-7-Siyah İnci

516 34 3
                                    

Multimedia: Aryanın dinlediği şarkı.

-2 yıl sonra-

''Merhaba güzelim, özlemişsindir. Uzun zaman oldu.''

Hala şoktaydım. Ellerim titriyordu. Hayal olma olasılığı yüzde kaçtı acaba, bi seksen doksan olsa işime gelirdi açıkçası. Hoş bendeki bu şansla yüzde onluk kısmı tuttururdum eminim.

''Benden hala korkuyor musun Arya?'' ismimi garip bir tonda söylemişti.

Cevap veremedim. Korkuyordum. Cevap veremeyecek kadar çok. Gözlerimin içine bakmaya çalışıyordu fakat ben yere bakıyordum. Çenemi sertçe tutup başımı yukarı kaldırdı ve gözlerini gözlerime sabitledi.

''Benden korkma. Değiştim.''

''İ-inanmıyorum'' dedim. İlk başta sesimi toparlayamamıştım. İnanmıyordum. Bir psikopata kim inanırdı ki.

''Kanıtlayacağım. Bunun için çok vaktimiz olacak.'' diyerek yanımdan geçti ve karşı kaldırıma geçerek ıssız bir sokağa girdi. Gittiğine emin olana kadar arkasından baktım.

Vaktimiz olacak demişti. Böyle bir şey mümkün değildi. Mümkün olmaması için elimden geleni yapacaktım.

''Bu günde kedilere yem olmadık anne'' diye mırıldanarak gideceğim yöne döndüm ve eve yürümeye devam ettim. Her iki saniyede bir arkamı sağımı ve solumu kontrol ediyordum. Psikopatların nereden çıkacağı belli olmazdı. Götü kollamak lazımdı.

Eve girdiğimde ışıklar yanmıyordu. Saat sekiz buçuktu. Mutfağa girip fişne suyu ve bardak aldım. Salona geçip düşündüm. Çağay'a anlatmalıydım. Nasıl olsa yarın cumartesiydi. Anlatacak çok vaktim olacaktı. Ama Poyraz her an birimize zarar da verebilirdi. Bu ihtimali düşünmek başımı ağrıtmıştı. Koydum bir fişne suyu, baqtım dalqama.

Yarım saat boyunca böyle oturmuş ve düşünmüştüm. Sonunda annem gelmişti ve düşüncelerimden ayrılmıştım. Annem yorgun gözüküyordu, fazla konuşmadan odasına çıktığını söyleyip çıktı. Ben de günün anlam ve öneminden dolayı hafta sonunun tadını çıkarmak istediğim için bilgisayarımı televizyonun yanından aldım ve anime izlemeye başladım.

Saatler geçmişti, kafamdaki düşünceler yüzünden de izlediğim animeden hiçbir şey anlamamıştım. Sırf bu yüzden hafta sonumun zehir olmasını istemiyordum. Pazartesi Elvan hocanın dersi vardı ve benimde morale ihtiyacım vardı. Keşke Poyrazla karşılaşacağıma, hafta sonu da Elvan hocaya dersim olsaydı. Daha katlanılabilir bir dertti.

Saatin 04:22 olduğunu görünce uyumaya karar verdim. Bilgisayarımı televizyonun kenarına bırakıp odama çıktım. Üzerimi de değiştirmemiştim. Pasaklı olduğumdan değil de, pek şeapmak istemedim. Pijamalarımı giyip, gözümü kapattım. Zaten olay gözümü kapatınca bitiyordu. Uyudum. Bitti.

--

Okula geldiğimde ilk işim Çağay'ı bulmak oldu. Tabiki de her zamanki gibi uyuyordu. 

''Çağay uyan konuşmamız lazım.'' o sırada Güneş geldi nefes nefeseydi ve suratı bembeyaz olmuştu.

''Noldu, bu hal ne?'' diye telaşlı bir şekilde ayağa kalktı Çağay.

''Poyraz'' dediği an böyle beynim yandı. Güneş'i tehdit ettiğini filan düşündüm.

''Poyraz bizim okulda.''

''Ne diyorsun kızım sen. Yanlış görmüşsündür. İmkansız. Poyraz yurtdışında''

''Değil.'' dedim. İkisi birden bana baktılar.

''Bakın anlatıcam, ama derse girmeyelim. Hatta mümkünse okuldan çıkalım.'' dedim.

Çağay çantasını aldıktan sonra sınıftan çıktık. Okuldan çıkana kadar Poyrazla karşılaşmamak için bilmediğim duaları bile okudum. Sanırım duaları bilmediğimden olsa gerek kabul olmamıştı. Allahtan çarpılmamıştım. Poyraz karşımıza dikilip;

''Ooo okuldan kaçan öğrenci. En sevdiğim'' dedi.

''Lan olum sen bela mısın la? Yine mi zarar vermeye geldin. Bu sefer o silah beni vurmaz haberin olsun'' diye Çağay Poyraz'ın üzerine gittiğinde kolundan tuttum.

''Bu sefer zarar vermeye gelmedim, ama madem kavga istiyorsun ederiz bebe'' diye gevşek gevşek güldü. Karşımdaki Poyraz olmasaydı ben de gülerdim.

Çağay'ın sinirden suratı kıpkırmızı olmuştu. Kolundan çekiştirerek çıkardım, Güneş önden çıkmıştı, çünkü Poyrazdan en çok o korkuyordu.

''Siz bekleyin arabayı getireyim.''

''Ya da beklemeyin benimle gelin. Ne olur ne olmaz.'' diye iki saniyede fikrini değiştirmişti.

Kendimden çok Çağay için endişeleniyordum. Arabaya bindiğimizde Çağay derin bir nefes aldı. İnanamıyormuş gibi bir ifade vardı yüzünde. Hemen anlamıştım çünkü dün aynı ifadeden bende de vardı.

Sahildeki kafeye girdiğimizde denizi gören tarafa oturduk. Üçümüz de portakal suyu söyledik, ne içeceğimizi düşünecek konumda değildik.

''Arya ilk önce sen başla istersen.''

''Tamam ama bana kızmak yok, ilk önce söz ver. Abime söylemekte yok.''

''Anlat dedim.''

''Bak şimdi dün eve doğru yürürken takip edildiğimi hissettim. Birkaç kere arkama dönüp baktım kimseyi göremeyince yanlış anlamışımdır diye yürümeye devam ettim. Sonra iyice korkmaya başladım, arkamı dönüp baktığımda Poyraz'ı gördüm.''

''Bir şey yaptı mı? Bak doğru söyle''

''Saçmalama bir şey yapacak olsa şu an burada olmazdım. Ama bir şeyler söyledi. Değiştiğini ve bunu bana inandırmak için çok vaktimizin olduğunu söyledi.''

''Sonra da gelip bizim okula kayıt yaptırdı. Çok güzel.''

''Allahın psikopatıyla aynı okulda okuyacağıma, okumam ben'' diyerek Güneş aramıza katıldı.

''Zaten eğitim aşkıyla yanıp tutuşuyordun Güneş.''

''Konumuz bu değil, ama istersen tartışabiliriz.'' diye Çağay'a diklendi.

''İki dakika ciddi olsanıza be, şu konuyu tartışalım sonra hep birlikte saçmalarız.''

''Polise gidelim''

''Çok zekisin Güneş. İki yıldır biz neden düşünemedik acaba bunu.''

''Cidden ya, gerizekalı mısınız siz? Nasıl düşünemediniz anlamıyorum.''

''Çocuğun deli raporu var farkında mısın?'' İki sene önce Çağayın koluna sıyrık açtı diye hapse koymazlar.

''Ölseydim belki''

''Komik değilsin Çağay cidden hiç değilsin hele bu konuda hiç hiç değilsin''

''Tamam tamam sinirlenme sen atarlı kuzum benim''

''Tamam evet mantıklı düşünelim şuan bizi korkutacak bir durum yok aslında zaten değiştim diyor belki değişti ? Hem bu çocuk o kadar tedaviyi boşuna mı görüyor?''

''Ben çok inanmıyorum açıkcası değişebileceğine''

''Tamam Güneş bunu görücez işte zamanla eğer dediğin gibi olursa o zaman polise gidebiliriz yada ailesiyle felan konuşuruz ne bileyim ben sadece daha fazla düşünmek istemiyorum bunları lütfen kapatalım.''

Çağayda onaylayınca biraz daha oturduk. Sonra okula gitmeye karar verdik. Zaten sadece ilk dersi kaçırmıştık. Mecburen Elvan hocanın dersine girecektik. Devamsızlık olmasa eğer hiç katlanmazdım direk eve gider uyurdum.

Okula girdiğimizde tenefüstü. Tenefüs olduğundan Poyrazla tekrar karşılaşma ihtimalimiz daha yüksekti. Ama karşılaşmadan sınıfa çıkabildik. Ayrıca aynı sınıfta olmamamız da şansımın bana ağzıyla gülmesiydi.

Boramir yerinde, Doğukan ise benim yerimde oturuyordu. Hande ile İrem ise Çağayların yerinde oturmuş ve Boramirlerin sırasına doğru dönmüşlerdi

Çağay parmağının ucuyla İrem'i omuzundan iterek; 

''Bir daha sırama oturma.'' diye tısladı. Çağay tıslar çünkü o insan değil.

''Yemedik be sıranı zaten kalkıyorduk demi aşkıığğığm.'' diye Hande araya girdiğinde kulaklarımı kapatmamak için kendimi zor tuttum.

Allah bir insanın sesi en fazla ne kadar cırtlak olur demiş ve Handeyi yaratmıştı. Eminim.

Boramir'in Handeyi savunmasını filan bekledim. Sevgilisiydi çünkü. Her dakika elleşiyolardı tvbe tvbe. Ama savunmadı. Sevgilisini savunmayan erkek her zaman 7565957598 adım geride olurdu benim için. Fakat Handeyi savunmayan erkek 7565957598 adım öndeydi.

Bunlar sınıftan çıkarken Doğukan;

''Beni de aranıza alın olm ya nolur'' diyerek bize baktı. Çağay ise;

''Gel lan kerata'' diyerek elini Doğukanın omzuna attı.

Hep birlikte bahçeye çıktık son derse girecektik ondan sonra öğle arasıydı. Bahçede Emir'i gördük fakat çoktan İrem'e yakalandığı için yanımıza gelemedi.

Bir süre gülüp eğlendikten sonra zil çaldı. Tenefüs boyunca Poyraz'ı görmemiştik. Sınıflara çıktık. Sıkıcı bir dersin sonunda nihayet öğle arasıydı.

Çağayla Güneşe canımın istemediğini sınıfta oturup müzik dinleyeceğimi söyledim. Hiç iştahım yoktu. Onlarda fazla ısrar etmeden gittiler. Sınıf bomboştu. Yalnız olmayı severdim. Kulaklığımı takıp, kafamı sıraya koyup gözlerimi kapattım. Telefonu elime alıp Halil Sezai&Tuğçe ikilisinin 'Seni çektim içime' adlı düetlerini açtım.

Bu şarkıyı çok severdim. Şarkının ortalarına gelmiştim ki kulaklığın teki kulağımdan düştü daha doğrusu ben öyle sanmıştım. Kafamı kaldırınca Boramiri gördüm.

Ben bir şey diyemeden direk;

''Güzel zevkin varmış , sesin de güzel mi bari?'' diye sordu.

Bana göre sesim hani böyle bir şarkıya eşlik edersin de sesinin mükemmel olduğunu sanırsın sonra şarkı bitince sende farkında olmadan devam edersin ve sesinin adeta bir borazan gibi çıktığını fark edersin ya benimki de öyleydi. Ama tabiki de ona öyle demeyecektim.

''İdare eder işte''

''Bir gün duymak isterim Siyah İnci''

Wat?!?! Siyah İnci mi? Bana mı? Başkasına deme ihtimaline karşı sınıfa baktım ama sadece ben ve o vardık. Ay bu bana mı yazıyor ayol. Ben böyle şaşkın şaşkın bakarken o konuşmaya devam etti. Tşkr ederim kurtardın beni sipaydim dedim içimden.

''Ne o mutluluktan konuşamıyorsun sanırım'' deyip gülümsedi.

Resmen dünyanın en güzel manzarasını izlerken kuşların sürü halinde uçması gibi bir şeydi. Belki de daha güzeldi..

Bir saniye lan ne oluyo edebiyat mı yaptım ben şimdi? Hemde bu şekilde. Vay madırını be. Ne oluyo lan kızım sana. Silkelen ve kendine gel hemen deyip toparlandım.

Demin beni kurtardığı için teşekkür etmiştim demi Allah beni top etsin. Domuza bak ya pislik ukala. Ben böyle içimden saydırırken dönüp bana;

''Hey orda mısın ? Bu kadar mutlu olacağını bilseydim söylemezdim ya" deyip güldü evet güldü gülümsemedi güldü ilk defa onu gülerken gördüm böylesine güzel. Ay ben eridim ya. Öhöm neyse konumuz bu değil.

'' Siyah İnci ne ya? Esmerim diye mi hayır yani nedir?"

''Siyah İnci dünyada çok az bulunur ve çok değerlidir. Ama şuan cidden çok pişman oldum söylediğime unut gitsin.''

Anaaaaam dilidildidlidli içimde filler kolbastı çekip uzun hava çekerken bende gelin duvak ortalarında oturup annemden ayrılıcam diye salya sümük ağlıyordum. Ay biraz daha konuşsak bana evlilik teklifi edecek ya. Yakmışım çocuu en derinden.

Bi saniye kızım saçmalama Handeyle çıkıyor hem o . Sende böyle hemen 'oha selam yazdı beni seviyor' diyen aptal kızlar gibi sen neapiyon hayırdır? Deyip tamamen bu aptal düşünceleri kafamdan uzaklaştırdım . Bakmayın lan öyle bu sefer ciddiyim.

''Her neyse sen bir şey mi diyecektin?''

''Poyrazdan uzak dur''

Bu neydi şimdi o Poyraz hakkında ne biliyordu ki ?

''Bugünden ta İki sene önce ki olaylara kadar her şeyi biliyorum.''

''Nerden biliyorsun ya neyi biliyorsun ? Ailem bile bilmiyor.''

''Ben bilirim sende beni dinleyeceksin ve ondan uzak duracaksın bu kadar basit nokta.''

Tam bir şey demek için ağzımı açıcaktım ki Hande sınıfa girip yanımıza doğru yürümeye başladı.

''Oo gruba yeni kişi mi eklendi. Poyraz olayı nedir?''

Hayda, birde bu çıktı başımıza.

Gözüme Kedi KaçtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin