman annem tarafından uyandırılmadım, alarm diye bir şey var çünkü. Cahil misiniz? Anneme ağzımı göt ederek, yerlerde yuvarlanıp en son jelibonlarla intihar etmeye çalışarak aldırdığım Ayfon 6 Gold üç bin tl'mi nazikçe yere fırlattım. Sonra neyi fırlattığım aklıma dank etti. Bildiğiniz o dank sesini beynimde hissettim ve ayfonum yere düşmeden atlayıp onu kurtardım. Saçmalamayın tabiki de kurtaramadım, film mi çekiyoz burda? Götümün üstüne düşüp göt kanseri oldum.

Saat 07:00 olduğuna göre bir saat daha uyuyabilirdim. Çünkü ders sekizde başlıyor. İlk gün olduğu için de geç gidebilirdim.

Korna sesiyle gözümü açmam bir oldu. Okul servisinin geldiğini anlamam zor olmamıştı. Hangi ara uyuyup da saatin sekiz olduğunu anlamamıştım. Zaten geç gidecektim. Pijamalarımla vedalaştıktan sonra yatağıma veda öpücüğü bırakıp kalktım.

Banyoya girip dişlerimi fırçaladım, saçımı hemen taradım. Saçlarım zaten dümdüzdü ve belimdeydi. Zaten en çok saçlarımı severim. Biraz rimel sürdüm, genellikle yüzüme bir şey sürmem. Çünkü gerek yok. 

Okul formamı giyip, kırmızı supergalarımı da aceleyle ayağıma geçirdim. Güneş mesaj atmıştı ve her yıl olduğu gibi bu yıl da okula birlikte girecektik. O yüzden kahvaltı etmeden aceleyle çıktım, Güneş beklemeyi sevmezdi.

Güneş benim ilkokuldan beri en yakınımdı. Birbirimizden başka kimseyi almazdık aramıza. Güneş çok tatlı bir kız. Sarı uzun saçları ve mavi gözleri var. Ama saçları doğal sarı değil. Gözleri hafif çekik ve kirpikleri uzun. Bir de gülünce iki yanağında beliren gamzeleriyle dört sekizlik bir kız.

Liseye başladığımızda aramıza kimseyi almama kuralı bozulmuştu ve Çağay ile tanışıp kısa sürede çok yakın olmuştuk.

Çağay çok yakışıklı, sempatik ve aşırı şapşal bir insan. Girdiği ortamda hemen kendini sevdiren birisi ve fazlasıyla güvenilir. Zaten onu aramıza almamızın sebebi de ona güvenmemizdi. Güven her şeyin temelidir. 

Güneş ile okulun arkasındaki parkta buluşacaktık. Yürürken kulaklığımı taktım ve en dımtıslı şarkıyı açtım. Klip çekerek havalı bir şekilde ilerliyordum ki kafamı taş gibi bir şeye çarpıp yere düşüp altı takla atmam bir oldu. şaka şaka takla atmadım.

Kafamı kaldırıp baktığımda ben de taş gibi bir çocuk görmeyi beklerdim. Ama bizim kimya öğretmeni Elvan hocaya çarptığımı görünce, şansıma ağız dolusu bir küfür ettim. Beni hiç sevmezdi. Sanırım kimyamın ondan daha iyi olmasını çekemiyor. Elvan hoca en az 150 kilo vardı. Bu kadar sert düşmemin nedeni de buydu. Götümü hissetmiyorum. Yerden kalkıp en şirin halimle Elvan hocaya:

''Önüne baksana lan götümü kırdın.'' diye çemkirdim.ÇEMKİRDİM.Ç E M K İ R D İ M. Sanırım şimdi sıçtım. Anında toparlayıp bu sefer gerçekten en şirin halimle:

''Şey, hocam çok pardon bi an şeyolunca ağzımdan şeyoldu ben de şeyapamadım. Bu gün her zamankinden daha zayıfsızın hocam, maşşallah.''  dedim ve ultra toparlayıcı gücümle durumu kurtardım. İlk başta dik dik baksa da, zayıflamak kelimesini duyunca inanmış olacak ki arkasını dönüp, adeta bir Barbara Palvin edasıyla okula doğru gitti. Ay götüm.

Ben de sola dönüp okulun biraz arkasındaki parkta beni beklemekten, parktaki ağaçlarla birlikte fotosentez yapmaya başlayan Güneş'in yanına ilerledim. Birbirini üç bin beş yüz yıldır görmeyen kızlar gibi tabiiki de sarılıp ağlamadık. Kısaca günaydınlaşıp okula doğru yürümeye başladık. Ve okula aynı anda girme geleneğimizi gerçekleştirdik. Bir tane daha gelenek vardı değişmeyen. Müdürün ilk gün konuşması.

Müdür konuşana kadar ben de uyumaya karar verdim. Ayakta da uyurum. Ben olmak bunu gerektirir. Müdür artık ne kadar konuştuysa sabah gördüğüm unicorn savaşları konulu rüyamın devamını görmüştüm. Uyandığımda Güneş beni kolumdan sürükleyerek sınıfa taşıyordu. Ben de yürümeye üşenip biraz daha taşısın diye uyandığımı belli etmedim. Sınıfa girdiğimizde Çağay'ın sesini duymamla uyanıp sırtına atlamam bir oldu. Güneş bana nomissiz vicdonsiz adlı bakışlarından atarken, Çağay da beni sırtından atmaya çalışıyordu. Daha çok yapıştım sırtına.

''Kızım insene lan belimi kırdın öküz gibi olmuşsun.''

''Çarpılırsın lan töbe de. Sensin öküz.''

''Yarı tanrıyım lan ben kendimi mi çarpıcam manyak, inecek misin sırtımdan bak bir daha uyarmam ona göre.''

''Senden mi korkcam be, inmiyorum napıcan?'' dememle beni erkekler tuvaletine bir attı. Allahtan sadece sigara içen 3 kişi vardı. Yoksa retinalarımı yakıp intihar edebilirdim. O üç kişiyi ilk defa görmüştüm ama çok da kafama takmadım. Çünkü almam gereken bir intikam vardı. Çağay'ı tam sınıfta kıstırmış memelerini cimciklerken Elvan hoca sınıfa girdi. Bize dik dik baktı sonra gitti oturdu. Bu gün sanırım şansımın bana götüyle güldüğü gündü. Yoksa Elvan hocayla bir gün içinde bu kadar çok karşılaşmam kesinlikle iyi şansa yer açıyor olamazdı.


Gözüme Kedi KaçtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin